Halkoylamaları da dahil olmak üzere 12 kez seçime giren AKP iktidarı, hiçbir seçim öncesinde olmadığı kadar çok sayıda ve çeşitli kesimlere yönelik harcama kararı aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Nisan'da erken seçim kararını açıklamasından sonra hükümet askeri personel ücretlerinden yaşlı aylıklarına, emekli ikramiyelerinden ÖTV indirimine kadar kamu harcamalarını artıran ekonomik paketleri peş peşe açıkladı.
Hükümet yıllardır uygulanan devlette taşeron çalıştırma uygulamasına son vererek, 500 bin işçiyi kadroya geçirdi. Her iki bayramda emeklilere biner TL ikramiye verilecek. Seçim sonuna kadar akaryakıt ürünlerini sabitlemek için bu ürünlerden alınan ÖTV indirilecek. Vergi ve prim borcunu ödeyemeyenlere yeniden af çıkarılırken, yurtdışındaki kaynaklarını getirenlere vergi affı geldi. Konut satışlarında, tapu işlemlerinde KDV indirilirken, 65 yaş üstü aylıkları 285 liradan 500 TL’ye çıkarıldı. 19 firmaya 135 milyar lira teşvik paketinin yanı sıra KOBİ’lere ve büyük işletmelere yeniden 34 milyar liralık kredi desteği sağlandı. Hükümet, askeri personele ilave ücret artışı verdi, seçimlerden sonra ise polis, imam ve öğretmenlere ilave ücret artışı vaat etti.
İş dünyasından uyarı
Hükümetin seçim paketlerine ekonomistler de iş dünyası da şüpheyle bakıyor. TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, bozulma eğiliminde olan bütçe açığının ve seçim öncesinde açıklanan paketle bütçeye gelen ilave 24 milyar TL'lik ek yükün mali disiplin konusunda şüphelere neden olduğunu belirterek "İç tasarruflar yeterli değilken kamu açığının artma eğiliminde olması kaynak ihtiyacını artırıyor. Ekonominin cari açık-bütçe açığı kapanına doğru sürüklendiği düşüncesi, TL üzerinde baskı yaratıyor” uyarısında bulundu.
DW Türkçe'ye konuşan bir hazine yetkilisi de "Verilen her kuruş ya borçla ya vergi artışı ile finanse edilecek” diyor ve ekonomik tabloyu şu sözlerle özetliyor: "Türkiye, ekonomide faiz baskısı ve kurla uğraşmaya başlayacak. Yılbaşından bu yana şirketlerin borcu 50 milyar dolar arttı. Bunlar borçlarını ödeyemezse sıkıntı çekecek. Bugün aileler ve şirketler borçlu durumda. Bu borcu sadece özel sektör ödeyemez. Bu borç tüketiciler, devlet, bankalar ve belki de bir kısım patronlar tarafından paylaşılacak. Mesele bu paylaşımın nasıl yapılacağı ve borcu kimin üstleneceği."
"Verilenler fazlasıyla geri alınacak"
Ekonomi Profesörü Oğuz Oyan da "krize doğru adım atmış bir ülke olarak hükümetin bütçe harcamalarını kontrol altına alması gereken bir süreçte alışılmışın ötesinde seçim ekonomisi uyguladığına dikkat çekiyor. Prof.Dr. Oyan, "Seçim ekonomisinin çok ciddi maliyetleri olacak. Verilen teşviklerin fazlasıyla geri alınacağı sınırlamalar gündeme gelebilir. TL değer kaybının enflasyona kuvvetli yansıması olacak. Bütün bu ekonomik bozulmalar yeni iflaslar getirecek. Şirketlerde önemli daralmalar işsizlik artışına yol açabilir. Böyle bir ortamda kamu, personel maaşlarında cömert olmaz” öngörüsünde bulunuyor.
Gelir dağılımının hızla bozulduğu bir sürecin sonunda maliyetin topluma yüklenebileceğini belirten Oyan, ortada seçim ekonomisini aşan, biriktirilen yapısal krizin getirdiği maliyetler olduğunu vurgulayarak, "Buna bir de 2019 yerel seçimlerine yönelik “seçim ekonomisi uygulayalım’ yaklaşımı eklenirse, ülkeyi zor günler bekliyor” diyor.
Vergi ya da zam
Eski Hazine Müsteşarı ve CHP milletvekili Faik Öztrak ise kaynakların İmar Affı örneğinde olduğu gibi bir kerelik, harcamaların ise sürekli olacağına dikkat çekiyor ve iktidarın seçim paketlerinin her yıl devam eden harcamalar içerdiği hatırlatıyor. İktidarın hiçbir seçim öncesi yapmadığı kadar geniş davrandığını belirten Öztrak, “Sağlam kaynakla finanse edilemeyen harcamalar var. Bu içeride ve dışarıda mali disiplinin bozulacağı algısını güçlendiriyor. Bu kadar çok harcama ve her kesime dağıtılan imkanlar yurt içinde ve yurt dışındaki yatırımcıların bütçe sağlamlığı ve mali disiplin konusunda kafalarını karıştırıyor” diye konuşuyor.
“Açılım ve saçılma ciddi boyutlarda olduğu için açığı kapatacak önlemler kaçınılmaz olacaktır” diyen Öztrak, "ÖTV ertelemeler seçim sonrası karşımıza fiyat ayarlamaları şeklinde çıkabilir. Bütçeyi dolaylı vergilerle götürmeyi düşünüyorlar. Önlem almak zorundalar. Bunlar vergi artışı ya da zam olarak önümüze gelecek. Ekonomide çok rahat bir tablo görünmüyor” öngörüsünde bulunuyor.