Ulusaşırı Organize Suçlara karşı Global İnisiyatif’in hazırladığı Global Organize Suç Endeksi’nin 2021 raporu, Erdoğan rejiminin nasıl bir organize suç örgütü haline geldiğini gözler önüne seriyor.
Endeks; insan kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti ve yenilenemez enerji kaynakları ticareti gibi suç pazarları ile birlikte mafya grupları, suç örgütleri, devlete bağlı gruplar ve yabancı aktörler olmak üzere bu suçlara karışan aktörleri de baz alıyor.
Organize suçta dünyada 12’nci sırada!
Endekse göre, tüm veriler dahil edildiğinde Türkiye 193 ülke arasında 12’nci sırada yer alıyor. İlk 20’de yer alan ülkelere bakıldığında, Türkiye’nin geldiği durumun vahameti daha çok göze çarpıyor. Global Organize Suç Endeksi’nin ilk 20 sırası şöyle:
Raporda, silah kaçakçılığı kategorisinde Türkiye’ye 10 üzerinden 9 puan verilirken, “silah kaçakçılığı piyasası, Türk devleti tarafından dış siyasi hedefler için araçsal olarak kullanılmaktadır” deniliyor.
Ayrıca raporda, insan kaçakçılığı konusunda AB ile yapılan anlaşma sayesinde sayıların düştüğü belirtilirken, ancak “rejimin Hizmet Hareketi üyelerine karşı yürüttüğü zulüm kampanyasının ardından, önemli sayıda Türk vatandaşı kaçakçılık şebekelerinin hizmetlerine başvurmaya devam etmiştir” ifadeleri yer alıyor.
“Türkiye Mafya devleti olarak biliniyor”
Hazırlanan raporda, organize suça karışan aktörlerin profilleri de yer alıyor. Devlete bağlı suç aktörleri sıralamasında Türkiye, 9 puanla Kuzey Kore, Suriye, Eritre, İran ve Lübnan’ın ardından 6’ncı sırada yer alıyor.
Mafya tipi örgütler sıralamasında da durum iç açıcı değil. Türkiye, bu kategoride de 10 üzerinden 8 puanla 193 ülke arasında 11’inci oldu.
Rapor Türkiye’nin bir ‘Mafya devleti’ olduğunu vurguluyor:
“Türkiye bir mafya devleti olarak biliniyor ve kanıtlar bunun her zamankinden daha fazla geçerli olduğunu gösteriyor. Türk hükümeti, altın ve petrol ticareti, insan kaçakçılığı ve silah kaçakçılığı gibi belirli suç piyasalarını kendi çıkarları ve siyasi amaçları için sıklıkla kullanmaktadır.
Siyasi koşullara ve diğer ülkelerle olan jeopolitik ilişkilere bağlı olarak Türk hükümeti organize suç faaliyetleri üzerindeki kontrolünü sıkılaştırmayı ya da gevşetmeyi tercih ediyor. Devletle iç içe geçmiş kişilerin Suriye ve Libya’da savaşan Selefi-Cihatçı gruplara yasadışı yollardan silah aktarımı yaptığı ve Türkiye’deki paramiliter gruplara silah sağladığı düşünülmektedir.
Organize suçlar ve devletle bağlantılı kişiler arasında on yıllar öncesine dayanan ve günümüze kadar devam eden son derece güçlü ve karmaşık bağlar bulunmaktadır. Türkiye’de faaliyet gösteren ve geleneksel mafya tipolojisini model alan, baba olarak bilinen aile reisi merkezli güçlü bir hiyerarşiye sahip önemli sayıda mafya tarzı grup bulunmaktadır.
Ancak bunlar Türkiye’de giderek azalmış, yerlerini daha gevşek, bölümlere ayrılmış, yarı özerk hücrelerden oluşan ağlara bırakmıştır.”
Adalet sistemi dünyada sadece Yemen, Venezuela, Suriye, Libya ve Kuzey Kore’den iyi
Türkiye’nin organize suçlara direnç skoru Endeks tarafından 3,54 olarak ölçüldü. Türkiye bu skorla 193 ülkede 151’inci oldu. Direnç skorunda en düşük puan alan kategori ise adalet sistemi oldu.
Türkiye, adalet sistemi ve tutuklama kategorisinde 2 puan alabildi ve sondan 6’ncı olarak 187’nci sırada yer aldı. Türkiye’nin adalet sistemi dünyada sadece Yemen, Venezuela, Suriye, Libya ve Kuzey Kore’den iyi. Veriler açıkça Türkiye’de adalet sisteminin çöktüğünü ortaya koyuyor.
Raporda, Türkiye’nin içinde bulunduğu felaket ötesi durum şu şekilde açıklanıyor:
“Türkiye’nin zaten son derece politize olmuş kolluk kuvvetlerinde yolsuzluk uygulamaları yaygındır ve polisin suiistimali alışılagelmiş bir durumdur. Benzer eleştiriler, son derece siyasallaşmış olan ülkenin yargı sistemine de yöneltilebilir.
Hükümet, rejime sadık binlerce yargıç atadı. 2016’daki başarısız darbenin ardından yargı sisteminin tasfiye edilmesi ve yürütme aleyhine karar vermenin potansiyel sonuçları, Türkiye’de yargı bağımsızlığını ciddi şekilde zayıflattı.
Yerel mahkemelerden Anayasa Mahkemesi’ne kadar, siyasi muhaliflere karşı en etkili araç olan Türk yargı sistemi Erdoğan’ın kontrolü altında. Türkiye’de uzun tutukluluk ve yargılama süreleri giderek yaygınlaşmaktadır ve cezaevi koşulları genel olarak tatmin edici değildir, cezaevlerinin aşırı kalabalık olması önemli bir sorundur.
Sonuç olarak, Türkiye’deki pek çok politika, mevzuat ve kurumsal yapıda olduğu gibi, yargı ve gözaltı sistemleri de kağıt üzerinde sağlam görünmekle birlikte, bağımsızlık eksikliği ve Türk Devleti’nin olağanüstü müdahale ve kontrolü nedeniyle etkinliklerinden ciddi ölçüde ödün vermektedir.”