“Allah, mahvetmek istediği kimsenin önce aklını alır” derler. Bir başka düşünür “İnsan, talihsizlikten ve mutsuzluktan değil, akılsızlıktan korkmalı” der. Fakat kötü olan, akıl kaybedildiğinde, kaybedenin akıl yokluğunu hissetmemesi.
İki şey AKP’de paralel olarak yok oldu: Birincisi dinin ve dini değerlerin içi boşaltıldı. Medeni bir ahlak temeli de olmayınca din kaynaklı ahlak tamamen yok oldu. Haram, rüşvet ve yolsuzluklar partiyi ele geçirince dini değerler arka kapıdan çıktı. İkincisi partide hakim zihniyet aklını yitirdi veya aklı olanlar tasfiye edildi.
AKIL VE ZEKA OUT; SARAY’A RÜKU VE SECDE İN
Yeni AKP’de artık “akıl ve zeka out; Saray’a rüku ve secde in”.
Böyle âkil(!) AKP’li yönetici o kadar çok ki. Başbakan ararken bile ne demişlerdi: “Düşük profil” olsun. Sonra da en düşük profilli şahsiyet olarak Binali Yıldırım’ı bulmuşlardı. Binali Bey de profilini zaten önceden defalarca kanıtlamıştı.
Vaktiyle Ulaştırma bakanlığı yapmıştı. (Hani şov için acele edilen ve 41 kişinin öldüğü hızlı tren faciasında istifa etmeyen “Ben çok rahatım. O direksiyonu ben kullanmıyorum ki kardeşim…” diyebilen ve TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman hakkında soruşturma bile açtırmayan bakan)
O tarihlerde bir bilişim toplantısında kendisinden vizyon bekleyen dinleyicilere şunları demişti:
“Bulut sistemi dedikleri bir şey var, herkes oraya bir şey atıyor gelen oradan işine yarayanı alıyor kullanıyor ben böyle anlıyorum. Abur cubur dolduruyorsun… İstediğini buluyorsun… Bu bilişime fazla kafa yorarsan sıyırırsın, nimetlerinden kullanıp yararlanıp işini göreceksin. Kafayı taktın mı o zaman işin kötü. Çok fazla hikmetine fazla şey yapmamak lazım.”
Şimdi bu zat 21. yüzyılda Türkiye Başbakanı.
Ulaştırma bakanı bunlar söyler de Orman Bakanı geri kalır mı? Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu -ne alakası varsa- NASA ile rekabet halinde. Meteorolojiyi örnek verip ne demişti geçen aylarda: “Bizim teknolojimiz onlardan ileri. NASA da kim oluyor?”
Bu engin vizyon TÜBİTAK’ın başına hayvanat bahçesi müdürü atayarak kendini kanıtlamıştı zaten!
SARAY YAKINLARINDA DURUM NE?
Saray’ın belediye başkanı Melih Gökçek, cemaatin ve dış güçlerin İstanbul’da suni bir deprem planladığını Twitter’da yazdı. Hatta şunlar dedi:
“Acil önlem olarak Marmara’da tüm yabancı ülkelerin sismik araştırma yapması ve denizaltıların geçişlerinin yasaklanması gerekiyor”
Gökçek ne içtiyse artık duramıyor devam ediyor, Fethullah Gülen’in darbe girişimi başta olmak üzere birçok olayı cinlerle yaptığını savunup şunları diyordu
“Size çok komik gelecek ama bunu enteresan bir metotla yapıyor. Üç harflilerle yapıyor. Herkes bundan sonra biraz da onu tartışsın. İnsanları cinlerle esir alıyor. Bakın etrafımızda birçok insanın belli konularda esir alındığı aşikardır. Böyle bir kabiliyeti var.”
Saray’ın başdanışmanı Yiğit Bulut ise şu kafada bir adam:
“Ben eminim ki, birçok merkezde telekinezi, uzaktan etkileme ve daha bir çok yöntemle Recep Tayyip Erdoğan’ın ölmesi için sürekli çalışma yapılıyor.”
ENTELEKTÜEL DÜZEY PARMAK ISIRTIYOR
Sık sık Saray’da ağırlanan muteber tarihçi Kadir Mısıroğlu araştırmacı tarihçiliğini konuşturup “Shakespeare gizli Müslümandır, adı Şeyh Pir’dir” demişti.
Erdoğan üç ay önce Lozan anlaşması için, “Bugün, Cumhuriyetimizin kurucu belgesi olan Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 93. yıl dönümüdür. Aziz milletimizin inanç, cesaret ve fedakârlıkla elde ettiği zafer uluslararası hukuk alanına taşınarak tescil edilmiştir.” demişti.
Kitap okumadığını sadece özet okuduğunu söyleyen Erdoğan muhtemelen Mısıroğlu’nu dinledi ki 3 ay sonra “1923’te bizi Lozan’a razı ettiler. Birileri de bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı” diyebildi. Oysa Lozan’a zafer diye 3 ay önce Kılıçdaroğlu değildi!
Ana akım medyası harici ve IŞİD’ci Akit gazetesi olan bir iktidarın akıl hocası kim: Abdurrahman Dilipak. Bu zat kafayı hurufiliğe sardırmış şöyle diyor: “Bugün 9.9.9.. Fetoculer toplu ayinde.. 9. Ayin 9 u.. 2+0+1+6=9.. bu ay için 2. Evre 18 eylul. 3. Evre 27 eylul..”
Allah insanın aklını almaya görsün. Bir de şunu demiş: “fetöcü diye işten atılanlardan önce, fetocu olmadığı halde birilerini fetocu diye fişleyip işten attıran fetoculeri işten atın..” Muhbir muhbirciliğini muhbirleme…
AKP cenahı bu. Mehmet Metiner’in itibar gördüğü bir camiadan bahsediyoruz. “işkence iddialarını incelemeyeceğiz” diyebilen, nepotizmi, akraba kayırmayı Kur’an ayetiyle örneklemeye kalkan bir seviye. Siyaset profesörü Burhan Kuzu, gazetecisi Cem Küçük olan bir camia…
AKIL VE MANTIKTA SARAY’IN CAN SİMİDİ: BAHÇELİ
Bu mantık fukaralığı AKP’ye yamanan herkese bulaşıyor: Saray’ın siyasi ve hukuki entrikalarla görevde tuttuğu can simidi -sözde MHP başkanı- Devlet Bahçeli ne diyordu: “1 dolarların F serisindeki seri numaraları ByLock sisteminin giriş şifresi olarak kullanılıyormuş.”
Evet, akıl çok büyük nimet! Bahçeli vaktiyle seçimlerin tılsımını da çözmüştü: “2009’u yazarken iki sıfır var. Dokuzun solundaki sıfırı sildiniz. Kaldı mı dokuz? 2’nin sağında bir sıfır var, onu da sil, kaldı 2. Toplayın, ne yapar? 11 yapar. 2009’un içindeki iki sıfırı da sildiniz. Ne kaldı? 29 kaldı! 11 ile 29’u toplayın ne yapar? 40 yapar ve MHP’nin 40. Yılı!”
Fakat tılsım ters tepmiş olmalı ki MHP şimdilerde barajın altında.
ALARM ZİLLERİ ÇOKTANDIR ÇALIYOR
Tarih 1 Eylül 2015. Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Ali Sarıkaya seçim stratejilerini konuştukları ve Nokta Dergisinin yayımladığı günlüklerde şunları diyordu:
“Medyada, üniversitede, yurtlarda teşkilat mensubu tek bir gencimiz bulunmuyor. Bu tabii ki de iki ay içerisinde çözebileceğimiz bir mevzu değil. Dışişleri’ndeyken, 100 tane vakfa haber edip eleman alacağımızı duyuruyordum, 5 tane isim gelmiyordu. Gelenlerin de ya puanı eksik oluyordu ya da dil puanı olmuyordu. Fakat cemaat 100 kişilik dört dörtlük bir liste yollayabiliyordu. Gençliğe yönelik ciddi tek bir çalışmamız bulunmuyor.”
Bunlar niye anlattım. Yeni Türkiye’den bir şeyler beklemeyin, sadece dua edin diye.