Merkez Parti Genel Başkanı Abdurrahim Karslı Sözcü gazetesinden Hande Zeyrek’e çarpıcı açıklamalar yaptı. Karslı açıklamalarında AKP hakkında çok çarpıcı iddialarda bulunurken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu anda izlemede olduğunu eğer AKP’nin tek başına iktidara gelemeyeceğini görürse seçimi bile iptal edebileceğini öne sürdü. Karslı seçim iptalini Erdoğan’ın nasıl gerçekleştireceğine ilişkin ise “Güneydoğu’daki seçim güvenliği bahane edilebilir ya da Suriye ile savaşa girilebilir” dedi.
İşte o röportajdan ilgi çeken bölümler:
Merkez Parti Genel Başkanı ve İstanbul 1. Bölge Miletvekili Adayı Prof. Dr. Abdurrahim Karslı çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ocak ayında verdiği röportajda AKP seçime kadar karışacak yorumuyla Bülent Arınç ve Melih Gökçek kavgasına dikkat çeken Karslı, AKP’nin iki gruba ayrıldığını, Gökçek’in ise yolsuzluk soruşturması geçireceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakınında olan herkesin vicdan azabı çektiğini anlatan Karslı “İnançlı ve vicdanlı bir insanın, öbür tarafta aç bir Recep amca varken, 2 bin odalı bir sarayın yanına bir de yavru saray yapandan koşarak kaçması gerek” dedi.
“AKP’lileri iyi tanırım. Burhan Kuzu ile aynı üniversitede çalıştık. Hüseyin Çelik ile aynı evlerde kaldık” diyen hukuk profesörü Karslı’nın çarpıcı açıklamalarından satır başları şöyle:
VATANDAŞ?İFLAS ETTİ
“Önce ülkemizin durumunu ortaya koyayım: Bizim milletimiz şu anda müflis halde. Bundan daha kötü bir hal olamaz. Koalisyon Türkiye’de birlikteliğin önünü açmıştır. Şu anda Türkiye tek parti iktidarı değil tek adam iktidarına geldi. “Aile Devleti”ne dönüştü. Koalisyon bundan bin kat daha iyidir. Keşke bu hükümetin bunca zaman bir koalisyon ortağı olsaydı. Bazı şeyleri engellerdi. Koalisyon mevcut durumdan daha kötü olamaz.
Cumhurbaşkanı şu anda izliyor. Eğer araştırmalar AKP’nin tek başına iktidar olamayacağını gösterirse seçimi iptal ederler. Ağrı’daki gibi birkaç oyun daha çevirip “Güneydoğu’da seçim güveniliği yok” deyip iptal edebilirler. Suriye’yle savaşa sokabilirler. “Musul’da biz de varız” deyip, birkaç asker yollayabilirler. Öte yandan seçim musluğu da AKP’nin elinde. İstediği gibi kime o musluktan ne kadar vereceğine göre şekillenir durumlar.
GÖKÇEK HAPSE GİRECEK
Ben bugüne kadar ne söyledimse AKP’ye yönelik Allah beni yalancı çıkarmadı. Çünkü ben hukukçuyum komplo teorisi kuramam, vakalara bakarak sonucu söylerim. AKP ikiye ayrılıyor. Bülent Arınç ve ekibi diyecek ki “Biz dürüstüz. Akçeli işlere karışmadık.” AKP’de dürüst olmayanların içeri girmesini isteyenler var. Tayyip Bey de aslında diğer grubun içeri girmesini istiyor ama “konuşursak sıra bize gelecek” diyor. İkinci grup akçeli işlere bulaşan Melih Gökçek grubu. Bülent Arınç ve grubunun Melih Bey’e saldırması demek Tayyip Bey’i de gözden çıkarması demek. Onun için bu dönemde sadece Melih Bey’in grubundan değil Bülent Arınç grubundan da bir kişi yok listede. Sadece 1-2 tane sus payı Davutoğlu’na verdiler. Bir kaç tane Numan Kurtulmuş, bir kaç aday Süleyman Soylu koyabildi. Onun dışında tamamı Tayyip Bey’in adaylarıdır.
7 Haziran sonrası olacak şu, Melih Gökçek ve etrafındaki kirli işlere bulaşmış olanlar, hapse gidecek. Bir de bu işlere karışmayanlar var ama hırsızı görüp hırsız var demediysen hele ki bir makamdaysan sen de hırsızsın demektir. Gökçek’in oğlu liste dışı kaldı çünkü Gökçek seçim sonrası yargılamalarda içeri girecek olan adam. Gökçek’in hapse gireceği planlanıyor.
AKP’LİLERLE KONUŞUYORUM
AKP’lilerle Ankara’da oturup konuşuyorum. İnsan vicdanen adalet ve ahlak ister. Bunlar da adalet istiyorlar. Bu insanların da vicdanı hepten ölmüş değil. AKP’nin yakınında olan herkes vicdan azabı çekiyor. İnançlı ve vicdanlı bir insanın, öbür tarafta aç bir Recep amca varken, 2 bin odalı bir sarayın yanına bir de yavru saray yapandan koşarak kaçması gerek. Bir alyansım var deyip bu kadar sermayen olabilir mi? Herkes farkında ama adam bir şey yaptı kendini pisliğe bulaştırırken bunları da bulaştırdı. AKP para isteyene para makam isteye makan verdi ama dosyalar hazırladı. Şimdi Bülent Bey gibi dosyası az olan bir iki temiz arkadaş feryat edecektir. Abdullah Gül’ün eşi ‘asıl sıkıntıların kaynağını ben açıklayacağım’ diyordu. Neden açıklamadı?