Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, tüm dünyada senkronize bir şekilde yaşanan büyüme döneminin sonuna gelindiğine dikkat çekerek, faiz artışlarının hızlanacağını söyledi. Şimşek, iş dünyasına “Aman borç almayın ortak alın, sermaye piyasalarına açılın. Gelirleri ve harcamaları kontrol altına almak sizin elinizde ancak gelirleri artırmak sizin elinizde değil. Borç yiğidin kamçısı olmakla birlikte bu dönemde büyük bir sorun” uyarısında da bulundu.tCapital ve Ekonomist dergileri tarafından düzenlenen 7. Uludağ Ekonomi Zirvesi “Gelecek” ana temasıyla başladı.
Fırtına yaklaşıyor
Şimşek, burada iş dünyasına seslenerek ekonomiye ilişkin bir özet sunarak, yağmur ve fırtınanın yaklaştığını dile getirdi. “Çatıyı hava güneşli iken tamir etmemiz gerekiyor. Şu an dünyada bol para var faizler düşük ama bu küresel senkronize büyüme devam etmeyecek, belki yağmur yağmur yağacak belki fırtına çıkacak” diye konuşan Şimşek, şirketleri bu dönemde halka ve sermaye piyasalarına açılarak, ortak almaya çağırdı. Altyapı için gereken adımlara destek vereceklerini dile getiren Şimşek, şöyle devam etti: “Ortak alın. Amacımız daha çok tabana yayılmış sermaye ile bu işi götürmek. Bankacılık sektörünün finans piyasalarındaki payı yüzde 82. Bu çok yüksek. Bir de bankalara bir çağrım var: Her bankanın bir aracı kuruluşu var ama gerçek anlamda neden yatırım bankası olmuyorsunuz? Start up’lara yatırım yapın, gelecek orada.”
Yeni bir dönem var
Mehmet Şimşek, yeni bir evreye girildiğini belirtti. Aleni bir şekilde ABD’den başlayan güçlü bir korumacılık eğiliminin olduğunu ve bir karşılık göreceğini kaydeden Şimşek, dünya ekonomisinin en önemli motorunun ticaret olduğunu dile getirdi. Küresel kriz sonrası ortaya çıkan gelir dağılımı adaletsizliğinin korumacılığa dönmesi durumunda büyük bir riskle karşı karşıya kalacağını söyleyen Şimşek, “Bu dönemde yapısal reformlara ihtiyaç var. Ancak, hem gelişmekte olan ülkelerde hem de gelişmiş ülkelerde yapısal reformlar yavaş bir şekilde devam ediyor. Yatırımlar durağan. Dünya büyük bir borç batağında, dünya toplam borcunun milli gelire oranı yüzde 320’lere ulaştı. Şu an sorun yok ancak faizler yükselirse bu borçların ödenmesi sorun olacaktır. Dünya faizleri sürekli yükseltemez. Bu dönemde kaldıraç oranını azaltmamız gerekiyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde büyük bir borç yükü ile karşı karşıyayız bu da büyümeyi sınırlıyor” dedi.
Reel sektör mutsuz
Reel sektör mutsuz Türkiye’nin borcunun milli gelire oranının yüzde 141 olduğunu söyleyen Şimşek, reel sektörün milli gelire oranının yüzde 69 olduğunu açıkladı. Şimşek, şöyle devam etti: “Burada en önemli konu döviz borcu. Reel sektörün döviz açığı net pozisyonu 213 milyar dolar. Kısa vadede akıllı davranmış firmalarımız kısa vadede döviz biriktirmişler bir yıllık vadede döviz açığı yok, ancak orta vadede sorun. Bizim reel sektör mutlu değil ama kusura bakmayın size rağmen tedbir almak zorundayız.”
OHAL’den çıkmamız gerekiyor
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, TÜSİAD’ın ana ajandasında AB sürecinin bulunduğuna işaret ederek, katılım müzakerelerinin devamını başka formüllere ihtiyaç duymadan devam etmesi gerektiğini söyledi. Bilecik, “Son yıllarda AB ülkelerinin bazılarından muazzam biçimde negatif elektrik almamıza rağmen öncelikle kendimize demokratik gidişatımıza bakmamız gerekiyor. İki yıldır devam eden OHAL sürecinden normalleşme sürecine geçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Normalleşme sürecinin hılanması lazım” diye konuştu. Hemen hemen hergün kurların yükseldiği indiği bir dünyada mücadele ettiklerini anlatan TÜSİ- AD Başkanı, “Sık sık faizlerin arttığı bir dünya içindeyiz. Enfalasyonu yenemeden faizlerin düşürülmesi mümkün değil. Hep beraber aynı gemideyiz. Geminin hızının yükseltilmesi önemli. Eğitim ve istihdam alanındaki reformların acilen hayata geçmesini arzu ediyoruz. Bunlar olmazsa olmaz ana noktalardan biridir” ifadesini kullandı. Bilecik, Türkiye’nin 2002-2007 döneminde iyi bir öykü yaratığını, şu anda Türkiye’nin yeni bir öyküye ihtiyacı olduğunu, bu öykünün katmadeğeri yüksek teknolojiden çıkabileceğini anlattı. Türkiye’nin daha rekabetçi olması için güçlü kurumlara sahip olması gerektiğine işaret eden Bilecik, “Sürüdürülebilir makro ekonomik politikalara ihtiyaç var. Verimliği artıracak reformlar için varımızla yoğumuzla çalışmalıyız. İstikrar ve verimlilik ekonomi için çok önemli.