AKP, arka bahçesindeki cemaat ve tarikatlara operasyon yaptırır mı?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Perşembe, Nisan 12 2018
''İktidarda “İslamcı” urbalı çıkarcılarla ulusalcıların ittifakı var. Ne İslamcılar, ne bürokratik ortak ulusalcılar, ne de siyasi ortak MHP cemaatleri/tarikatleri sevmez, istemez. Bu güç koalisyonu diğer cemaatlere ve tarikatlere de benzer operasyonlar yapar mı? Sanmıyorum.''
Mahmut Akpınar / Tr724

Siyasal İslamcılar tarikatlerden ve geleneksel İslami cemaatlerden hazzetmezler. Çünkü onlar kendilerini “asıl”, diğer bütün kesimleri “tali”, “teba” görürler. Pek çok siyasal İslamcı cemaatlerin ve tarikatlerin Müslümanları uyuttuğu ve uyuşturduğu  düşüncesine sahiptir. Son dönemlerde yer yer bu düşünceler hortlamakta ve cemaatlere yönelik tehdit içerikli konuşmalar yapılmaktadır. Nitekim “Diyanetin olduğu yerde cemaatlere ihtiyaç yok!” şeklinde açıklamalar yapılmakta, cemaatlerin/tarikatlerin tasfiye edimesi, dinin devlet memurlarından ibaret ve tamamen kontrollerinde olan Diyanet tekeline verilmesi yazılıp çizilmektedir.
 
Hizmet Hareketi demokrasinin azalıp baskının, otoriterleşmenin ortaya çıktığı her dönemde hedef oldu ve bitirilmeye çalışıldı. Çünkü Hizmet birileri için çok tehlikeliydi. Aydın, eğitimli ve dindar nesiller yetiştiriyordu. Uluslararası standartlarda ve çok donanımlı, başarılı kadrolara sahipti. Bitirmek isteyenler genelde laikçiler, ulusalcı askerler oduğu için her bitirme kampanyasında toplum sahiplendi. Hizmet lakçilerin yüz yıldır kullandığı “gerici”, “irticacı” kalıplarına tam uymuyordu. Kendi kabuğuna çekilmiş değildi. Okullar, eğitim kurumları açıyor ve toplumu dönüştürüyordu.  Bu nedenle “üst akıl” her kimlerse Cemaati bitirmek için “İslamcı” kimliği olan birilerini tercih etmek gerektiğini düşündüler. İşi onlara ihale ettiler ve bekledikleri gibi başarılı da oldular. Hizmet Hareketini bitireceğiz diye İslamın içini boşalttı, ruhunu öldürdüler. Anadolunun son 40 yılda yetişmiş insan kaynaklarını, aydınlarını biçtiler. Geride kalanları paraya, pula esir, makama, servete kul ettiler. Dindarlar zulüm düzeninin ve egosunun, çıkarlarının peşinde koşan bir avuç İslamcının kuklası oldu. “Kanaat önderi”, “söz sahibi” görünen insanları ya bizzat veya çoluk çocuğuyla ihaleye, kamu kaynaklarına alıştırdı, her türlü pisliğe bulaştırdılar.

Bu haberler de ilginizi çekebilir