Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 16. birleşimi saat 14.00'te yoklama ile açıldı. Birleşimi Meclis Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi yönetiyor.
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, konuşmasına "Şu an Cizre'de, Nusaybin'de, Diyarbakır'da, Silopi'de, bu coğrafyada barışı kalıcı kılmak için terörle ve teröristlerle bir büyük mücadelenin içerisinde olan Yavuz Sultan Selim Han'ın torunları olan güvenlik güçlerimizi Rabia selamıyla selamlıyorum." diyerek başladı. Ancak bu selamlama muhalefet milletvekilleri tarafından tepkiyle karşılandı.
Kürsüden çeşitli fotoğraflar gösteren Külünk, "Sokakları terörize eden, hendekler kazan PKK ve ona destek olanlardır, bu fotoğrafın sahipleridir." ifadelerini kullandı. Külünk, şöyle konuştu: "Türkler için Jöntürkler, Araplar için Baas rejimi ne ise Kürtler için de PKK ve ona sırtını dayayanlar aynıdır. Bu coğrafyadaki halkları İslamsızlaştırma projesinin Kürtlere dayatılmış versiyonu PKK terör örgütü ve onun siyasi aklıdır. Terör örgütü polislerimizi, kamu görevlilerimizi, askerlerimizi şehit ederken sesleri çıkmayıp uyuyanlara selam olsun! Hendeklere ses çıkartmayanlar, bu fotoğraf karşısında sus pus olanlar. Sizler, sözde, barışı, silahsız siyasi hareketi temsil ettiğiniz söylüyorsunuz ama barışta İmralı'nın bile gerisinde kaldınız. Bu coğrafyada üç hedef vardı son dönemde: Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 1: İmralı, 2: Barzani, 3: Siz. İkinci hedefe enterne edilmesine ses çıkarmıyorsunuz, onu tasfiye etmek için bir büyük gayretin içerisindesiniz."
Bu sözler üzerine MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Sayın Başkan, Cumhurbaşkanıyla terörist başını bir tutuyor, bu hakaret değil midir ya? Hiçbir sözünüz olmayacak mı sizin?" diyerek tepki gösterdi.
HDP'ye yönelik olarak "Geçtiğimiz Nevruz'da Diyarbakır'da barış mektubu okunan 'PKK'ya silah bırak' diyen, kongreyi toplamaya çağıran Öcalan'ın iradesini hendeğe gömen sizsiniz." diyen Külünk, şöyle devam etti: "Düşün bu coğrafyadaki bu büyük milletin yakasından. Şu bir gerçektir: HDP'li siyasetçiler bundan böyle hendeğe düşmüş siyasetçiler olarak anılacaklardır. Çünkü, HDP kendini hendeğe gömmüştür. Bakın, Osman Öcalan ne diyor? 'Kürt halkı adına bu savaşı reddediyorum.' diyor. Her yer yakılıp yıkılıyor -kutsallar kalmadı- Diyarbakır'da cami yaktınız yetmedi, Almanya Stuttgart'ta cami yaktınız, bir çift sözünüz yok. Aynı şeyleri, Osman Öcalan'ın söylediklerini siz söyleyebiliyor musunuz? İmralı 'Savaş dönemi artık bitmiştir.' diyor, siz de diyebiliyor musunuz? Diyemiyorsunuz, diyemezsiniz. Çünkü, asıl esaret altında olan askerlerimiz ve polislerimiz değil, sizlersiniz. Çünkü, sizler ruhlarınızı kirlettiniz. Sizler için üzülüyorum. HDP -üzgünüm- PKK'nın esareti altında bir siyasal hareket hâline kendini dönüştürmüştür."
Cumhurbaşkanı Erdoğan için "Devlet Başkanı" ifadesini de kullanan Külünk'ün konuşması MHP başta olmak üzere üzere milletvekilleri tarafından tepkiyle karşılandı. HDP Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ise "Allah bazen böyle şaşırtır işte. Evet, doğru söylüyorsunuz, Öcalan, üç yıl, bu ülkenin toplumsal barışına mühür basmış -sizin de ifade ettiğiniz üzere- bir barış mimarıydı. Peki, Sayın Öcalan bir barış iradesiydi de ve bu rolü vardı da 5 Nisan'dan beri neden ağır tecrit koşulları altında ve bugünkü kaotik ortamın yine bir barışa evrilmesine müdahale etme şansını vermiyorsunuz? Neden tecrit var? İkinci bir husus, tabii, arada böyle doğruları yanlışlıkla söyleyebilirsiniz, bozuk saat de günde 2 defa doğruyu gösterir, böyle söylersiniz. Her şeyi getirip hendeğe bağlayamazsınız." dedi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Biraz önce, 17 Aralığı 'günah işleme özgürlüğü' olarak gören bir zihniyetin yeni bir söylemi… Tabii, oradaki askerimize, polisimize 4 bakan işaretiyle değil, ay yıldızlı bayrakla selam verilir. Bunu öğreneceksin. Ve bugün AKP ile HDP'nin Öcalan güzellemesinde nasıl buluştuklarını müşahede ettik. Sayın Başkan, acaba bundan dolayı, sataşmadan dolayı söz isteyecek misiniz? Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletini temsil eden Cumhurbaşkanıyla, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletini bölmek isteyen, mahkûm edilmiş teröristbaşını aynı kefeye koyan bir zihniyetin bugün nerede buluştuğunu esefle müşahede ediyoruz. Yazıklar olsun! 'Pazarlık masasına oturtmayacağız, gücünüz yetmeyecektir.' diyenlerin Oslo'da ne yaptıklarını, İmralı'da ne yaptıklarını, İmralı-Kandil arasında kimleri postacı olarak görevlendirdiğini, Dolmabahçe'de nasıl bir mutabakata vardıklarını aziz milletimiz biliyor. PKK terör örgütünü İslamsızlaştırma operasyonunun bir aracı olarak görenler, soruyorum, din düşmanı, dinimize karşı bunları yapanlarla ilgili müzakere masasına oturduğunuz zaman kimle berber, hangi amaca ulaşmak için oturuyordunuz? Dolayısıyla, bunlar aslında bir bakıma 17 Aralık münasebetiyle bundan önce yapılan yanlışları itiraf eden bir konuşma olmuştur. Bu konuşmayı yaptıklarından dolayı da gerçekten Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun da bu konuda muhakkak söyleyeceği bir şey olmalıdır."
Bunun üzerine, "Sayın Vural, Külünk ailesinin bayrakla ilgili duyarlılığının ne olduğunu çok iyi bilir." diyen Külünk, "Parlamentoyu lütfen bu tip küçük polemiklerle meşgul etmeyelim. Artı bu coğrafyada her gün sizin arkadaşlarınız beni iyi takip ediyor, her sabah bu coğrafyaya Türk Bayrağı'yla nasıl selam verdiğimi herkes iyi biliyor. Lütfen, bu anlamda birbirimizi bayrak üzerinden tartışmaya çekmeyelim. O bayrak üzerinden tartışmada kimin altında kalacağını Allah bilir." ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de yaptığı konuşmada şunları kaydetti: "Tabii, biraz önceki konuşmaya cevap verilmeye kalksa, herhâlde her partinin tüm milletvekillerine ikişer dakika söz versek yine de cevap hakkını kullanmış olmayız. Ama çok önemli gördüğüm bir iki noktaya temas etmek isterim. Bunlardan bir tanesi, şüphesiz, Anayasa'mızın 104'üncü maddesi Cumhurbaşkanının devletin başı olduğunu tarif eder. Ancak, Anayasa'mızda 'devlet başkanı' diye bir tanımlama yoktur; Cumhurbaşkanımız vardır, Başbakan vardır, bakanlar vardır, hepsinin görev ve yetkileri ortadadır. Böyle, tanımlanmamış bir makamı dil sürçmesiyle değil, bir siyasi saikle ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bilerek ve doğrudan istikamet dayatma anlayışı darbecilikten başka bir şey değildir. Bunun yanında, Sayın Külünk'ün konuşması başlarken selamlayabileceği geçmişteki çeşitli Türk devletlerine başkanlık, hükümranlık yapmış onca isim varken hem de biraz önce göz kırptığı bir makamdaki birisinin, bir inancı, bir mezhebi hedef gösteren yaklaşımlarıyla paralel olarak hepimizi Yavuz Sultan Selim'in torunları olarak selamlama özelindeki hareketinde ben de Sayın Külünk'ü Sayın Yavuz Sultan Selim'in Malhun Hatun, Asporça Hatun, Theodosius Hatun, Angelina Hatun ve Maya Hatun olan eşlerinin isimleriyle kendi selamını kendisine iade ediyorum." CİHAN