TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil, AK Parti iktidarı döneminde Türkiye'nin enerji alanında dışa bağımlı hale getirildiğini savundu. "Rusya ile yaşanan gelişmeleri, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı açısından olumsuzluğunu ortaya koydu." diyen Yeşil, iktidarın dışarıya bağımlılığı artıracak nükleer santral projelerinden vazgeçmesini istedi.
Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliği (TMMOB) adına EMO tarafından bu yıl 10.'su düzenlenen Enerji Sempozyumu, Samsun'da başladı. Samsun Atatürk Kültür Merkezi'ndeki 'Enerjide toplumsal Yarar ve Kamusallık' başlıklı sempozyumun açılışında konuşan Hüseyin Yeşil, enerji alanında yaşanan sıkıntılara dikkat çekti.
Yeşil, şunları kaydetti: "Elektrik üretiminde ithal kaynak bağımlılığı esas itibarıyla AKP iktidarları döneminde sürekli artış göstermiştir. 2014 yılında gerçekleşen elektrik üretiminde ithal kaynak payı yüzde 62.6 oranına tırmanarak pik yaptı. Bu kadar dış bağımlılığı olan Türkiye'nin yakıtı dışarıdan getireceği ve işletmeciliğini de yabancılara bırakacağı yapılanmalarla nükleer santral kurma hevesini de anlamak mümkün değildir. Bu dışa bağımlılığı daha da artıracak bir adımdır. Üstelik alım garantisi verildiği için, savundukları piyasa şartlarını da yok edici bir içeriğe sahiptir."
"Rusya ile yaşanan gelişmeleri, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı açısından olumsuz olmakla birlikte nükleer santrallar konusunda olumlu bir gelişme olarak görüyoruz." diyen Yeşil, yaşanan süreçten siyasi iktidarın ders alması ve nükleer santral projelerinden vazgeçmesi gerektiğini vurguladı.
'ÖZELLEŞTİRME TÜRKİYE'Yİ 10 SAAT KARANLIKTA BIRAKTIRDI'
Geçen 31 Mart'ta Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintisinin arkasında AK Parti hükümetinin uyguladığı özelleştirme ve serbestleştirme politikalarının yattığını ileri süren Yeşil, "Yönetim zafiyeti, plansızlık, teknik sorunlar ve kurumların içinin boşaltılmasıyla yaratılan nitelikli personel yetersizliği sorunlarının da eklenmesiyle 31 Mart karanlığı yaşanmıştır." dedi.
'NÜKLEER SEVDASI ÇILGINLIK'
Bugünkü Dünya konjonktüründe nükleer santral çalışmalarını 'çılgınlık' olarak nitelendiren Yeşil, Fukuşima felaketinin bir kez daha tüm dünyaya nükleer santralların gerçek yüzünü gösterdiğine dikkat çekti. "Ülkemiz çok zengin yenilenebilir enerji kaynaklarına sahiptir. Rüzgar enerjisinde, resmi verilere göre teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir 48 bin MW olan kurulu güç kapasitemizin Ekim ayı sonu itibarıyla kullanılan bölümü 4 bin 280 MW'tır." diyen Yeşil, rüzgar enerjisi alanında yapılan çalışmaların yetersiz olduğunun altını çizdi.
'ÖZELLEŞTİRME, ELEKTRİĞİ PAHALANDIRDI'
12.5 milyar dolar gelir elde edilmesiyle övünülen dağıtım şebekelerinin özelleştirilmesi tam bir fiyasko olarak nitelendiren Yeşil, "Özelleştirmelerin kaçak elektrik kullanımını sonlandıracağı iddiası çökmüş; amacın kaçak elektrik kullanımını sonlandırmak değil, özelleştirmeye gerekçe ve bir takım şirketlere kaynak aktarımının argümanı olarak geliştirildiği ortaya çıkmıştır." eleştirisinde bulundu.
Yeşil, şunları kaydetti: "Özelleştirmelerin ardından kayıp ve kaçak sorunu yanında halkın büyük bir sorunu da elektriğin pahalılaşmasıdır. 2008 yılından itibaren elektriğe yapılan zam, 230 kilovat saatlik asgari bir tüketim gerçekleştirilen 4 kişilik bir aile için yüzde 150'ye ulaşmıştır. Böylece 2007 yılında aylık 36.4 lira olan elektrik harcaması, ekim 2015 itibarıyla 90 lirayı aşmıştır. Fatura içinde en dikkati çeken kalem perakende satış hizmet bedelidir. Bu kalemde yüzde 545 artış gerçekleştirilmiştir. Ne yazık ki yeni kurulan hükümetin programı da atanan bakan da enerji alanındaki politikalar ve sorunların çözümü için umut vadetmemektedir.
Yeni kurulan kabine ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na Cumhurbaşkanı'nın daha önce özel bir şirketin genel müdürlüğünü yapmış olan damadı getirilmiştir. Bugüne kadar enerji alanında yapılan ihalelerde yandaş tartışmaları böylece açıktan kabineye kadar taşınmıştır."
'NÜKLEER SANTRALLERİ KAPATIRIZ'
Konuşmasında nükleer santralleri de eleştiren Yeşil, "Akkuyu, Sinop ve İğneada'da yapılacak nükleer santrallerin inşaatı yaklaşık 10 yıl uzatmalarla 12 yıl bu da 3 hükümet dönemini kapsar. Üstelik Dünya, Türkiye ve Ortadoğu konjöktürü göz önüne alındığında ve bizlerin ünü bir tanesinin bile inşaatına başlayamazlar, başlasalar bitiremezler, bitirseler de çalıştıramazlar ve sonunda kapatırız." iddiasında bulundu.
'KONUYU YEREL ÖRGÜTLERLE BELİRLEDİK'
Sempozyuma ev sahipliği yapan Samsun Elektrik Mühendisler Odası Samsun Şube Başkanı Mehmet Özdağ, bu sempozyumun hazırlık sürecinde yeren sivil toplum örgütleri ile birlikte çalışarak konuyu belirlediklerini söyledi. Özdağ, "İlk defa Ankara ve İstanbul dışında Samsun'da yapılması bir duyarlılığın sonucudur. Bölgemizde artan termik ve nükleer enerji santrali yatırımlarının oluşturacağı çevre katliamına karşı bir duyarlılıktır." dedi.
'YILLIK 100 MİLYON DOLAR SAĞLIYORUZ'
Konuşmalarda özelleştirmelerinin haksız yere eleştirildiğini ifade eden YEDAŞ Genel Müdürü Nurettin Türkoğlu, şöyle konuştu: "ABD ve Rusya birer bölgesel güçtür. Dünya savaşlarının kaynağı maalesef enerji. Enerjinin tanımı iş yapabilme yeteneğidir. Enerji kaynakları açısından çok da zengin bir ülke değil. Tamam onu yapmayalım, bunu yapmayalım. Bir şey söylerken illa karşı olmak gerekmiyor. Yenilenebilir kaynakları çok da sanıldığı gibi sisteme alınabilecek düzeyde değil. Kurulu kapasitenin en fazla yüzde 20'sini yenilenebilir enerjiden alabilirsiniz. Yoksa emre amadeliği nasıl sağlayacaksınız. Doğalgaz bağımlılığının çok ciddi bir sorun. Yenilenebilir alanında baskı çok büyük, ama teşvikler var dünyada. Şimdi sataşmadan dolayı cevap vereceğim. Bazı şeyler genelde doğru olabilir ama ben özelde anlatmak istiyorum. Bu bir yanlışsa bunu kamulaştıralım derim. Yeşilırmak kamuda zarar eden bir şirketti, şu anda 100 milyon yatırım yapılan, müşteri memnuniyeti odaklı, 100 milyon dolar yıllık devlet bir bütçe sağladı. 3 milyar dolarlık bir kaynağı devlet, eğitim, sağlık, güvenliğe harcasın denildi. Bu işin kökten tersten bir süreçle beklenmesi, 100 milyon dolarlık bir bütçenin tekrar Türkiye gündeminde olmasının bana göre bir mantığı yok. Biz burada toplam kalite yönetim modelimiz var. Dünyaya böyle entegre olunuyor. Bütün paydaşlarımızı içeren bir model geliştiriyorsunuz. Kurumsal, sosyal sorumluluk projelerimiz ciddi değer katıyor. Sürdürülebilir olma kaygısı da budur. Enerjinin doğru yönetilmesi, sürdürülebilir anlamında dünyadaki ekolojiye katkı vermesi de çok önemlidir. Bu anlamda birebir kurumsal olarak yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum."
Panellerin ilki 'Enerjide toplumsal Yarar ve Kamusallık' başlığında Samsun'da düzenlenirken, ikincisi ise 'Enerji Politikalarının Bölgesel Etkileri ve Nükleer Santrallar' başlığında Sinop'ta düzenlenecek.
Sempozyuma CHP Samsun Milletvekilleri Kemal Zeybek ve Hayati Tekin, Vali Yardımcısı Hakan Kubalı, Samsun Barosu Başkanı Kerami Gürbüz,TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, EMO Samsun Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özdağ, 10. TMMOB Enerji Sempozyumu Başkanı Teoman Alptürk katıldı.
'ETKİNLİKLERİ KATLİAM, CİNAYET HABERİ OLMAKSIZIN AÇAMAZ HALE GELDİK'
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil, konuşmasında Türkiye ve yurt dışında yaşanan cinayetleri ve basın mensuplarının tutuklanmasını da kınadı. Yeşil, şu ifadeleri kullandı: "Ekim ayından bu yana gerçekleştirdiğimiz etkinliklerimizin hiçbirini; bir katliam, bir cinayet haberi olmaksızın açamaz hale geldik. Son olarak karanlık bir cinayetle Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi öldürüldü. Bu cinayetin arkasındaki gerçeklerin aydınlatılması engellenmeye çalışılmaktadır. İktidar, kamuoyunu bilgilendirmeye çalışan her türlü kurum ve kuruluşu susturmak için deyim yerindeyse elinden geleni ardına koymamaktadır.
Gazetelere ve gazetecilere yönelik baskı, gazetecilerin işten attırılması, yandaş basın yaratılması, medya kuruluşlarına el konulması, kayyum atama, vergi vb. araçlarla basın kuruluşları üzerinde oluşturulmaya çalışılan iktidar Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Ankara Temsilcisi Erdem Gül, hukuk kuralları da hiçe sayılarak içeride tutulmaktadır. Bu ortamda bize düşen sorumluluk, faşist yönetime karşı dimdik ayakta durmaya, özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesini her daim her ortamda yerine getirmeye çalışmaktır."
CİHAN