Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Reyhan Erol, cinsel kimliğin doğru ve sağlıklı bir şekilde gelişmesi için ailelerin çocuklarını bulundukları cinsiyete uygun şekilde sevmesi ve hitap etmesi gerektiğini söyledi. Erol, "Örneğin, erkek çocuklarına topuklu ayakkabı giyemeyecekleri, ruj süremeyecekleri, makyaj yapamayacakları düzgün bir dille anlatılmalıdır." dedi.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Reyhan Erol, çocukların cinsel kimliklerini keşfetme süreçlerini anlattı. Çocukların cinsel kimliklerinin oluşum sürecini doğdukları andan itibaren başladığını belirten Erol, ailelerin kız ya da erkek çocuğu istemelerinden dolayı verdikleri isimler ile doğar doğmaz karakter yükleyebildiklerinin altını çizdi. Erol, "Cinsel kimliğin doğru ve sağlıklı bir şekilde gelişmesi için ailelerin çocuklarını bulundukları cinsiyete uygun şekilde sevmesi ve hitap etmesi gerekir. Örneğin, erkek çocuklarına topuklu ayakkabı giyemeyecekleri, ruj süremeyecekleri, makyaj yapamayacakları düzgün bir dille anlatılmalıdır. Gerçekten erkek figürü olabilecek karakteri taşıması gerekmektedir. Aynı şey kız çocukları için de geçerlidir. Kız çocuklarına da erkek gibi davranılırsa bir süre sonra erkek olduğu hissiyatına kapılabilir. Bu da cinsel kimliğin oluşmasında farklı sonuçlara yol açabilir. Cinsel kimliğin oluşması sürecinde kız çocuğu olduğunu hissederse cinsel kimliği ile ilgili ciddi bunalımlara girebilir." uyarısında bulundu.
TUVALET EĞİTİM ÇOCUKLARDA CİNSEL KİMLİĞİN OLUŞUMUNDA BÜYÜK BİR ETKEN
Erol, doğduğu andan itibaren kendini geliştiren cinsel kimlik, tuvalet eğitimi sırasında şekillenmeye başladığını belirtti. Çocukların iki farklı cinsiyeti de bu süre zarfında sordukları sorular ile daha net tanımaya çalıştıklarını aktaran Erol, "Bu dönemde uzuvların farklılıkları algılandığı için onları keşfetmek kimi zaman hoşlarına da gidebiliyor. Bu süreçte ailelerin çocukların kendilerini keşfettikleri dönem ile ilgili söylemlerini yanlış anlamamaları ve aşırı tepki vermemeleri gerekmektedir. Cinsel kimliğin ilk şekillendiği dönem olduğu için çocuklar kendilerini rahatça ifade etmeleri sağlanmalıdır. Çocukların kendilerini rahatça ifade etmesi sağlanmaz ise bu dönemde geçirdikleri kaygıları ileriki yaşlarda daha farklı sonuçlar ile ailelerin karşısına çıkacaktır." diye konuştu.
SORULARA CEVAP VERMEKTEN ÇEKİNMEYİN
Erol, kız çocuklarının kız, erkek çocuklarının erkek olduklarını farkına varmaları için sordukları sorulara net, anlaşılır bir dille cevap vermesi gerektiğini vurguladı. Erol, "Örneğin o neden kız? O neden erkek? Ben neden kız ya da erkek değilim? Soruları ile karşı kaşıya kalınabilir. 6 -7 yaşlarında biraz daha cinsel kimliğini oturtmuş bireyler olmalarını sağlamak açısından sordukları sorulara ön yargısız yanıtlar vermek önemlidir. 'Ayıp', 'Yasak' gibi kelimeler ile onları ileride sorabilecekleri sorulara karşı küstürmemek gerekmektedir." dedi.
ÇOCUK SORULARI KİME YÖNELTİRSE SORULARA O EBEVEYN KARAR VERMELİ
Erol, ailelerin çocukları ile cinsel kimlikleri üzerinde konuşmaktan çekinebildiklerini söyledi. Erol, "Örneğin bir kız çocuğu babasına 'Ben nasıl oldum?' sorusunu yönelttiğinde babalar sorunun cevabını vermek için anneye yöneltebiliyor. Bu çocukların bire bir ilişkilerine zarar vermektedir. Soruyu kime yönelttilerse o cevabı ondan almak isteyeceklerdir. Bunun sebebi ise aynı soruyu anneye de sorduklarında alacakları tepkileri kıyaslamak olabilir ya da keşfetme sürecinde tüm bilgileri toparlamak isteyebilir." ifadesinde bulundu.
CİNSEL KİMLİĞİ KEŞFEDERKEN Kİ HAREKETLERİNİ YARGILAMADAN, TEPKİ VERMEDEN YAKLAŞIN
Erol, ailelerle sıklıkla karşılaştıkları sorunun kendilerini keşfetme süresinde gösterilen hareketlere ne tepki vermeleri gerektiği yönünde olduğunu hatırlattı. Hücrelerini keşfeden ve onunla ilgili sorular soran çocukların genellikle yer mekan olgusu oluşmadan kontrol edilemez davranışlar gösterebildiğini anlatan Erol, sözlerine şöyle devam etti: "Böyle olaylarla karşılaşıldığında ailelerin sakin olması bir süreliğine çocukları kendi hallerine bırakmaları ya da ilgilerini başka şeylere çekerek dikkat dağıtmaları gerekmektedir. Yüksek sesle ve azarlayarak gösterilen tepkiler çocuğun psikolojik hatta fizyolojik gelişiminde risk oluşturmaktadır. Bizler de bu tepkileri kontrol edemeyen tüm ailelere ilkel bir yaklaşım olacağını vurgulamaya çalışıyoruz."
Kreş çağı çocuklarında sıkça rastlanan cinsel kimliği keşfetme süreci diğer çocukların da ilgisini o yöne çekeceği yönünde algılandığını belirten Erol, eğitimcileri de şöyle uyardı: "Öğretmenler de en az anne babalar kadar kimlik gelişiminde etkin rol oynamaktadır. Bu tip durumlar gözlemlendiğinde aile ile bir araya gelinip ortak bir yol haritası çizilmeli gerekli durumlarda uzmanlardan yardım alınmalıdır. Öğretmenlerin bu tip eğilimleri iyi gözlemleyebiliyor olması ve aileleri bilgilendirmesi gerekmektedir. Aile ile öğretmenin ortak bir dil oluşturması cinsel kimliğini keşfetmesi ve kendini tanımasına yardımcı olacaktır." CİHAN