AİHM, Yunanistan’a ayak basmadan önce Yunan kolluk kuvvetleri tarafından Meriç’ten veya Ege Denizi’nden yasadışı ve şiddet kullanılarak Türkiye’ye geri itilen 47 sığınmacı tarafından yapılan 32 başvuruyu kabul etti ve 20 Aralık 2021 Pazartesi günü başvurularla alakalı olarak Yunanistan’a sorular yöneltti.
AİHM’e başvuran sığınmacıların çoğunluğunu Suriyeliler oluştururken başvurucular arasında Meriç’ten geriye itilen 4 Türk de bulunuyor.
TR724'te yer alan habere göre AİHM, taraflardan İç hukuk yollarının tüketilip tüketilmediği, başvuranların hayatlarının tehlikede olup olmadığı, başvuranlara insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yapılıp yapılmadığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2. ve 3. Maddelerinin ihlal edildiği iddialarını ele almak için etkili bir iç hukuk yolu bulunup bulunmadığı konusunda bilgilendirme istedi.
Bazı başvurularda ek olarak kişilerin yasal olarak gözaltına alınıp alınmadığı, alıkonulma nedenleri hakkında anladıkları bir dilde bilgilendirilip bilgilendirilmedikleri ve bu tutukluluğa itiraz etmek için etkili bir hukuk yolu bulunup bulunmadığı taraflara soruldu.
Öte yandan, Greek Helsinki Monitor and Humanist Union of Greece Sözcüsü Panayote Dimitras twitter hesabından konuyu gündeme getirdi ve Yunan medyasını bu gelişmeye sessiz kalmakla eleştirdi.
Geri itilmeye maruz kalan iki sığınmacıyı temsil eden Legal Centre Lesvos da bir basın açıklamasında bulundu. Açıklamada atılan adımların önemli olduğuna ancak sistematik geri itmelerin insanlığa karşı suç olarak değerlendirilmesi için yeterli olmayacağına vurgu yapıldı. Açıklamanın bir kısmı şöyle:
“Neredeyse her gün, Yunan makamlarının Ege Denizi’nde ve Meriç Nehri boyunca hareket halindeki insanları şiddet kullanarak ve yasa dışı olarak sınır dışı ettiklerine dair kanıtlar ortaya çıkıyor ve çoğu zaman da Frontex gibi uluslararası kuruluşların suç ortaklığını gösteren kanıtlar bulunuyor. Yunanistan’dan altı, yedi veya sekiz kez geri itilen kişilerin ifadelerini duymak alışılmadık bir durum değil, ancak her olay hem yaşamları için açık bir risk oluşturuyor hem de önceki sınır dışı edilmelerin yarattığı travmayı artırıyor.
AİHM’nin yapısal problemleri ve usule ilişkin sınırlamaları göz önüne alındığında, bu iki davada çıkabilecek olumlu bir karar, bu bireysel davaların olgularıyla sınırlı kalacak ve yalnızca adı geçen başvuru sahipleri için kısmi tazminat getirecektir. Bu nedenle yargılamalar, Lesvos Hukuk Merkezi’nin daha önce İnsanlığa Karşı Suçlar olduğunu kanıtladığı, işlenen suçların sistematik doğasını kınamak için yetersizdir.”