İnsan hicap duyar. Değil mi? “Biri çıkıp şaşkınlığımızı yüzümüze vurur, insan içine çıkamayız” filan der. Değil mi?
Hayır...
Meseleyi sulandırmak için her melaneti göze aldıkları için, iki satır sonra kendi kendilerini tekzip ettiklerinin farkında bile değiller...
Bu kez, Fahir Bey’i bulup konuşturmuşlar...
Fahir Bey kim mi?
Kim olacak? Sıkıyönetim Mahkemeleri’nin ünlü hâkimi...
Ali Fahir Kayacan hani... Emekli
Albay... Şimdi
Balyoz’cuların avukatlığını yapıyor. Bir de, Dağlıca’da o kötü işlerin vuku bulmadığına
mahkeme heyetini (ve elbette kamuoyunu) inandırmaya çalışıyor.
Osman Can ve Adalet Ağaoğlu’nu susturarak “solculuklarını” kanıtlayan “yumurtacı kolektivistler” babalarına sorsunlar: Ali Fahir Kayacan kimdir? Kaç solcu
eylemcinin idam kararının altında
imzası vardır, kaç ülkücünün kalemini kırmıştır, karşısına gelen işkence mağdurlarına nasıl mukabelede bulunmuştur, idam cezası verirken hangi
adalet anlayışını ve evrensel hukuk ilkelerini gözetmiştir?
Hayır, hicap duyması gereken Fahir Bey değil...
Hürriyet gazetesi...
Enis Berberoğlu ve
Fatih Çekirge de sorabilir: Kim bu Ali Fahir Kayacan?
Konu şu:
Kendisini “merkeze” konuşlandıran ama
Ergenekon ve Balyoz konusunda “anlaşılmaz” (belki de “anlaşılır”) bir çekingenlik sergileyerek fena halde “kenara” düşen Hürriyet gazetesi, eski Sıkıyönetim hâkimi Albay Ali Fahir Kayacan’ı bulup konuşturmuş.
Başlık şu: “12
Eylül yargılamaları bugünden daha adildi...”
Başlığı görünce, insan, ister istemez meraka kapılıyor:
Bugünkü (yani Ergenekon yargılamaları) niçin kötüymüş? Dünkü (yani
12 Eylül yargılamaları) niçin iyiymiş? Birini ötekinden daha “adaletli” kılan
uygulama farkı neymiş?
Bakalım...
Bakıyoruz ve ilk cümleyi okur okumaz dehşetle irkiliyoruz.
Bakın, Ali Fahir Kayacan’ın ağzından, Sıkıyönetim yargılamalarının bugünden daha adil olduğunu iddia eden Hürriyet gazetesi, başlık altından hangi bilgileri sunmuş?
İbret niyetine alıntılıyorum: “Ali Fahir Kayacan
sıkıyönetim mahkemelerinde görev yapmış bir askeri hâkimdi. 12 Eylül döneminde MHP davası başta olmak üzere birçok siyasi davaya baktı. 40 kadar idam kararına imza attı, dört idamda bulundu. Bundan önce Askeri
Yargıtay Genel Sekreteriyken albay rütbesiyle
emekli oldu. Kayacan şimdi avukatlık yapıyor...”
Görüyorsunuz değil mi?
Bugünkünden daha adil yargılamaların hâkimini görüyorsunuz?
Hadi Ergenekon savunuculuğu yapıyorlar... Yapsınlar.
Ellerindeki malzemeyle her türlü “sulandırıcılığa” tevessül ediyorlar... Etsinler.
Darbe sanıklarını masum göstermek için her türlü melanete başvuruyorlar... Başvursunlar.
Bu ülkede hiç
darbe olmamış, hiç
muhtıra verilmemiş, hiç eylem planı hazırlanmamış, EMASYA diye bir süreç yaşanmamış, “andıçlarla” insanların hayatı karartılmamış, “organize
cinayetler” işlenmemiş gibi yapıyorlar... Ellerinden geleni artlarına koymasınlar...
Bari işlerini doğru dürüst yapsınlar.
Ergenekon yargılamalarının kötü olduğunu göstermek için, insan, 12 Eylül’den mi örnek getirir?
Nasıl bir aymazlık bu?
Nasıl bir şaşkınlık?
Konuşmanın bir yerinde, Ali Fahir Kayacan, “12 Eylül’de
İşkence yoktu diyemem” diyor.
Deseydi keşke...
Biz de, 1 milyon 450 bin gözaltının, 650 bin tutuklamanın, sistematik işkencenin, 177 kuşkulu ölümün, 49 idamın hangi ülkede, hangi “adil yargılama” döneminde gerçekleştiğini sorardık.