T24'te yer alan habere göre Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TBMM'de görüşmeleri süren infaz düzenlemesine tepki gösterirken "İlke yok, gizli af var. Devlete karşı suçlarda değil, rüşvet, çete, yolsuzluk suçları için tahliye var. Bunun yanında düşünce açıklamış bir gazeteci, bir siyasi, bir bilim adamı, şiddete bulaşmadan düşüncesini açıklayanlar, zaten hapis yatmaması gerekirken, kapsam dışında bırakılıyor. Bu yasada zimmet, gasp, rüşvet, irtikap affediliyor" dedi. Yeni tip Koronavirüs salgınına ilişkin de konuşan Davutoğlu, "Maske dağıtımı bile sisteme takılıyor. Cumhurbaşkanına ulaşan sorununu çözüyor. Siyaset üreten tek bir makam bırakıldı..." ifadesini kullandı.
KARAR TV'de Ahmet Taşgetiren, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un sorularını cevaplayan Davutoğlu, gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.
Hükümetin koronavirüs ile mücadeleye geç başladığını söyleyen Davutoğlu, sistem sorununun etkili önlemlerde belli olduğunu ifade etti. Maske dağıtımında yaşanan süreci örnek gösteren Davutoğlu, yükün PTT'nin üzerinde kaldığını söylerken, "Cumhurbaşkanı'na ulaşan sorun çözülebiliyor. Geri kalan sisteme tıkanıyor. Sistem çalışmıyor. Türkiye'de siyaset yapan tek bir makam bırakıldı" değerlendirmesinde bulundu.
"İnfaz düzenlemesi ilke ve yöntem olarak yanlış"
Davutoğlu, Meclis'te görüşmeleri süren ve 90 bin mahkum ve tutukluya tahliye yolunu açan infaz düzenlemesinin ise yöntem ve ilke olarak yanlış hazırlandığını belirterek şöyle konuştu:
"Mevcut düzenleme kimlerin çıkacağını, kimlerin içeride kalacağını düşünüyor. Bu yasa Koronavirüs ile mücadele kapsamında bir tedbir mi yoksa örtülü bir af mı? Bir af yapılacaksa da ayrı bir denklemle sağlıklı şekilde yapılması lazım. Bu infaz yasası Koronavirüs'e yönelik bir tedbir ise kesinlikle bunu karşılayacak nitelikte değil. Eğer buysa ölçü, virüsten etkilenmesi muhtemel tutuklu ve hükümlüler kimlerdir, onlara çözüm bulunmalı. Suçun mahiyetine bakılmaksızın. O yüzden biz yaşlılar, çocuklu kadınlar, sağlık sorunları olanların tahliye edilmesi gerektiğini söyledik."
"Devlete karşı işlenen suçlar dışarıda bırakıldı, kişilere karşı işlenen suçlar kapsama alındı"
"Böyle bir infaz yasası eşitlikçi, ayrımcı olmayan, objektif kriterlere göre yapılmalı. İlkesel olarak tutuklu yargılanmaya karşıyız. Çok özel bir neden yoksa tutuklu yarılananlar serbest bırakılabilir. Birlikteyken Sayın Cumhurbaşkanı, "kişisel suçları affedemeyiz, devlete karşı işlenen suçları affedebiliriz" şeklinde bir ilke açıklamıştı. Bunun mantığı var. Bu yasada devlete karşı işlenen suçları dışarıda bıraktı, kişilere karşı işlenen suçları kapsama aldı. Sayın Cumhurbaşkanı fikir değiştirdiyse, bunu kamuoyu ile açıklaması lazım. Eğer kişilere karşı işlenen suçlarda esnek davranırsanız mağdurların vicdanını yaralamış olursunuz.
"Bu yasada zimmet, gasp, rüşvet, irtikap affediliyor"
"Bir de kamu vicdanını rahatsız etmemesi lazım. Bu yasada zimmet, gasp, rüşvet, irtikap affediliyor. Birisi rüşvet almışsa 4 yıl, zimmete 5 yıl, gasp varsa 6 yıl hüküm giyiyor. Yasa diyor ki bu suçlar yüzde 50 indirime tabi. Sonra diyor ki 3 yıl cezası olanlar bunu dışarda adli kontrolle geçirebilir. Yani yolsuzlukla ilgili kişiler 6 yıl ceza almışsa yarın bu yasa ile dışarı çıkacaklar. Bunu kamu vicdanı kabul eder mi? Yolsuzlukla mücadele edilmesi gereken bir dönemde üstelik.
"Bunun yanında düşünce açıklamış bir gazeteci, bir siyasi, bir bilim adamı, şiddete bulaşmadan düşüncesini açıklayanlar, zaten hapis yatmaması gerekirken, kapsam dışında bırakılıyor. Bir gazeteci tutuklandı. O istifade etmeyecek de devleti kaynaklarını zimmetine geçiren dışarı çıkacak. Bunu kabul etmek mümkün mü?"
"Ekonomi akıyorsa yardım olabilir ama ekonomi yanıyorsa, kim yardım edebilir?"
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın Tekâlif-i Milliye emirlerini örnek vererek başlattığı yardım kampanyasını da eleştirirken, devlet eliyle yardım eliyle toplanmasına neden karşı çıktığını 'Merkez Bankası'nı örnek vererek anlattı.
"Her şeyden önce, sorumluluk sahibi insan yardıma karşı çıkmaz. Mesele yardım toplamanın ahlakı" diyen Davutoğlu, "Ekonomi akıyor ve yardım olabilir. Ama ekonomi yanıyorsa, kim yardım edebilir?" ifadesini kullandı. Davutoğlu şöyle devam etti:
"Merkez Bankası'nın görevi yardım etmek değildir"
"Bugün en çok yardım edenlere bakın devlet kurumları. Merkez bankasının görevi yardım etmek değildir. Merkez bankasının görevi para piyasasını kontrol etmektir. Ziraat bankasının görevi yardım etmek değil, çiftçiye kredi vermektir. O yardım parasını çiftçiye kredi vermelidir. İş adamları yardım ediyor. Anlı şanlı twitlerle yardım ediyoruz diye kendilerini gösterdiler. Vergiden düşüyor. İş adamı işini düzgün yapsın, işçisine sahip çıksın, vergisini de ödesin. Günlerdir biz yardımı konuşuyoruz krizi konuşacakken yardımı konuşuyoruz. Vergiyi düzgün yönetelim, doğru yerlere ayıralım."
"Tekâlif-i Milliye örnek alınacaksa 'yardımları geri ödeyeceğiz' denmesi gerek"
"Tekâlif-i Milliye'nin ilk uyandırdığı his, milletin mevduatlarına mı uzanılacak. Eğer örnek alınacaksa o zaman size bu yardımları geri ödeyeceğiz denmesi gerek" diyen Davutoğlu, hükûmete yakın kaynaklardan yazılanların inandırıcı olmadığını söyledi. Davutoğlu, "Böyle bir dönemde bir toplumun en büyük gücü özgür düşünce ve vicdanı. Biz düşünce özgürlüğünü sınırlarsak problem ortaya çıkmaz diye düşünüyorlar. Devleti yönetenler büyük bir fırsat kaçırıyor. Bu afetten tutarlı ve basiretli bir yolla büyük ve iyi sonuç elde edebilirler" şeklinde konuştu.