Afgan göçü tartışması: Neden geliyorlar, nasıl yaşıyorlar?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Temmuz 24 2021
Türkiye Afgan göçünün Avrupa'ya geçiş noktası olmaktan 'hedef' ülkesi haline gelmeye evrilirken, bunun emek sömürüsü üzerindeki etkisini yerli ve göçmen işçilerde kısa sürede görmek mümkün
Afgan göçü tartışması: Neden geliyorlar, nasıl yaşıyorlar?
Afganistan’da ABD’nin çekilmesi ve Taliban güçlerinin kontrol ettiği bölgeleri genişletmesi yeni bir göç hareketliliğini tetikliyor. Bunun sonucunda son dönemde ülkemize binlerce Afgan göçmenin gelmesi ise göçmen karşıtı söylemlerin ve tepkilerin yükselmesine neden oluyor. Bu tepkinin büyümesinde bu yönde çaba gösteren şovenist yaklaşımların etkisinin yanı sıra hayat pahalılığını, ekonomik krizi, güvenlik kaygılarını ve hükümetin göçmen politikasına yönelik tepkiyi de göz ardı etmemek gerekiyor. Bu açıdan hassas ve sıkıntılı bir gündemle karşı karşıyayız.

Afganistan’dan komşu ülkelere ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya göç aslında yeni bir olgu değil. Onlarca yıldır sürekliliği sağlanmış ve durmayan bir göçten bahsediyoruz. Komşu ülkeler İran ve Pakistan’da kayıtlı ve kayıt dışı 3’er milyon Afgan’ın yaşadığı tahmin ediliyor. Avrupa’daki Afgan diasporası ise yaklaşık 500 bin kişiden oluşuyor. Türkiye’de ise uluslararası koruma altında 170 bin Afgan yaşıyor. Buna kayıtlı olmayan ve yakalanıp geri gönderilenleri de eklemek gerekir. Örneğin Kasım 2019’da Göç İdaresi’nin sosyal medyada paylaştığı bilgide son 3 yılda 93 bin Afgan’ın ülkelerine geri gönderildiği belirtiliyordu.

Günümüzde Afgan göçü meselesi kamuoyunun dikkatini çekse de önceki yıllarda da bu yönde çok haber basında yer alıyordu. Örneğin geçen sene 5 Ağustos’ta 61 mülteci Van Gölünü geçerken batan teknenin içinde yaşamını yitirmişti. 18 Ağustos’ta Samsun’da 120, 19 Ağustos’ta Zeytinburnu’nda 62, Diyarbakır’da ise 35 Afgan göz altına alınmıştı. Yine bahar dönemlerinde karların erimesiyle dağlık bölgelerde donup yaşamını yitiren mültecilerin cansız bedenlerine erişildiğine dair haberleri okumak mümkün. Ancak bugün sadece göçmenlerin sayısal yoğunluğu açısından değil göçün istikameti ve geleceği açısından önemli değişimlerin yaşanacağı anlaşılıyor. Bunun özellikle çalışma yaşamına, sınıfsal dengelere ve emek sömürüsü üzerindeki etkisini kısa sürede görmek mümkün.

Bu haberler de ilginizi çekebilir