Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş,
milletvekili adaylarına seçmenlerine hitap ederken başlangıç ve bitiş
mesajlarını çok iyi planlamalarını, mesajlarını duygusal içeriğe uygun
jest ve mimiklerle desteklemelerini
tavsiye etti.
Baltaş, genel
seçimlerde milletvekili adaylarına, seçim çalışmaları sırasında seçmenlerini etkilemek için beden dillerini nasıl kullanabileceklerine ilişkin önerilerde bulundu.
Beden dilinin, insanların duygularını dünyaya ilettiği dil olduğunu ifade eden Baltaş, ''Göz teması, mesafe, bedensel temas,
giyim, kullanılan aksesuarlar, içinde bulunulan mekanın düzenlenmesinin'', iletişimin sözel olmayan ögeleri olduğunu belirtti. Topluluk önünde konuşacak kişilerin başlangıç ve bitiş mesajlarını çok iyi planlamaları ve güçlü görünmeleri gerektiğini vurgulayan Baltaş, konuşmarıların başlangıçtaki gerginliklerinden kurtulmaya çalışmalarını tavsiye etti.
Milletvekili adaylarına başlangıç konuşmalarını çok fazla prova etmelerini öneren Baltaş, ''Çünkü insan beyninde en iyi başlangıçlar ve sonlar kalıyor. Tanımadığınız insanlardan oluşan 20 kişilik bir topluluğa girseniz, baştaki iki kişiyle sondaki üç kişinin ismini aklınızda tutarsınız'' dedi.
''TEK YÖNLÜ KONUŞMA DEĞİL, KARŞILIKLI KONUŞMA''
İnsanların duygularına hitap edilmesinin, verilen mesajların etkisini arttırdığını dile getiren Baltaş, bunun sadece duygulara hitap edilmesi anlamına gelmediğini, konuşmalardaki mantıksal içeriğin duyguya iliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Baltaş, insanların duygularını anlamanın ve bunu belirtmenin, söylemin gücünü, dolayısıyla iletişimin gücünü arttırdığını ifade ederek, şu tavsiyelerde bulundu:
''-Tek yönlü konuşmak değil, konuşulan topluluğu da konuşmaya dahil etmek önemlidir.
-Beden dili, verilecek mesajların duygusal içeriğe uygun jest ve mimiklerle desteklenmesi ve ses tonuyla güçlendirilmesi sayesinde mesajın etkisini güçlendirir. Bunun içinde ellerin kolların kullanılması, yüz ifadesinin kullanılması, abartıya kaçmadan tiyatral mimiklerin kullanılması yer alır.
-Milletvekili adayları halka seslenirken
taklitçilikten kaçınmalı, kendileri gibi olmalıdırlar.
-Adaylar kendi içlerine sindiremedikleri bir şeyi, söylememeli ve yapmamalıdırlar. Bu nedenle konuşmalar pek çok kez prova edilmeli ve adaylar konuları özümsemelidir.''
''OLUMSUZ MESAJLARLA ETKİLEMEYE ÇALIŞMAYIN''
Milletvekili adaylarının, konuşmalarında insanları da probleme dahil etmeleri gerektiğini belirten Baltaş, ''Halkı konuşturarak, onlara soru sorarak başlamak, onlardan alınan cevaplarla mesajı inşa etmek, her zaman daha etkili olacaktır. Toplulukla bu şekilde yapılan konuşmalarda daha iyi sonuçlar alınır'' dedi.
Baltaş, topluluk açısından iki tür mesaj olduğunu ifade ederek, bunların ''gelecekle ilgili olumlu beklentiler'' ve ''gelecekle ilgili olumsuz ihtimaller'' olduğunu söyledi. Seçim sürecinde sadece olumsuz mesajlarla insanları etkilemeye çalışmanın yanlış olduğunu vurgulayan Baltaş, insanların kendileri için olumlu olacak şeyleri duymayı önemsediklerini, bu nedenle de konuşmacıların mesajlarını, beden diline yansıtacak şekilde güler yüz ve mutluluk ifadeleriyle aktarmalarının büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Geçmişte heyecanları ateşlemek konusunda en iyi örnekleri eski siyasetçilerden Osman
Bölükbaşı, Süleyman
Demirel ve Turgut
Özal ile Bülent Ecevit'in verdiğini söyleyen Baltaş, ''Mesajlarını toplulukla
diyalog içinde veren Osman Bölükbaşı ve
Süleyman Demirel'di. Mantıksal mesajları duygusal platforma en iyi oturtan ise
Turgut Özal'dı'' dedi.
''GENÇ ADAYLAR BEDEN DİLİ KİTAPLARI OKUMALI''
Baltaş,
genç ve deneyimsiz milletvekili adaylarına da tavsiyelerde bulundu. Baltaş, genç adayların mutlaka beden dili ile ilgili birkaç kitap okumaları gerektiğini söyledi.
''Gençler gerçekten iyi olmadan iyi gözükülmeyeceğini bilmeli'' diyen Baltaş, genç adaylara şu tavsiyelerde bulundu:
''Taklit yapmanın sağlayacağı sınırlı bir fayda vardır. Bu nedenle gençler mümkün olduğu kadar çok prova yapsınlar, öğrendiklerini içselleştirsinler.
Eleştirmeden önce mutlaka eleştirilerine çözüm getirsinler. Dünyada en kolay şey eleştirmek ve yanlış bulmaktır. Neler yapılıp yapılmadığını bilerek çıksınlar halkın karşısına. 'İlk defa biz yapacağız' havasında olmasınlar. Büyük ihtimalle 'yapacağız' dedikleri şeylerin çoğu daha önce yapılmış ya da yapılma girişimi olmuş şeylerdir. Bunları çok iyi bilsinler ki, stratejilerini daha iyi geliştirebilsinler.''