Abdullah Gül o soruya cevap vermedi

Abdullah Gül, NTV canlı yayınında Oğuz Haksever'in moderatörlüğünde Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, Yeni Şafak yazarları Ayşe Böhürler ve Ali Bayramoğlu'nun sorularını cevapladı.

Abdullah Gül o soruya cevap vermedi

Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e artan terör olayları, ülke içindeki gerginlik ve basın kuruluşlarına baskıları sordu.

Murat Yetkin basına yapılan baskıları Hürriyet gazetesine yapılan saldırı ve terör örgütü soruşturmalarını Abdullah Gül'e sordu.

Abdullah Gül, terör olayları üzerinde uzunca durduktan sonra basınla alakalı soruya cevap vermedi.

Bunun üzerine Murat Yetkin araya girerek, "Basına yapılan baskıları da sormuştum" dedi. Abdullah Gül ise "Müsaade ederseniz terör olayları üzerine durmak istiyorum bugünkü en önemli olay terör olaylarıdır." diyerek medaya yapılan baskılara değinmedi.

İşte Murat Yetkin'in o sorusu ve Abdullah Gül'ün cevabı...

Murat Yetkin:

7 Haziran’dan bu yana Türkiye ciddi gerilime girdi. Maalesef PKK saldırıları başladı, hükümet sert yanıt veriyor. 3 yıl sonra terör ortamı. Bugün Ankara’da on binlerce kişi bir araya geldiler. Basına olan saldırılar, baskılar arttı. Hürriyet binası 2 defa saldırıya uğradı. Sedat Ergin suç duyurusunda bulundu. Bir gerilim var, nasıl değerlendiriyorsunuz? 6 ay önce bugün 17 Mart, ne önemi var derseniz, Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” sözleri...

Abdullah Gül:

"Önce, terörle ilgili ifade edeyim. Şu anda Türkiye’de terörle ilgili hiçbir haklı gerekçe gösterilemez. Şiddetle terörün karşısında durmamız gerekiyor. Şiddetle reddetmemiz gerekiyor. Üzülerek görüyorum ama bir söz vardır masallarda. Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik bir de baktık, arpa boyu yol gitmişiz. Türkiye’nin birdenbire böyle bir ortama girmesini büyük bir üzüntüyle karşılışıyorum. Bugün buna bir gerekçe yok. Terör örgütünün, PKK’nın ne yaptığının farkında mı değil mi, kim tarafından nasıl kullanılıyor bilmiyorum ama sadece Türk aileleri değil, Kürt aileleri de ağlıyor. Cenazelerde ağlayarak polislerin, askerlerin cenazeleri kalkıyor.

Terörle mücadele tabii sonuna kadar devam ediyor. Terörle, teröristin silahı ne kadar güçlü olursa olsun, devletin silahı daha güçlü olur. Terörle mücadele eninde sonunda kazanılır ama çok dikkat etmemiz gereken bir şey halk.... Terörle mücadele ederken Kürt vatandaşlarımızın herhangi bir şekilde onları rencide edici ya da onların aidiyetini zayıflatacak bir tarz olursa en büyük tehlikeyle o zaman karşılaşırız.

Devletin hukuk yüzü vardır ama terörle mücadele etmek de hakkıdır. Halkı Türkiye’den uzaklaştırmamak lazım, herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşıdır. Ben daima hükümette de Cumhurbaşkanı da olduğumuzda bütün vatandaşlarımızın bağlarını, aidiyetini güçlendirici bunu yapmak için çalıştım. O zaman terörle mücadele başarılı olur.

Her gün kaç tane şehit veriyoruz. Buna yürek dayanmaz, ateş düştüğü yeri yakar. Ankara’da da burada da şehit cenazelerine her zaman gitmişimdir. Er de olsa, polis de olsa, rütbeli de olsa... Bu olay, çok büyük çünkü bu bölgesel hatta uluslararası bir mesele haline geldi. Herkes kendi problemini, kendisi vaktiyle çözmesi gerekiyor. Tabii ki dış politikanın neticeleri de terörün bugün bu hale gelmesinde etkileri olabilir. Türkiye’yi bir şekilde rahatsız etmek isteyenlerin muhakkak ki bu bölgede de, bölge dışında da olabilir. Bu terör örgütünü nasıl besledikleri bilinen gerçeklerdir. Yanımızda belkemiği kırılmış iki ülke, Irak ve Suriye var. Öyle bir vakum ve boşluk var ki. Bunun oralardan beslenmesine çok dikkat etmek gerekiyor. Herkesin büyük bir dayanışma içinde, hükümetle terörle mücadele konusunda çok sağlam durmak gerekiyor. Bunları bir kenara bırakıp, terörle çok sağlam bir duruşu gerektiriyor."
<< Önceki Haber Abdullah Gül o soruya cevap vermedi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER