[Abdullah Aymaz] Yu’cibü’z Zürrâ

Samanyoluhaber.com yazarı Abdullah Aymaz'ın yazısı

SHABER3.COM

ABDULLAH AYMAZ 

Kur’an-ı Hakîm, “Onların İncil’deki meseli şöyledir: Öyle bir ekin ki, filizini  çıkarmış, sonra da onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış de artık gövdesi  üzerinde  doğrulmuş: öyle ki ekenlerin / ekincilerine hoşuna gider, kâfirleri de öfkelendirir.” (Fetih  Suresi, 48/29) buyuruyor. 

Âyetlerin kelimelerinden çıkan işaretler:

1-Zer’in ahrace şat’ahû: 1937
2-Li yağîz: 1950
3-Ke zer’in ahrace şat’ahû: 1957
4-Li yağîza bihim: 1997
5-En azferaküm aleyhim  (48/24):  2026


İbretlik bir temsil: Bakıyoruz iki grup insanlardan bir grubu çukur kazmakta, öbür grup da hemen çukuru doldurup kapatmakta… Sonra öğreniyoruz ki, aslında başka bir grup daha varmış. Bunlar birinci grup çukur açınca oraya fidan dikiyorlarmış. Öbürleri de toprakla fidanın etrafını dolduruyorlarmış. Ama fidan dikenler engellenince, boşu boşuna çukurlar kapatılıyormuş…


Meşhur Şarlo’nun makine medeniyetini kritik eden bir filmi vardır. Modern otomatik bir makine yapılmıştır. Bu makinenin bir kolu omlet yapmakta ikinci kolu omleti fabrika işçisinin ağzına sunmakta üçüncü kolu ise ağzını silmektedir. İkinci kol ârızalanıp iş yapmaz hale gelince üçüncü kol durmadan ağız silmeye devam etmektedir.


Şimdi bir ülkede gençlik yetiştiren ve ülkeyi geleceğe hazırlayan bir Hizmet vardır. Gençleri eğitim, köke ve öze bağlı mâneviyatla beslemektedir. Ama birileri fidan gibi gençleri yetiştirmekten engelleyince bu sefer boşuna gayretler, aç-muhtaç fakat ağzı silinen fersizler ile ülkeyi doldurmaktadır. Fakat kıyamete ayarlı bu Hizmet’in adanmış ruhlu mensupları meseleyi bütün cihana yayıldıkları için faaliyetleri de dünyaya yayılmıştır. Yetiştirilen nesiller de kuvvetlenip gövdeleri üzerinde yükselmişlerdir. Kışa, kara buza, fırtına ve borana dayanıklı, hem de ayakları üzerinde Allah’ın izniyle diklenmeden dik duran bu yiğitler, muhabbet fedaileri ve sulh-u umûmî temsilcileri olarak dünyanın takdirini kazandılar…

Fetih Suresi'nin ilhamı ile: 

Ey Habib-i Edibi Muhammed’ine
Âşikar bir fetih
Ve zafer ihsan eden 
Hem onun üzerine 
Tamam eyleyip nimetini
Şanlı ve şerefli
Bir nusret veren
Ey göklerin ve yerin 
Orduları Kendisi’nin olan
Ey din ve hikmet Sahibi
Ey âyette  “Allah müminlerden
Hudeybiye’de, o ağaç altında
Bîat ettikleri zaman
Râzı oldu” diye serfiraz kılan, 
Ve ey “Onların kalplerindeki 
İhlası bildiği için de
Üzerlerine sekine 
Huzur ve güven indiren
Hem onları hemen yakında
Gerçekleşecek bir zaferle
Mükafatlandırmakla müjdeleyen
Ey şanlı Resulü’nü
Bütün dinler üzerine
Galip kılmak için
Hidayet ve hak din ile 
Göndermiş bulunan
Ey buna Şâhid olarak da Yeten…”
Ey Sonsuz Nur olan Son Nebisini 
Hem bütün insanlara 
Hem de bütün âlemlere 
Rahmet olarak gönderen
Önce bir parmağının işaretiyle 
Ay’ı ikiye böldürüp 
Büyük mucize ile 
Kâffeten dünya insanlığına gösteren 
Bundan sonra da 
Bir Şehsuvar olarak göklere
Ve gökler ötesine 
Bir yolculukla
Miraç mucizesine
Mazhar eyleyen
Böylece Rahmeten lil-Âlemin
Mühürü ile mühürleyen
Ey yerlerin ve göklerin
Erhamerrâhîmi…
Yürüt bizleri
İzinde o şanlı yüce Nebî’nin
Yaptır bize temsilini
Yer yüzünde 
Hem de en güzel şekilde 
Kıyamete ayarladığın
Bu güzel Hizmeti
Hablullahi’l—Metin…
Bir direniş ve güçle 
Duyur bütün gönüllere 
Âmîn…

<< Önceki Haber [Abdullah Aymaz] Yu’cibü’z Zürrâ Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER