[Abdullah Aymaz] Mübarek Kurban Bayramı münasebetiyle

Kurban bir îsâr hasletidir. Cenâb-ı Hak ikinci sûre-i celilenin hemen başında: 

“Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.” (Bakara sûresi, 2/3) buyurarak mülk sahibinin Kendisi olduğuna, bizim ise birer emanetçi bulunduğumuzu buyuruyor. Hz. İbrahim ve İsmail’e dayanan kurban hadisesi hem kurbiyet olarak Allah’a yakınlaşma adına bir vacip, hem toplum sosyolojisi açısından kolektif bir yardımlaşma ve duyarlılık eylemidir. 

Bu sene Kurban bayramını bütün  dünyanın zor bir dönemden geçmekte olduğu bir zaman diliminde idrak edeceğiz. Hâlihazırda pandemi devam etmekte, savaşlar cereyan etmekte, bununla birlikte ekonomik dengeler bozulmakta, ve küresel ısınma neticesinde dünyanın muhtelif yerlerinde ciddi kıtlıklar yaşanmakta. Biz Müslümanların, özellikle bu kutlu zaman dilimi olan Kurban’da, bu insanların yardım ihtiyaçlarına duyarsız kalmamız mümkün değil.

 Bir çoğunuz bundan bir kaç hafta önce Strasburg’da insan hakları mahkemesi önünde adalet için çağrıda bulundu. Kendi ülkelerinde haklarını savunamayan, hukukun içinin boşaltılıp demokrasinin eritildiği bir ortamda, hürriyetlerinden olanların hakkını savundunuz. Bu dayanışma örneği takdire şayandı.

 Aynı  şekilde yakın zamanda “Hizmet Değerleri” yayınlandı. Bu değerler uzun yılların çalışması, yoğun beyin fırtınaları neticesinde derlenebildi. Hizmete aidiyet hisseden insanlara şimdi ise bu değerleri içselleştirip pekiştirerek farklı format ve ortamlarda anlatma vazifesi düşmekte. Bunun için yine fertler, kurumlar ve hatta ülkeler arası bir dayanışma ve yardımlaşma, yaptığımız işleri zenginleştirip bereketlenmesine vesile olacaktır.