ÖNCE ERZURUM SONRA ANKARA; İŞTE YENİ İHANET PLANI


Son günlerde Türkiye’yi geren iki dil, demokratik özerklik ve iki bayrak tartışmaları bazı kesimlerin ciddi ciddi iştahını kabarttı. Ülkede kaos çıkaracak her fırsatı kollayan, sadece kollamakla kalmayıp bu ortamları oluşturmak için plan üstüne plan yapanlar, özellikle son tartışmaların ardından yeni oyunları devreye sokmak için çalışıyor. Ak Parti iktidarına karşı tertiplenen Cumhuriyet Mitinglerini herhalde herkes hatırlıyordur. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde köşke Başbakan Erdoğan ya da onun işaret edeceği bir ismin çıkmaması için girişilen ortak hareketin sembolüydü bu mitingler. Üniversite rektörlerinin otobüsler kaldırarak katılımı mecbur ilan ettiği, dünyadan haberi olmayan yaşlı köylülerimizin Büyükşehir gezisi diye Ankara ve İstanbul’a getirildiği bu mitinglerde, güya Cumhuriyet’e sahip çıkıldı. Bugün birçoğu Ergenekon sanığı olan emekli paşalar, gazeteciler, siyasetçiler, öğretim üyeleri; 2007’nin Nisan ve Mayıs aylarında Ak Parti’ye karşı bir ayaklanmanın hareketini başlattılar. Üzerine Atatürk yerleştirilmiş Türk Bayrakları bu mitinglerin sembolü oldu. Türk Bayrağı müthiş bir toplum mühendisliği projesinin malzemesi yapıldı. Aslında Türk bayrağının Cumhuriyet mitingleriyle özdeş hale getirilmesi bu mitinglerden bir yıl öncesine 2006’nın Nisan ayına tekabül ediyor. O tarihlerde “Bayrak Mitingleri” adıyla hassas şehirlerde kilometrelerce uzunluğundaki bayraklarla provokasyonlar yapıldı. İlk Bayrak Mitingi Mersin’deydi. Daha ziyade emekli Özel Kuvvetler mensuplarının yönlendirmesiyle gerçekleştirilen bayrak eylemleri, tamamen bir projeydi. İlk bayrak eyleminin yapıldığı Mersin’deki Yörük köylerini dolaşan organizatörler; köylüleri şehrin Pkk’nın eline geçtiği, dolayısıyla bayraklarla sokaklara dökülmek gerektiği yönünde telkin ediyorlardı. Ancak köylüler bu söylemlere pek itibar etmediler ve bayrak yürüyüşüne gitmediler. Mersin’in ardından ikinci bayrak yürüyüşünün Diyarbakır’da yapılması planlandı. Üstelik bu yürüyüşte binlerce Mehmetçik de kullanılacak, askerlerimiz sivil elbise giydirilerek sokaklardaki provokasyonun malzemesi haline getirilecekti. 17 Kasım 2006’da yapılan Diyarbakır’daki bayrak yürüyüşü de tam bir fiyasko oldu. Güya 300 bin kişi gelecekti yürüyüşe, ama topu topu birkaç yüz kişi katıldı. Ve 4 bin metrekarelik bayrak bir kamyonete konularak taşındı. Yenişafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdulkadir Selvi; geçen yıl çıkan “İçimizdeki Gladio ile Yüzleşmek” kitabında; Mersin ve Diyarbakır’daki bayrak mitingleri öncesinde yapılan telefon konuşma kayıtlarını detaylarıyla yayınladı. İşte Cumhuriyet mitinglerine giden yolda Türk bayrağı bir provokasyon malzemesi olarak sokaklarda dolaştırıldı. Aynı kirli senaryoyu bugün de aynı şekilde sahnelemek üzere hazırlıklar yapılıyor. BDP’nin Kürtçe talebi, Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresinin demokratik özerklik, iki dil ve iki bayrak söylemleri üzerine yine bayrağı kullanarak bir toplumsal ayaklanma çıkarmak için Ankara merkezli plan devreye sokulmak üzere çalışmalara başlandı. Kendilerine “Türk Bayrağını Sevenler Topluluğu” adını veren ve yine eski Özel Kuvvetler kökenlilerin organize ettiği bir “bayrak mitingi” serisi tertibi için bazı derin güçler kolları sıvadı. Gelen bilgilere göre bu bağlamda; Şehit aileleri ve Gazi dernekleriyle irtibata geçerek; terör örgütünün gemi azıya aldığı, Türk bayrağının yanına örgüt bayrağının dikilmeye kalkıldığı ve buna dur denilmesi gerektiğine yönelik destek turlarına başladılar. Planlarını yapan sözde bayrak sevenler; ilk mitingi Ocak ayının sonuna doğru Kış Üniversite Oyunlarını da bahane ederek milli hassasiyetleri yüksek olan Erzurum’da gerçekleştirmeyi planlıyor. İkinci eylemse Öcalan’ın Türkiye’ye getiriliş tarihine denk gelen Şubat’ın ortalarında Ankara’da planlanıyor. Daha sonra ise adres milliyetçiliği ile ön plana çıkan birkaç il ve son olarak Diyarbakır olacak. Mümkünse özellikle Ankara’daki bayrak mitinginin bir çatışmaya dönüşmesi için bütün imkanlar seferber edilecek. Haziran’daki genel seçime kadar tansiyonu yükseltecek her türlü fitne fesat hesabı içinde olanlar boş durmayacak. Bir yandan İmralı’da can derdine düşen bölücübaşı yaptığı açıklamalarla ortamı gererek kendini unutturmamaya, diğer yandan örgütün farklı kanatları iyi polis-kötü polisi oynamaya devam edecek. BDP ise seçime doğru üzerinde durduğu zeminin altından kaymasını önleyebilmek için gerginlik söylemi stratejisi geliştirmeyi sürdürecek. Yeni bayrak mitingleriyle kritik seçim sürecinde karşılıklı paslaşmalar üzerinden yeni provokasyonlara kapı açılması için çaba sarf edilecek. Anlaşılan aynı oyunlardan bıkmayanlar Ak Parti’yi bu kez yüzde 50 ile iktidar yapmakta kararlı. Her ne kadar bu oyunlar tutmayacak olsa da Haziran’a kadar gaza gelmemekte fayda var. [email protected] twitter.com/aabdulkadiroglu
<< Önceki Haber ÖNCE ERZURUM SONRA ANKARA; İŞTE YENİ İHANET PLANI Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER