CHP’de
Kemal Kılıçdaroğlu ile başlayan yeni dönemin ipuçları
Kurultay’da fazlasıyla verildi.
Gerek Kılıçdaroğlu’nun yaptığı Kurultay konuşması gerekse Parti Meclisi’nde yer alan isimler, CHP’nin önümüzdeki süreçte nasıl bir
politika izleyeceğini, hedeflerinin ne olduğunu anlatmaya yetiyor.
Kılıçdaroğlu maalesef Deniz
Baykal’ın bıraktığı noktadan başladı işe.
Konuşmasının ilk cümleleri onun da
Ergenekon’un avukatlığına devam edeceğini gösterdi.
Baykal’ı da milletten yavaş yavaş uzaklaştıran bu avukatlıktı zaten.
Ergenekon avukatlığının devam edeceği mesajı, Kılıçdaroğlu’nun kendilerine kaybettiren sorunu anlamamış olduğunu gösteriyor.
Kılıçdaroğlu konuşurken sinevizyonda görüntüleri gösterilen Mustafa
Balbay,
Tuncay Özkan, Mehmet
Haberal gibi isimler CHP üzerinde hakim etkenlerin partiyi milletin eline bırakmayacağının işareti.
Yepyeni bir başlangıç yapıp
halkla arasındaki köprüyü yeniden kurmak için göreve geldiğini iddia eden bir kişi bu şekilde başlamamalıydı.
Tuncay Özkan ki partiye girip eski genelbaşkan Deniz Baykal’ı devirerek yerine geçme arzusu içinde olmuş bir isimdi.
Ergenekon’un CHP’yi ele geçirme planının baş aktörüydü.
Baykal’ın partiye sokmamak için ustaca manevra yaptığı Özkan’a şimdi
selam göndermek niye ?
Baykal Ergenekon’un avukatlığını yaparken bile Tuncay Özkan’ı hiç anmadı.
Mustafa Balbay’ın niçin sinevizyonda gösterildiği de ertesi gün anlaşıldı.
Balbay
Silivri’de olduğu için yerine
Cumhuriyet’ten Mehmet Faraç parti yönetimine alındı.
Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay Silivri’de olmasalar demek ki CHP’nin yeni Parti Meclisinde yerlerini alacaklardı.
Kılıçdaroğlu Kurultay salonunda bu görüntüler eşliğinde konuşmaya başlayınca bir anda bindirilmiş kıtalarla organize edilen Cumhuriyet Mitingleri gözümün önüne geldi.
Baykallı CHP’nin tam
destek verdiği ama CHP’yi halktan koparan o
Cumhuriyet mitingleri…
Kılıçdaroğlu’nun yeni döneme adım atışı çok iticiydi.
Sonraları saman alevi gibi sönen ve tekrar diriltilmeye çalışıldığında 100-200 kişinin ancak toplanabildiği Cumhuriyet Mitingleri havasında yeni bir döneme başlamanın mantığı ne olabilir ?
Oysa Kılıçdaroğlu günlerdir “umut” olarak lanse ediliyordu ?
Kılıçdaroğlu’nu bu tür bir girişe kim ikna ettiyse yeni dönemde de onu rahat bırakmayacaktır.
Kılıçdaroğlu’nun Ecevit’in halkçılığını kendine misyon yaparak ortaya çıkmasıyla taban tabana zıt başka bir olay da yine sinevizyonda Ecevit’in siyasi sonunun hazırlandığı iddia edilen hastanenin sahibinin el sallayan görüntüsüydü.
Ecevit kasketi takarak kürsüden ayrılmak, Ecevit’in
ülke yönetiminden
tasfiye edilmesini sağlamak için
işbirliği yapıldığı iddia edilen Prof.
Mehmet Haberal’ı anmakla ne kadar uyuşuyor ?
Belli ki Kılıçdaroğlu 3-5 gün içinde
Başbakan olacağı gazını kendisine verenlerin fena halde rotasına girmiş.
Ya da Kılıçdaroğlu o rotadakilerin baştan beri yanındaymış.
Konuşmanın başında avukatlığa devam mesajı veren ve ilk görevlerinden birinin Silivri ile hesaplaşmak olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu’nun, Özel Yetkili Mahkemeleri
kapatma vaadi de ilginçti.
HSYK zaten bugün o mahkemeleri çalışamaz hale getirmek için elinden geleni yapıyor.
Bütün prosedürler çiğnenerek Ergenekon ve benzeri çete soruşturmalarını yürüten Özel Yetkili Mahkemelerin savcıları görevden alınıyor, pasifize ediliyor.
Kılıçdaroğlu’nun bu tür uygulamaların arkasında olacağını da rahatlıkla anlayabiliyoruz.
Konuşmasında millete
ihanet planları hazırlayarak ülkede
kaos ortamı oluşturmak ve yönetimi devirmekten yargılanan insanlara sahip çıkan Kılıçdaroğlu daha sonra rotasını halka çevirdi.
Kılıçdaroğlu’nun; halka pusu kuranların savunmasını üstlenecekleri mesajı vermesiyle halkın sorunlarına eğileceklerini anlatması ne kadar da büyük çelişki değil mi ?
Açlıktan,
yoksulluktan, işsizlikten bahseden Kılıçdaroğlu söz
emeklilere gelince CHP’nin izlediği politikaların acizliğini anlatan cümleyi söyleyiverdi.
Emeklilere sitem etti ve “sizi yoksulluk sınırına mahkum eden Ak Parti’ye niye hala oy veriyorsunuz” dedi.
İşte sorun da bu.
Şifre bu cümlede.
Kılıçdaroğlu’nun emeklilere “Ak Parti’ye niçin oy veriyorsunuz” diye sormak yerine emeklinin Ak Parti’ye
oy verme sebebini araştırıp ona göre politika belirleyeceğini anlatması beklenirdi.
Halkçı kimliğini unutan bir partinin halk ile barışması, halkın iradesine karşı planlar yapan Ergenekon’un avukatlığına devam ederek mümkün olmaz.
Dolayısıyla emeklinin tek derdinin maddi anlamda daha rahat bir
yaşam olduğunu düşünmek de CHP’nin toplumdan ne kadar koptuğunun başka bir ispatı.
Her emekli maddi sıkıntı çekmeden yaşamak kadar; çoluk çocuğunun ve torunlarının daha önü görülebilir bir ülkede yaşamasını ister.
İşte CHP bu gerçeği göremediğinden dün olduğu gibi Kılıçdaroğlu ile da çetelerin avukatlığını yapmaya soyunuyor.
Kılıçdaroğlu yola yanlış adım atarak çıktı.
Kılıçdaroğlu’nun
parti meclisi listesi, salıdan salıya avukatlık yapan Baykal yerine sürekli hem de daha ateşli yeni avukatlarla dolu.
3 gün öncesine kadar parti üyesi bile olmayan Mehmet Faraç,
Süheyl Batum gibi isimlerin alelacele partiye üye yapılarak yönetime alınması dikkat
çekici.
Kılıçdaroğlu’nun halka yönelik söylemleri memleket için proje üretmekten ziyade Ak Parti’nin politikalarını daha etkili eleştirme üzerine kurulu.
CHP’nin büyük sorunlarından biri de buydu zaten.
Millet eleştirirken çözüm ortaya koyan bir muhalefet istiyor.
Kılıçdaroğlu’nun parti yönetimi listesi çözüm bulmayı değil daha iyi eleştirmeyi nasıl yapabilecekleri sorusunun cevabını arayarak oluşturulmuş.
Şimdi CHP’de eskiye göre daha sert ve
kavga eden söylemler ön plana çıkacak.
CHP tabanı ve
Türkiye; Kılıçdaroğlu ile bir beklenti satın aldı.
Bu satın alınan beklenti
kemik tabanı tatmin edebilecek mi ?
Bu satın alınan beklenti o kemik tabanı tatmin etmeye çalışırken halkı kendine yakınlaştırabilecek mi ?
Maalesef Baykal politikasının sonucu olarak CHP’nin geldiği noktada bu ikisi birlikte olamaz.
Kılıçdaroğlu da bu olamayacak noktadan yola devam ediyor.
Tıpkı Cumhuriyet Mitingleri gibi saman alevi bir coşkuyla karşı karşıyayız.