HSYK’da en son yaşanan ve müsteşar Ahmet Kahraman’ın toplantıyı terk etmesiyle ortaya çıkan
kriz “
Adalet Bakanının
akıl hocası kim” sorusunun cevabını netleştirdi.
HSYK krizlerini ve kurulda yaşananları önünüze döküp basit bir gözden geçirmeyle bile karşılaştığınız sonuç ilginç verileri karşınıza çıkarıyor.
Biraz geriden başlayalım.
Şemdinli soruşturmasını yürüten ve işin ucunun dönemin
Kara Kuvvetleri Komutanı
Yaşar Büyükanıt’a uzandığını Adalet Bakanlığına bildirdikten sonra HSYK tarafından meslekten
ihraç edilen Ferhat
Sarıkaya’yı hatırlayalım.
HSYK’nın; Ferhat Sarıkaya’nın durumunu görüşmek üzere toplandığı biliniyordu.
Dönemin Adalet Bakanı kurul gündemine Sarıkaya’nın alınmasına sessiz kaldı. Bakan kurulun Sarıkaya’ya ihraç verdiği toplantıya gitmedi, dönemin müsteşarı toplantıya katıldı ve Sarıkaya avukatlık bile yapamayacak hale getirilerek meslekten ihraç edildi.
Aradan 5 yıl geçti. Bugüne geldik
bakan değişti müsteşar değişti. Ama bir şey değişmedi.
HSYK
Ergenekon’un
Erzincan ayağını yürüten
Erzurum savcılarını görevden almak üzere toplandı.
Kurulun bu konuyla toplanacağı bir gün önceden belliydi. Ve bir önceki gün kendilerinin görevden alınacakları bilgisi Erzurum’daki savcılara bile ulaşmıştı.
Ama Adalet Bakanlığında Şemdinli zihniyeti zuhur etti.
Yine bakan toplantıya katılmadı, müsteşar katıldı ve 5 yıl önce yaşananın bir farkla aynısı yaşandı.
Erzurum’daki savcılar meslekten ihraç edilmedi görevden alındı. Üstelik hepsi birden.
Şemdinli’de de Erzincan’da işin ucu gelip komutanlara dayanınca or’ların dayanılmaz hafifliği ağır bastı.
Adalet Bakanlığının yönetimi neredeyse tamamen değişmişken aynı mantık kendini gösterdi.
Bu iki olayın arasında yaşanan HSYK’nın yaz ve güz
kararnamelerinde yaşananlara bakalım.
Geçen yaz ne kadar heyecanlı geçti.
Toplantılar tıkandı. HSYK üyelerinin kurul gündemine
korsan kararname diye nitelendirilen liste getirdikleri, bu listede Ergenekon savcı ve hakimlerinin yerlerinin değiştirilmesinin yer aldığı ortaya çıktı.
Müsteşar bu listeleri görür görmez derhal toplantıları terk etti.
Toplum baskısı etkili oldu ve üzerinde fırtınalar kopan isimlerle ilgili değişikliğe izin verilmedi.
Daha doğrusu Ergenekon savcılarının ismi gündeme geldiğinde milletin buna dikkat kesileceği bilindiğinden hükümet kanadı toplantıları tıkadı. Çünkü bunu millete anlatamazdı.
Ve gelelim düne.
HSYK bir
basın açıklaması yaptı ve müsteşarın toplantıyı terk ettiğini dolayısıyla kurul toplantısının yapılamadığını duyurdu.
Müsteşar toplantıyı terk ettiğine göre önemli bir durum olmalıydı.
Kısa sürede işin kokusu çıktı ve kurula güz döneminden kalan boş yerlere atama yapılması için yine bir son dakika
operasyonu olduğu bilgisi geldi.
Yargıtay’a seçilen üyelerden boşalan yerlere ve bazı Başsavcılıklara atama yapılması aniden gündeme getirildi.
Yeni bir korsan kararname diyebileceğimiz bir hareket.
Listeyi getiren de yine aynı isim Ali
Suat Ertosun.
Daha önce HSYK’nın Ergenekon hakim ve savcılarını davadan almak için bu kez
terfi yöntemini kullanmayı planladığını yazmıştık.
İşte bu operasyon buraya cuk diye oturuverdi. Terfi ettir davadan al.
Müsteşar konu açılır açılmaz toplantıyı terk etti. Çünkü işin ucu millete gelip dayanacaktı.
Millet Ergenekon konusunda duyarlı, savcısına da hakimine de dokunulması izah edilemez.
Ve ortaya çıkan sonuç şu;
Şemdinli ve Erzincan’da soruşturma komutanlara gelince askerin nabzına göre
şerbet verip savcıları harcayan, Ergenekon’da işin ucu millete gelince milletin nabzına göre şerbet verip toplantıyı terk eden bir strateji.
Aradan 5 yıl da geçse Adalet Bakanlığında aynı zihniyet.
Bu eski bir akıl.
Yoksa yeni Adalet Bakanı bu eski akılla mı işlerini yürütüyor ?
Bu arada eski aklın ne kadar etkili olduğunu anlamak için Dursun Çiçek’in tutuklandıktan 18 saat sonra serbest bırakılmasını da dikkatinize sunarım. Bu işin ucu da yukarılara uzanacağından yine askere gelince
jest zihniyeti.
Dün de gördüğümüz gibi demek ki HSYK toplantıları terk edilebiliyormuş.
Dün de gördüğümüz gibi demek ki toplantıları müsteşar terk edince kurul karar alamıyormuş.
Kimse şimdi bizim savcıların harcanmasıyla ilgili masallara inanmamızı beklemesin.
Adalet Bakanına bu akılları kim veriyor acaba ?