Türkiye’nin hukukun üstünlüğünün gerilediği ülkeler arasında yer aldığı rapordaki tespitler bir panelde paylaşıldı. Panele Türkiye’yi çok yakından bilen deneyimli bir siyasetçi de katıldı. Amerika’nın eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Türkiye ve Amerika arasında yaşanan krizin nasıl çözülebileceğine dair görüşlerini paylaştı, Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerini ‘ciddi bir sorun’ olarak niteledi.
Amerikan siyasetinde gündem, hem iç hem de dış politikada demokratik değerler ve Amerika’nın o değerler çerçevesinde dünyada değişen imajı. Trump yönetiminin görevde olduğu ve “Amerika için demokratik değerlerin teşviki öncelik olmamalı” bakış açısının dile getirildiği bir dönemde, Washington’daki Amerika İlerleme Merkezi adlı düşünce kuruluşu tam da bunun aksini savunan bir rapor ortaya koydu.
Rapora göre, hem Amerika içinde hem de dışında yaşanan demokrasi krizine en iyi cevap demokratik değerlere dayanan bir dış politika izlemek olur.
Türkiye’nin de hukukun üstünlüğünün gerileme gösterdiği ülkeler sınıfına girerek yer aldığı bu raporun açıklandığı panele “Faşizm: Bir Uyarı” kitabının yazarı Amerika’nın eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albirght da katıldı.
Amerika ve Türkiye arasında rahip Brunson davasından Rusya’dan alınan S-400 füzelerine ve karşılıklı yaptırımlara kadar birçok düzeyde ve alanda tırmanan kriz panelde gündeme geldi.
Jimmy Carter döneminde ulusal güvenlik ekibinde yer alan, Bill Clinton döneminde de Amerika’nın ilk kadın dışişleri bakanı olarak görev yapan Madeleine Albright demokrasi ve müttefiklik çerçevesinde Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan gerilime değindi.
“Türkiye dostu olarak bilinirim” diye söze giren Albright, Türkiye’nin son dönem siyasi tarihinden başlayarak yaptığı değerlendirmede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaman içinde kendisinin de otokratik olarak tanımladığı özellikler kazandığını savundu.
Madeleine Albright: Türkiye’yle ilişkimin çok uzun bir geçmişi var. Ben Türkiye dostu olarak bilinirim. Türkiye’ye yönelik ambargo kaldırıldığında Carter döneminde görev yapıyordum. Hem Dışişleri Bakanlığı dönemimde hem de Birleşmiş Milletler’deyken Türkiye’yle yakından ilgilendim. Uluslararası toplumun büyük hatalar yaptığını düşünüyorum. Avrupa Birliği’ni de Türkiye’nin üyelik sürecinde kriterleri sürekli değiştirmesi nedeniyle eleştirmiştim. Ama son dönemde neler olduğunu da takip ediyorum. Demokrasi açısından bakıldığında şunu çok ilginç buluyorum. Türkiye’nin geçmişte sorunu elitler yani ordu tarafından yönetilmekti. Ancak o dönem Erdoğan adil bir şekilde kazandı. Kendisi İstanbul dışındakilerle de irtibatta olan biriydi. Bence Türkiye’nin trajedisi, Erdoğan’ın benim kitabımda otokratik olarak tanımladığım ve büyük grupları dışarda bırakması açısından sorunlu olarak gördüğüm özellikleri kazanmış olması.
Eski Dışişleri Bakanı Albright, konuşmasında Türkiye’nin NATO üyeliğini öne çıkardı. Örgütün sadece askeri değil aynı zamanda demokrasilerden oluşan siyasi bir ittifak olduğunu vurguladı, o çerçeveden bakıldığında “Türkiye’nin attığı adımları sorunlu buluyorum” dedi.
Madeleine Albright: Bence NATO ilişkisi çok önemli. Türkiye bugüne kadar en iyi NATO müttefiklerimizden biri oldu. Ancak Erdoğan’ın aralarında gazetecilerin de olduğu çok sayıda kişinin tutuklanması ve Brunson gibi konularda attığı adımlar şoke edici. NATO sadece askeri değil aynı zamanda demokrasilerden oluşan siyasi bir ittifak. 21. Yüzyılda böyle bir örgütün parçası olarak görülmek isteyen bir ülke açısından şok edici. O nedenle davranışını, attığı adımları sorunlu buluyorum.
"Türkiye'nin Rusya ile İlişkileri Ciddi Bir Mesele"
Trump yönetimi her fırsatta Türkiye’nin ev hapsinde tutunan rahip Brunson’ı serbest bırakması gerektiğini vurguluyor, uzmanlarsa Brunson serbest kalsa da iki ülke arasında çözüm bekleyen başka sorunlar da olduğuna dikkat çekiyor. Albright’a göre de Türkiye ve Amerika arasındaki en ciddi sorun Rusya.
Madeleine Albright: Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin de sorun olduğunu düşünüyorum. Bunun da kısmen NATO yapısı aracılığıyla çözülmesi gerektiği kanısındayım. Doğru bir ilişkinin nasıl olacağı konusuna kafa yorulması için Türkiye’de henüz bir büyükelçimiz yok. Başkan Trump gibi eğilimleri olan birinin Erdoğan’la bu konuda oturup konuşması gerektiğini düşünmüyorum. Bunun NATO sisteminde atılacak adımlarla çözülecek bir sorun olduğu kanısındayım. Çok ciddi bir mesele. Türkiye’ye gitmeyi seviyorum. Torunlarımı da götürmüştüm. O nedenle Türkiye’yi kusursuz şekilde anlıyorum. Gittiğimizde geceyi Avrupa’da geçirmiş, öğle yemeğimizi de Asya’da yemiştik. İşte bu ifade Türkiye’nin yerinin ve ne yaptığının önemli olduğunu anlatmaya yetiyor. O nedenle Türkiye’yle bir tür işlevsel ilişki geliştirmemiz gerektiğini düşünüyorum.