Türkiye'nin 2014 yılındaki en ciddi insan hakları problemleri, 'cezasızlık ve adaletin yerine getirilmesinde yetersizlikler', 'hükümetin, ifade ve toplanma özgürlüğüne müdahalesi', 'azınlıklara ve toplumun savunmasız kesimlerine yetersiz koruma' şeklinde özetlendi.
Bakanlık tarafından hazırlanan rapor, Dışişleri Bakanı John Kerry'nin düzenlediği bir basın toplantısıyla duyuruldu. Raporun Türkiye bölümünde, ülkede yaşanan basın, ifade ve toplanma özgürlüğü gibi alanlara geniş yer ayrıldı. Yargı bağımsızlığının ihlal edildiği ve suçların cezasız kaldığına dikkat çekildi.
Hükümetin, yolsuzluk soruşturmasını açık bir şekilde kapattığı iddia edilen raporda, "Hükümet, birkaç üst düzey hükümet yetkilisi ve aileleri aleyhine açılan yolsuzlukla mücadele soruşturmasına cevaben binlerce polis memurunun ve savcının görev yerlerini değiştirmiştir; soruşturmayı açan savcılar ise görevden alınmıştır. Hükümet, soruşturmayı kapatmış, toplanan delilleri ise imha etmiştir; soruşturmaya katılan pek çok polis memuru, hükümeti devirmek amacıyla komplo düzenlemekle alenen suçlanmıştır." ifadesine yer verildi.
SULH CEZA HAKİMLERİ HÜKÜMET YANLISI
Raporda, yeni kurulan sulh ceza hakimliklerine de ağır eleştiriler getirildi. Savcı ve hakimlere sağlanan geniş hareket serbestisinin davaların tutarsız kararlarla sonuçlanmasına neden olduğuna dikkat çekilen raporda, sulh ceza hakimliklerine atanan hakimlerin çoğunluğunun hükümet yanlısı olduğu yönündeki iddialara dikkat çekildi. Keyfi tutuklamalar, tutukluların uzun ve belirsiz sürelerde gözaltında tutulması ve dava süreçlerinin uzaması da sorun olmaya devam ettiği vurgulandı.
Hükümetin, insan hakları ihlalleri ile suçlanan emniyet teşkilatı mensupları ve diğer yetkililer hakkında soruşturma açma, kovuşturma yapma ve bu kişileri cezalandırma yönünde attığı adımlar kısıtlı kaldığı kaydedildi.
MEVCUT YASALAR İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLIYOR
Raporda, medyayı kısıtlayan çeşitli yasalar üzerinden savcıların gazeteci, yazarlar ve siyasi isimler aleyhine davalar açmaya devam ettiği belirtildi. Mevcut yasalara da eleştiler getirilerek "Ceza kanunu ve terör yasası dahilinde ifade, basın ve internet özgürlüğünü kısıtlayan çok sayıda bölüm var" ifadesine yer verildi. Uluslararası ve yerel insan hakları organizasyonlarının bu konuda kaygılarını çok defa dile getirdiği vurgulandı.
Adalet Bakanlığı'nın 2014 Eylül ayında hapishanelerdeki 21 gazetecinin sadece 20'sinin gazetecilik faaliyeti sebebiyle ceza aldığını iddia etmesinin ardından kısa bir süre sonra 14 Aralık 2014'te aralarında Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Medya Grup Başkanı Hidayet Karaca'nın da aralarında bulunduğu 20 den fazla basın mensubunun gözaltına alınmasına dikkat çekildi.
Raporda, "Hükümet, siyasi liderler ve onların destekçileri sosyal medyada, eleştiri ve şahıslarını hedef almak yoluyla muhalif medyayı susturmaya çabalıyor" ifadesine yer verildi. Ayrıca; askeri casusluk ve gizli dosyaları ifşa etme suçlamasıyla tutuklanan gazeteci Mehmet Baransu, attığı bir tweet nedeniyle sınır dışı edilen Today's Zaman muhabiri Mahir Zeynalov, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat hedef aldığı Economist muhabiri Amberin Zaman, yazdığı bir haber sebebiyle ağır hakaretlere uğrayan New York Times muhabiri Ceylan Yeğinsu, raporda ismi geçen diğer gazeteciler arasında yer aldı.
Raporda, "Güvenlik güçlerinin yasa dışı bir şekilde insanları öldürdüğü iddiası, işkence ve güvenlik güçlerinin aşırı güç kullandığı iddiaları, hapishanelerdeki eksiklikler ve aşırı yoğunluk, dini azınlıklara yönelik dini özgürlüklerde kısıtlamalar ve ihlaller, yolsuzluk, özellikle Güneydoğu'da insan hakları örgütlerine hükümet kısıtlamaları" diğer insan hakları problemleri arasında gösterildi.