Amerika'nın Sesi'nde yer alan habere göre ABD Adalet Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkilinin açıklamasına göre, federal yetkililer 6 Ocak’ta Kongre binasına düzenlenen saldırıyla bağlantılı olarak 430’dan fazla kişiyi tutukladı.
Kongre üyelerine dün konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Brad Wiegmann, tutuklamaların sayısının artmaya devam ettiğini de söyledi.
Wiegmann’ın açıkladığı tutuklanan kişi sayısı, eski Başkan Donald Trump destekçilerinden oluşan ve Kongre’nin Başkan Joe Biden’ın Kasım seçimlerinde elde ettiği galibiyeti resmi olarak onaylamasını engellemek amacıyla Kongre binasına baskın düzenleyen yaklaşık 800 kişinin yarısından fazlasını kapsıyor.
Aralarında bir Kongre polisinin de yer aldığı 5 kişinin yaşamını yitirdiği ve bazı polis memurları da dahil 100’den fazla kişinin yaralandığı olaylar Amerikan tarihinin en büyük soruşturmalarından birinin başlatılmasına neden oldu. Adalet Bakanlığı yetkilileri bu soruşturma kapsamında suçlama yöneltilenlerin sayısının 500’e ulaşabileceğini söylüyor.
Temsilciler Meclisi Ticaret ve Adalet Alt Komisyonu’nun oturumunda ifade veren Wiegmann, “Soruşturma devam edip yeni kanıtlar ışığında diğer suçlular tespit edilirken, 6 Ocak olaylarına karışan sanıkların yargılanması da devam edecek” dedi.
Tutuklanan Trump destekçileri arasında aşırıcı gruplarla bilinen bir bağı olmayanların yanı sıra aşırı sağcı grupların onlarca üyesiyle beraber hem eski hem de şu an görevde olan emniyet ve ordu mensupları da yer alıyor.
ABD Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) terörle mücadeleden sorumlu yetkilisi Jill Sanborn da dün düzenlenen alt komisyon duruşmasında açıklamalarda bulundu. Sanborn, soruşturma kapsamında iç terör suçlamasıyla haklarında soruşturma yürütülen emniyet ve ordu mensuplarının büyük bir çoğunluğunun eski polis ve askerler olduğunu söyledi.
George Washington Üniversitesi’nin Aşırıcılık Üzerine Araştırmalar Programı tarafından yayınlanan verilere göre, ordudan 43 eski ve 3 aktif asker ile emniyet birimlerinden 9 eski, 4 aktif polis memuru Kongre baskını soruşturması kapsamında suçlu bulundu.
Her ne kadar Kongre baskınıyla bağlantılı tutuklamalar son haftalarda yavaşlasa da, FBI yetkilileri her gün bu soruşturma kapsamında yeni tutuklamalar yapmaya devam ediyor.
FBI bu hafta Oregonlu Reed Christensen, New Yorklu Jonathan Munafo ve Utahlı Landon Copeland adlı süphelileri Kongre binasını olaylar sırasında korumaya çalışan Kongre Polisi mensuplarına saldırdıkları iddiasıyla tutukladı.
Olay anını gösteren videolardan birinde polis memurlarına yumruk atarken görüntülenen Christensen ve Munafo altı farklı suçlamayla yargılanıyor. Copeland ile ilgili suç duyurusunda ise bu kişinin birçok polis memuruna bisiklet taşıma aparatı fırlattığı ileri sürüldü. Copeland de bir polise saldırma suçunun yanı sıra üç farklı suçlamayla karşı karşıya.
Kongre baskını ve iç terör Adalet Bakanı’nın ana öncelikleri
Adalet Bakanı Merrick Garland, Kongre baskınıyla ilgili soruşturma ve iç terörle mücadelenin, en öncelik verdiği konular olduğunu söylemişti.
Diğer taraftan, Bakanlık yetkilisi Wiegmann de Kongre’de verdiği ifadede, 6 Ocak olaylarının münferit bir saldırı olmadığının, “yurt içindeki bazı şiddet yanlısı aşırıcıların bu saldırıyı teşvik etmiş olabileceğinin” altını çizdi. FBI’ın kısa bir süre önce yayınladığı raporda da bu yönde bir uyarı yer alıyor.
Beyazların üstünlüğünü savunanlar ve hükümet karşıtı milisler gibi yurtiçi şiddet yanlısı aşırıcıların “2021 yılında en büyük iç terör riskini oluşturduğu ve bu durumun 2022’de muhtemelen devam edeceği” yönünde FBI’ın yaptığı uyarılara Bakanlık yetkilisi Sanborn da değindi. Sanborn, 2015 ile 2020 yılları arasında ülkede yaşanan ölümcül iç terör saldırılarının birçoğunun arkasında ırkçı ve şiddet yanlısı aşırıcıların olduğunu hatırlattı.
Sanborn ayrıca büyüyen bu tehdit karşısında FBI’ın iç terörle mücadele ekibini geçen yıl yüzde 260 oranında genişlettiğini söyledi ve geçen yıl iç terör olaylarının ikiye katladığına da vurgu yaptı.
Bunun, uluslararası terör tehdidinin azaldığı anlamına gelmediğine de dikkat çeken Sanborn, iç terörün yanı sıra “Selefi cihatçılardan ve devlet destekli terör gruplarından gelen tehdidin de aynı dönemde arttığını” söyledi.