New York Times gazetesinde yer alan bir habere göre "
Mutluluk Bilimi" adı altında verilen bu
derslerde kendilerine verilen
küçük ödevlerle öğrencilerin, mutluluğu nasıl yakalayabilecekleri anlatılıyor.
Öğrenciler de ders sonunda mutlu olmanın en iyi yolunun mutlu etmekten geçtiğini öğreniyor.
Mutluluk dersinin verildiği üniversitelerden biri de Fairfax kentindeki George Mason
Üniversitesi. Pozitif psikologların bu üniversiteyi
tercih etmesinin en büyük nedenlerinden biri de daha önce yapılan bir araştırmada George Mason'ın "en mutsuz kampus" olduğunun ortaya çıkması.
Bu üniversitede öğrencilerin büyük bir kısmı evli ve okullarının yanı sıra aynı zamanda çalışıyorlar. Burası kariyerinizi ilerleteceğiniz bir yerden ziyade kendinizi bulacağınız bir üniversite olarak tanımlanıyor.
Mutluluk dersini ise uzmanlık alanı "merak ve mutluluk" olan 32 yaşındaki psikoloji profesörü Todd Kashdan veriyor. Kashdan, dersini genellikle "Mutluluğun Bilimsel Olarak Aramak" isimli bir slayt gösterisi eşliğinde veriyor. Kashdan, birçoğu kendisinden yaşça büyük olan öğrencilerine pozitif psikolojinin temellerini öğretmeye çalışıyor: iyimserlik, minnettarlık,
vefa, umut, dinsellik vb.
Her ne kadar dersin müfredatında öğrencilere bu konulara "bilimsel olarak yaklaşmaları" önerilse ve tüm okumaları akademik makaleler olsa da sınıftaki tartışmalar genellikle "Oprah Winfrey tarzı" bir "talk show" şeklinde gerçekleşiyor. Kashdan etkilenmiş gözüken öğrenciler ise daha çok kendi hayatlarından örnekler veriyorlar.
Kashdan'ın dersleri ise özellikle "iyi hissetmek" ve "iyilikte bulunmak" arasındaki farka odaklanıyor. Pozitif psikologlara göre birincisi, daha fazla haz için bir
açlık meydana getirirken, ikincisi ise hiç bitmeyecek bir mutluluk sağlıyor.
Öğrencilerden ödev olarak ilk önce kendilerini mutlu eden veya zevk ve haz veren bir şey yapmalarını, daha sonra da bencilce olmayan bir iyilikte bulunmaları isteniyor. Öğrenciler
doğal olarak ilk istenen maddeyi gayet istekli bir şekilde yerine getiriyorlar: Kimisi TV izliyor, kimisi yarışlara katılıyor, kimisi arkadaşlarıyla sohbet ediyor vb.
Ödevin ikinci kısmına gelindiğinde ise iğnelerden korkan bir öğrenci kan veriyor. Bir diğeri yakınlarından elbiseler toplayarak onu ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor. Bir tanesi bir evsizi bir
restorana götürüp karnını doyuruyor. Bir tanesi restoran garsona 50 dolar bahşiş veriyor. Kashdan da öğrencilerini bu hareketlerinden dolayı
tebrik ediyor.
Öğrencilerden biri ise Kashdan'a yazılı olarak sunduğu ödevde "pahalı bir
masaj salonunda geçirilen rahat zamanlarla kamu yararına çalışan bir organizasyonda geçirilen gününü karşılaştırıyor ve şu ifadeyi kullanıyor: Yardım eden kişinin gülümsemesi, masörün gülümsemesinden daha iyiydi." Bu da iyilik yapmanın, bir kişi için gerçekten iyi olduğu anlamına geliyor.
Her ne kadar Kashdan derslere iyimser insanların daha uzun yaşadığı ve pozitif insanların beyinlerinin bazı kesimlerinin daha fazla aktif olduğunu gösteren araştırmalar getirse de derslerde klinik araştırmalar yapılmıyor. Derslerde elektrotlar, şemalar, sendromlar kullanılmıyor. En güzel kadavralar ise öğrencilerin kendileri. Kashdan, haz duymanın veya zevk almanın sadece kendisinin hiçbir zaman yeterli olmayacağını; mutluluk vermesi için mutlaka bir anlamı olması gerektiğini belirtiyor.
Bugün Amerika'da 200'den fazla üniversitede Kashdan'ınkine benzer sınıflar bulunuyor. Örneğin Wisconsin Üniversitesi'nde öğrenciler, okul çalışanlarına ve sekreterlere sürekli çikolata dağıtıyor. Harvard Üniversitesi'ndeki benzer bir derse geçtiğimiz
sezon tam 855 kişi katılmış. Bu derse katıldıktan sonra üniversitedeki bölümlerini bile değiştirenler olmuş.
Pennsylvania Üniversitesi'nde işi genişleterek Pozitif
Psikoloji Merkezi kuran Martin Seligman da pozitif psikolojinin, "sadece kişisel mutluluğu artırmak olmadığını, vatandaşlık yükümlülüklerini, ruhsal bağlılığı, umut ve
yardımseverliği benimsemek anlamına geldiğini" ifade ediyor. Seligman, Aristo'nun "
Erdem, siz onu seçmedikçe erdem değildir" sözünü hatırlatıyor.