DW Türkçe'de yer alan habere göre bu iddianame Donald Trump'a yönelik bugüne kadarki en ciddi suçlamaları içeriyor. Washington'daki davaya temel oluşturan iddianamede, 2020 Başkanlık Seçimlerinin sonucuna itiraz etme girişimleri ve destekçilerinin 6 Ocak 2021'de ABD Kongre Binası'na düzenlediği baskına dair suçlamalar yer alıyor. Özel savcı Jack Smith ve ekibi tarafından hazırlanan iddianamede Trump, ABD'yi dolandırmaya yönelik komplonun yanı sıra, oyları değersizleştirilmek istenen seçmenlere karşı sahtekarlık yapmakla suçlanıyor.
Tüm bunlar bir araya geldiğinde, yeniden başkanlığa aday olmak isteyen Cumhuriyetçi politikacının seçim kampanyası üzerinde büyük bir etki yaratması bekleniyor. Zira bu suçlamalar daha önceki suçlamalardan çok daha ciddi ve ağır. Trump'a belgelerde tahrifat yapmaktan New York'ta ve gizli belgeleri almaktan Florida'da açılan söz konusu davaların 2024'te görülmesi bekleniyor.
Bu sorunun cevabı hangi kesime baktığınıza bağlı. Cumhuriyetçiler arasında hiçbir gelişmeden etkilenmeyecek gibi görünen sıkı bir Trump destekçisi kitle var. Hatta Trump şu ana kadarki davaları kampanya bağışlarını toplamak için çok zekice kullanmayı başardı ve bu bağışları avukatların ücretlerini ödemek için de kullanıyor. Dolayısıyla iddianamelerin bu seçmen kitlesi söz konusu olduğunda Trump'a fayda sağladığı söylenebilir. Ancak pek çok kararsız seçmen bu davalardan rahatsız. Ayrıca bu davaların Trump'ın görevdeki Joe Biden'a karşı kazanma şansına zarar vereceğinden korkan birçok Cumhuriyetçi seçmen de var.
Donald Trump, Cumhuriyetçiler arasında çok büyük bir farkla en popüler aday olmaya devam ediyor. Tüm göstergeler onun ön seçimleri kazanacağına ve seçim yarışına Cumhuriyetçilerin adayı olarak gireceğine işaret ediyor. 2020'de de kozlarını paylaşan Biden ve Trump arasındaki yarış ise şu anda başa baş görünüyor.
Merakla cevabı beklenen soru, davaların seçimlerden önce tamamlanıp tamamlanamayacağına dair. New York ve Florida'daki davaların duruşma tarihleri Mart ve Mayıs 2024 olarak kararlaştırıldı. Dolayısıyla tam da partilerin ön seçimlerde adaylarını belirledikleri döneme denk geliyorlar. Davalar çok karmaşık ve Donald Trump'ın ön seçimler için yürüttüğü kampanyanın sonuna kadar aleyhinde bir karar çıkmaması için kararı geciktirmek adına her yolu denemesi bekleniyor.
Trump iddialara karşı ne diyecek?
Trump bir yandan, ABD'de çok ağır basan ifade özgürlüğü hakkına vurgu yapacak. Ancak bu Washington'daki davada ona pek yardımcı olmayacaktır. Asıl, yargıçları seçimleri kazandığına gerçekten inandığına ikna edip edemeyeceğini görmek daha ilginç olacaktır zira ceza hukukunda her zaman niyetin kanıtlanması belirleyicidir. Eğer bunu başarırsa mahkemedeki şansı da artacaktır.
ABD Anayasası başkanlık makamı için sadece birkaç noktayı şart koşuyor. Söz konusu kişinin doğuştan vatandaş olması, en az 35 yaşında olması ve 14 yıldır ABD'de yaşamış olması gerekiyor. Ayrıca daha önce iki kez başkan seçilmiş bir kişi tekrar Başkan olamıyor. Dolayısıyla teorik olarak, Trump hüküm giymiş bir suçlu olarak hapse girmesi halinde de Başkan olabilir.
Trump, süreç devam ederken seçilirse ne olur?
Cumhuriyetçi politikacı, dava devam ederken seçimleri kazandığı takdirde, ülkede bir anayasal kriz patlak verebilir. Zira bunun geçmişte bir örneği yok ve muhtemelen yargı ile yürütme, yani hukuk sistemi ile hükümet arasında bir güç mücadelesi yaşanacaktır. O zaman da mahkemelerin gerçekten ne kadar bağımsız olduğunu ve ABD Başkanı'nın Adalet Bakanlığı ve kolluk kuvvetleri üzerinde de etkili olup olamayacağını görmek ilginç olacaktır.
Genel kabul gören hukuki görüş bunun mümkün olmadığı yönünde. Ancak anayasal olarak bu konu henüz açıklığa kavuşturulmuş değil. Bu konuda kararın ABD Yüksek Mahkemesi tarafından verilmesi gerekecektir.