Merkezi Washington’da bulunan Uygurlar İçin Kampanya oluşumunun yönetici direktörü Ruşen Abbas Amerika’nın Sesi’ne verdiği demeçte, "Çin'in Uygur soykırımına ilişkin dezenformasyon kampanyasını uzun yıllardır vurguluyoruz" dedi.
Abbas, "Dışişleri Bakanlığı'nın nihayet bunun ne ölçüde ve derinlikte gerçekleştiğini kavradığını ve bunu yerinde bir raporla teyit ettiğini görmek çok güzel" diye ekledi.
Geçtiğimiz Çarşamba günü yayınlanan rapor Çin’i, Pekin'in Uygurlar’a yönelik muamelesini eleştirenleri "sindirmeye, marjinalleştirmeye ve taciz etmeye çalışmakla’’ suçluyor.
“Çin Halk Cumhuriyeti'nin Şincan Konusunda Uluslararası Kamuoyunu Manipüle Etme Çabaları” başlığını taşıyan raporda, Pekin'in aktif olarak Şincan hakkındaki küresel tartışmalarda baskın olmaya ve bağımsız kaynaklardan gelen raporları itibarsızlaştırmaya çalıştığı belirtiliyor.
Rapor, Pekin'in kullandığı taktikleri “dijital ulusötesi baskı” ifadesiyle nitelendiriyor.
Rapora göre muhalefeti susturma yöntemleri olarak Pekin, trolleme ve siber zorbalığı kullanıyor.
Raporda Çin ayrıca, "soykırım ve insanlığa karşı suç işlendiği konusundaki suçlamalara karşı pozitif hikayeleri" vurgulayarak bağımsız medya kaynaklarından gelen eleştirileri reddetmekle suçlanıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı raporu ayrıca Çin'in iddia ve suçlamaları çürütmek yerine başka örnekleri gündeme getirerek haklı çıkmaya çalışmaya çalıştığını ve yanlış kıyaslamalarda bulunduğunu iddia ediyor. Raporda Çin’in kendisine yönelik eleştirilerde dikkati başka yöne çekmek amacıyla diğer ülkelerin de insan hakkı ihlalleri konusunda suçlu olduğunu öne sürdüğü belirtiliyor.
Raporda, "Çin Halk Cumhuriyeti’nin kamuoyuna mesaj verme konusunda kullandığı taktikler, Pekin'in resmi çizgisiyle çelişen içeriğe erişimi sınırlamak için uluslararası bilgi ortamını boğarak ve Çin’in politikalarının desteklendiğine ilişkin yapay bir algı yaratarak eleştirel değerlendirmeleri bastırmayı amaçlıyor" ifadeleri yer aldı.
Raporda yapay zeka kullanımına atıfta bulunularak, "Uygulamalarda sahte kullanıcı profillerine gerçeklik kazandırmak için yapay zeka tarafından oluşturulan karmaşık görüntüler kullanılıyor" denildi.
Çok sayıda Batılı hükümet ve insan hakları örgütü Çin'i sayıları 1 milyonu bulan Uygur Türkleri’ne yönelik soykırım, zorla çalıştırma ve yeniden eğitim kampı olarak nitelediği kamplarda keyfi gözaltı ile suçluyor.
Çin suçlamaları reddediyor
Suçlamaları defalarca reddeden Çin bu tesislerin “eğitim görenleri” radikallikten uzaklaştırma ve terörle mücadele amacıyla açılmış mesleki eğitim merkezleri olduğunu ileri sürüyor.
ABD’de geçtiğimiz Haziran’da, Uygurlar’ı Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası olarak bilinen ve zorla çalıştırmanın söz konusu olmadığına dair "açık ve ikna edici kanıtlar" olmadığı sürece, Şincan bölgesinden ithal edilen malların denetlenmesi ve yasaklanmasını amaçlayan bir yasa yürürlüğe girmişti.
Washington'daki Çin Büyükelçiliği Sözcüsü Liu Pengyu, Şincan'daki Uygurlar’ın soykırımının ve zorla çalıştırılmasının, “Çin karşıtı güçler tarafından uydurulan kirli yalanlardan başka bir şey olmadığını" söyledi.
Liu Amerika’nın Sesi’ne cevaben yazdığı bir e-postada, "ABD tarafı söylenti yaratmak ve sorun çıkarmak için Şincan ile ilgili meseleleri kullanmaya devam ediyor" dedi.
Liu, “Yanlış bilgi ve yalanları yayan ABD hükümetidir. Çin'in yaptığı, dünyaya Çin'in Şincan bölgesi hakkındaki gerçeği anlatmaktır” dedi.
Uygurlar ne diyor?
Uygurlar İçin Kampanya oluşumunun yönetici direktörü Ruşen Abbas, kamuoyunu Çin'in Uygurlar’a uyguladığı baskı konusunda eğitme konusundaki çalışmalarıyla, Pekin'in dezenformasyon kampanyasına karşı günlük olarak mücadele ettiklerini söyledi.
Abbas, "Umarım bu rapor insanları uyandırır, kamplar ve Uygurlar’ın durumu hakkında Çin'den gelen herhangi bir şeyi okumadan önce iki kez düşünmelerini sağlar" ifadelerini kullandı.
Abbas, "Herkesi Holokost'tan bu yana bir halkın kamplarda nasıl enterne edildiğini bağımsız kaynaklardan okumaya ve araştırmaya çağırıyorum" dedi.
Abbas, kız kardeşinin Çin hükümeti tarafından Şincan özerk bölgesinin başkenti Urumçi'de keyfi olarak gözaltına alındığını söyledi. Abbas, gözaltına alındığından bu yana kız kardeşiyle irtibat kuramadığını belirtti.
Abbas, "Bu acıyı her gün yaşıyorum. Kız kardeşim son dört yıldır bu kamplarda acı çekiyor. Sevdikleri için özgürlük aramaya çalışan dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca mağdur Uygurdan sadece biriyim” dedi.
Merkezi Washington’da bulunan Doğu Türkistan Ulusal Uyanış Hareketi'nin kurucusu ve Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti'nin başbakanı Salih Hüdayar'a göre, Çin’in dezenformasyon kampanyası sadece Şincan'ı değil, Çin'deki diğer bölgeleri de hedef alıyor.
Hüdayar, “Çin, Doğu Türkistan, Tibet ve Çin tarafından işgal edilen diğer ülkeler hakkındaki gerçekler hakkında küresel kamuoyunu aktif olarak manipüle ediyor” dedi.
Hüdayar, "Bu raporun ışığında, ABD'nin Çin'in Doğu Türkistan ile ilgili gerçekleri manipüle etme çabalarını geri püskürtmek için somut önlemler almasını umuyoruz" diye ekledi.
Sürgündeki Uygurlar’ın çoğu 1800'lerde Çin hükümetinin bölgeye verdiği Şincan yerine Doğu Türkistan adını kullanmayı tercih ediyor.
Son yıllarda, YouTube ve Twitter gibi ABD merkezli bazı sosyal medya şirketleri, devlet kontrolündeki medya hesaplarını etiketlemeye başladı ve Çin hükümetiyle ilgili olduğundan şüphelenilen sahte hesapların kaldırıldığını duyurdu.
Daha fazlasının yapılması gerektiğini söyleyen Hüdayar, ABD’den Pekin'in dezenformasyon kampanyaları ve muhaliflere yönelik siber zorbalık için bu dijital kanalları kullanmasını önlemek amacıyla sosyal medya platformlarına baskı yapmasını istiyor.
Hüdayar, “ABD hükümetini, Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti ve Doğu Türkistan Ulusal Uyanış Hareketi dahil olmak üzere Doğu Türkistan kuruluşlarını desteklemeye çağırıyoruz. ABD’yi ayrıca bu kuruluşların Doğu Türkistan ve Çin'in halihazırda Uygurlar’a ve diğer Türki halklara yönelik soykırımı hakkındaki gerçeği anlatma çabalarını destekleyerek Çin'in yanlış anlatılarına karşı koymaya çağırıyoruz” dedi.