Polonya ve Macaristan dışındaki 25 üye ülkenin desteklediği bir metin yayımlandı. Metinde, çoğu üyenin göç politikasının devamına istekli olduklarını ifade ettiği belirtildi. Ancak, Varşova ve Budapeşte'nin sığınmacıların yerleştirilmesi ve yeniden yerleştirilmesinin gönüllülük temelinde düzenlenmesi talebine çekinceli yaklaşıldı.
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, zirvede Paris'te yaşanan olayları ülkelerinde görmek istemediğini ifade etti. Nahel M.'nin polis tarafından öldürülmesine atıfta bulunan Morawiecki, yasa dışı göç dalgalarının bir ülkeye girişinin hangi riskleri doğurduğunu herkesin görebileceğini söyledi.
AB üyelerinin içişleri bakanlarının Haziran ayında anlaştığı iltica reformu, tartışmalara yol açmıştı. Bu reform, yoğun göçle karşı karşıya olan ülkelerin yükünü hafifletmek için üye devletler arasında dengeli bir paylaşım öngörüyordu. Ancak Polonya ve Macaristan, göçmen kabul etmeyi reddettikleri her kişi için ödeme yapma planına karşı çıkıyor. Bu iki ülke, yasal süreci durduramasa da yeni düzenlemenin uygulanmasını engelleyebilirler.
AB'nin düzensiz göçü azaltma hedefi tüm üye devletler arasında anlaşılan bir konu. Yeni düzenlemeyle iltica başvurularının AB sınırlarında değerlendirilmesi planlanıyor. Zirvede, bu amaçla üçüncü ülkelerle göç anlaşmalarının imzalanması da gündeme geldi. AB, yakın zamanda Tunus ile bir prensip anlaşması yapmayı planlıyor. Bu anlaşma için AB-Türkiye mülteci anlaşması örnek alınırken, Tunus'un sığınmacıları durdurmasının yanı sıra sınır dışı edilenleri de kabul edeceği belirtiliyor.
İnsan hakları örgütleri, Birliğin planlarının iltica başvuruları için felaket sonuçları olabileceğini savunuyor.