Avrupa Birliği (AB) ile İngiltere arasında, Ada'nın üyeliğinin devam etmesi için sunduğu 4 reform şartı üzerine anlaşma sağlandı.
Belçika'nın başkenti Brüksel'de, İngiltere'nin AB üyeliği için 2 gün süren AB Zirvesi'nde, Ada'nın talep ettiği 4 şart üzerine, diğer üye liderleriyle birlikte anlaşma sağlandığı duyuruldu. Zirve sonrası basın toplantısı düzenleyen İngiltere Başbakanı David Cameron, anlaşmanın İngiltere'ye "özel bir statü" verdiğini belirterek, bunun, ülkesinin AB içerisinde kalmasını savunması için yeterli olduğunu ifade etti.
İngiliz lider, AB ile varılan anlaşmayı bugün ise acil olarak topladığı Bakanlar Kurulu'yla paylaşacak ve kabine üyelerini AB'de kalmaya ikna etmeye çalışacak. Kabine üyelerinin de bugün ülkenin kaderini belirleyecek AB üyeliği ile ilgili yapılacak referandumda "evet" veya "hayır" olmak üzere hangi kampanyayı destekleyeceklerini Cameron'la paylaşmaları bekleniyor. Bu arada, toplantıda referandumun günü de belirlenecek. AB üyeliğiyle ilgili kararın verileceği halk oylamasının büyük ihtimalle 23 Haziran'da yapılması bekleniyor.
4 ŞARTTAKİ ÖNEMLİ NOKTALAR
İngiltere'nin, AB üyeliğinin devam etmesi için 4 maddelik şart koşmuştu. Varılan anlaşmada, AB'den gelen göçmenlere verilen sosyal yardımlarla ilgili "imdat freni" sistemi devreye girecek. En çok tartışmaya neden olan maddeye göre, bundan sonra "AB üyesi ülkelerden İngiltere'ye gelen göçmenlerin devlet yardımları alabilmesi için ülkede en az 4 yıl yaşaması" gerekecek.
Öte yandan, AB ülkelerinden gelen göçmenlerin Ada dışındaki çocukları için sağlanan çocuk yardımı da ülkelerin yaşam maliyeti üzerinden hesaplanmaya başlanacak. Bu uygulama, ülkeye yeni gelenler için geçerli olacak. Ancak şu an yardımdan faydalanan, özellikle Doğu Avrupa ülkeleri için uygulama 2020'den itibaren geçerli sayılacak.
4 yıl şartının yanı sıra, AB'den İngiltere gibi Euro bölgesi dışında kalan ülkelerin çıkarlarına saygılı olunmasına ilişkin maddesine de yeni bir sistem bulunması, Euro bölgesindeki ülkelerin İngiltere'yi etkileyecek kararlarda dikkat etmesi gerektiği belirtilmişti. Bu konuda da İngiltere'nin 'acil koruma sistemini' devreye sokma hakkı tanındı. Söz konusu sistemle, ekonominin kalbi başkent Londra'nın korunması, İngiliz şirketlerinin Avrupa içine taşınmaya zorlanmaması ve İngiliz işletmelerinin Euro bölgesi dışında olduğu için 'ayrımcılığa' uğramaması hedefleniyor.
MUHAFAZAKARLAR BÖLÜNEBİLİR
İktidar Muhafazakar Partisi'nde İngiltere'nin AB'de kalmasını isteyen ve istemeyenler arasında büyük bölünmeler yaşanabileceği tartışılıyor. Parti lideri Cameron, AB'ye sunduğu 4 reform şartı kabul edildiği takdirde, ülkenin birlik içindeki varlığının devam etmesi üzerine referandum kampanyası yürüteceğini açıklamıştı. Ancak kabine üyelerinden ve Cameron'a yakın isimler arasında anılan Adalet Bakanı Michael Cove, toplantı öncesinden İngiltere'nin AB üyeliğinden çıkmasını destekleyecek tarafta bulunacağını duyurdu.
Çalışma Bakanı Iain Duncan Smith ve Avam Kamarası Lideri Chris Grayling gibi isimlerin, İngiltere'nin AB üyeliğine devam etmesinden yana olacak kampanyayı desteklemeleri bekleniyor. Geleceğin Muhafazakar Parti liderliğine aday olacak güçlü isimlerden, Türk kökenli Londra Belediye Başkanı Boris Johnson'ın ise hangi kampanyayı destekleyeceği merak konusu. Johnson'ın bu konuda halen "kararsız" olduğu, anlaşma detaylarını öğrendikten sonra kararını vereceği konuşuluyor. CİHAN