Avrupa Birliği (AB) Bakanı Ali Haydar Konca, Suruç'la başlayan sürecin, bir kaotik ortam yaratma süreci olduğunu belirtti.
Konca, "Koşullar oldukça ağır, bir kaotik ortam söz konusu. Dolayısıyla bu kaotik ortamdan yararlanma hesapları eğer söz konusuysa elbette seçimle irtibatlandırmak olanaklı olacaktır. Bu güvenlikçi yaklaşımların geçmişten bu yana defalarca denendiğini, ancak sorunları çözmediğinin bir kez daha altını çizmek isteriz. Üstelik böylesi bir savaş ortamında, seçimlerin güvenliğini de sağlamanın oldukça güç olduğunu kamuoyunun dikkatine sunarız. Bu nedenle, bir an evvel, hemen bu sokağa çıkma yasakları dâhil, bölgedeki güvenlik odaklı yaklaşımların son bulması, operasyonların bitirilmesi ve ellerin tetikten çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
Avrupa Birliği (AB) Bakanı HDP Kocaeli Milletvekili Ali Haydar Konca ile Kalkınma Bakanı HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan, parti genel merkezinde Şırnak Cizre'deki gelişmelerle ilgili basın toplantısı düzenledi. Çözüm sürecinin buzdolabına kaldırıldığı beyanından bu yana, içinde bulunulan şiddet sarmalının her geçen gün içinden çıkılmaz bir hal almaya devam ettiğini belirten Avrupa Birliği (AB) Bakanı Ali Haydar Konca, bölgeden gelen haberlerin içinde bulunulan durumun giderek şiddetli bir kaos ortamına doğru evrildiğini gösterdiğini ifade etti.
7 Haziran seçiminin ardından, Türkiye'nin içine düştüğü savaş ve çatışmalı ortamın gün geçtikçe derinleşmekte ve çok ciddi bir biçimde Suruç katliamı başta olmak üzere, sivil katliamların yaşanmakta olduğunu belirten Konca, şunları kaydetti: "Sadece 7 Haziran'dan sonraki süreçte, sivil insanlarımızın ölümü 80'i geçmiş ve ne yazık ki her geçen dakika, bu sayı bölgedeki çatışmalı ortamdan dolayı artmaktadır. Şu ana kadar yaşanan çatışmalarda yüzlerce yurttaşımız hayatını kaybetmiş, onlarcası yaralanmıştır. Bölgede birçok yer ateş altında olup, insanların yaşam alanlarında, şehir merkezlerinde, mahallelerde, havan topları, silah sesleri 90'ları bile aşan bir biçimde yaygınlaşmış ve buna paralel olarak insanlar her an ölümle burun buruna yaşayan bir psikolojiyle hayatlarına devam etmeye çalışmaktadır. Cizre'de Valilik tarafından ilan edilen sokağa çıkma yasağı 3 gündür devam etmektedir. Bu süre zarfında güvenlik güçlerinin, Cizre'nin birçok mahallesine zırhlı araçlarla girip, evlerinin önünde, sokaklarda bulunan halka ateş açtığı, silah dışında, bomba seslerinin geldiği ve birçok sivil ölümün gerçekleştiği bilgisi tarafımıza iletilmiştir.
Ayrıca elektriklerin ve iletişim araçlarının, GSM ve telefon şebekelerinin kesik olduğu bilinen ilçeye, durumu incelemek ve sivil bir katliamı önlemek için girmeye çalışan bölgenin seçilmiş milletvekilleri de, polis ve askerler tarafından ilçe girişinde engellenmiştir. Uygulanan bu yöntemle orada yaşanan katliam girişimleri, gözlerden uzak tutulmak istenmektedir. Özellikle dün akşamdan bu yana güvenlik güçlerinin saldırılarının çok arttığı belirtilmekte ve ilçe merkezinin yüksek yerlerine konuşlandırılan keskin nişancıların, sokakta bulunan halkı hedef aldığı gibi çok vahim bir durumla karşı karşıya olduğumuzu vurgulamak isteriz."
Ölümlerin artma ihtimali devam ederken, yaralı olan sivillerin de güvenlik güçleri tarafından hastanelere kaldırılmasına engel olunduğu gibi bir tablonun varlığı taraflarına aktarıldığını ifade eden Konca, Cizre'de 4 Eylül'de ilan edilen sokağa çıkma yasağının ilanından bu yana yoğun saldırılar nedeniyle yaralanan onlarca vatandaşın güvenlikleri sebebiyle hastanelere dahi gidemez olduğunu savundu.
"Sokağa çıkma yasağının ilanından bugüne 4 yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. Son olarak zırhlı araçtan açılan ateş sonucu Sait Çağdavul adlı 19 yaşındaki genç yaşamını yitirmiştir." diyen Konca, şöyle devam etti: "Cizre'de sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinden bu yana insanlar derinlikli bir katliamdan endişe duymaktadırlar. Sokağa çıkma yasakları bölge halkı tarafından yeni ölümlerin ve katliamların habercisi olarak algılanmaktadır. Bir devlet kendi vatandaşının can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlüyken, emniyet tedbiri altında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında uygulanan şiddet, sivilleri infaz etme boyutuna ulaşmış bulunmaktadır. Ülkemizin bir gölgesi adeta kan gölüne dönmüş durumdadır. Cizre'de olayların çıktığı ilk günden beri partimizin tüm yetkili kurum ve kişileri bu olayların bitirilmesi için valilik, kaymakamlık ve diğer ilgili birimlerle temas halinde olmasına rağmen maalesef hiç bir sonuç alınamamıştır.
Elektrik kesintisinin yanı sıra, suların kesik olması salgın hastalıklarını başlamasına zemin hazırlamaktadır. Bu şekilde devam ederse insanların devlete ve hükümete güveni tamamen ortadan kaybolacaktır. Türkiye halklarının barış iradesini açığa çıkarmak en büyük görevlerimizden biri olmalıdır. Bunu çalışmasını yürütmek sadece bizlerin değil, bütün siyasilerin ve özellikle kabinenin sorumluluğunda olan bir görevdir. Yaşanan olayların siyasi sorumluluğunun son derece ağır olduğunu kabinedeki bakanlara, bir kere daha hatırlatmak isteriz. Tüm yetkili insanları sağduyuya davet ediyoruz."
Seçim hükümeti'nde bakan olarak yer almalarının sebebinin bu çatışmalı ortamı durdurmak üzerine olduğunu belirten Konca, amaçlarının tek bir canın dahi yitirilmesini engellemek olduğunu vurguladı. Şiddet ve çatışma ortamını durdurmak gerektiğini anlatan Konca, şu ifadeleri kullandı: "Bu güvenlikçi yaklaşımların geçmişten bu yana defalarca denendiğini, ancak sorunları çözmediğinin bir kez daha altını çizmek isteriz. Üstelik böylesi bir savaş ortamında, seçimlerin güvenliğini de sağlamanın oldukça güç olduğunu kamuoyunun dikkatine sunarız. Bu nedenle, bir an evvel, hemen bu sokağa çıkma yasakları dâhil, bölgedeki güvenlik odaklı yaklaşımların son bulması, operasyonların bitirilmesi ve ellerin tetikten çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Son kertede bu güvenlikçi yaklaşımın sonuç vermeyeceğini bir kez daha göreceğiz, olan bu süreçte yaşamını yitiren yoksul halk çocuklarına olacak! Bu nedenle derhal bu yaklaşımlar son bulmalı, yeniden barış ortamına dönebilmenin ortamını yaratmaya çaba göstermeliyiz. Önümüzdeki ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bu konuyu gündeme getireceğimizi ve bir sonuç alıncaya kadar konuyu gündemde tutacağımızı ifade etmek isteriz."
'Konunun Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelip gelmediğine' ilişkin bir soruya Konca, gündemi belli olan ilk Bakanlar Kurulu toplantısı olduğunu hatırlattı. 1 Eylül Dünya Barış Günü sebebiyle söz aldığını dile getiren Konca, "Türkiye'de çatışmalı ortamın sona erdirilmesi ve ellerin tetiklerden çekilmesi, ölümlerin olmaması, kan ve gözyaşının durması konusunda 1 Eylül tarihini de fırsat bilerek barış çağrısı yapılması talebinde bulundum. Bu talepte sayın Numan bey tarafından yapılan basın açıklamasında dile getirildi. Genel anlamda bu şekilde değinme oldu." dedi.
Bir başka soru üzerine ise Konca, "Koşullar oldukça ağır, bir kaotik ortam söz konusu. Bize gelen bilgiler, yaralıların, hastaneye götürülemediği noktasındaydı. Yaptığımız temaslar sonucu, hem dün sayın İçişleri Bakanımızla hem Şırnak Valisiyle hem de Sağlık Bakanlığıyla görüşmeler yaptım. Bu görüşmeler semeresini verdi ve oradaki yaralılar hastaneye naklettirildi." karşılığını verdi.
'Bu durumun doğrudan seçimlerle bir ilgisinin olup olmadığının' sorulması üzerine de Konca, "Varsayımlar üzerine yorum yapmak çok doğru değildir. Ancak gerek seçim öncesi gerek seçim sonrası zaten yazılı açıklamalarımızda var; Suruç'la başlayan süreç, bir kaotik ortam yaratma sürecidir. Dolayısıyla bu kaotik ortamdan yararlanma hesapları eğer söz konusuysa elbette seçimle irtibatlandırmak olanaklı olacaktır. Baskıyla zorla bu sorunları çözmek bir yöntem değildir. Defaalarca denendi bir sonuç vermedi." diye konuştu.
'CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Şu anda PKK, kaçak saraya hizmet ediyor' görüşüne katılıp katılmadığının, bu ortamda PKK'nın payını ne kadar gördüğünün' sorulması üzerine Konca, "Biz Halkların Demokratik Partisi'yiz. Anayasa'ya göre kurulmuş meşru, legal bir partiyiz. Dolayısıyla şu siyasetin veya bu örgütün yaptıkları bizim konumuz değildir. O nedenle sayın Kılıçdaroğlu'nun yorumu kendisine aittir; değerlendirmesini kendisi takdir eder." karşılığını verdi.
Bu ülkede HDP olarak barışı, kardeşliği ve özgürlüğü istediklerini belirten Konca, "Bu demokrasi sınırlarının genişletilmesiyle olacaktır. Baskı yöntemleriyle barışı, kardeşliği, özgürlüğü, eşitliği, adaleti sağlamak kesinlikle mümkün değildir. Bunu biz gayet iyi geçmiş deneyimlerden biliyoruz. O nedenle kamuoyunun barış, özgürlük ve demokrasi konusunda bize kesinlikle destek vermesini ve bu konudaki taleplerini dillendirmesini diliyoruz." ifadelerini kullandı.
CİHAN