(...)
Bu kadar eğlenceli bir senaryonun, hayalhânesi tamtakır başbakandan çıkmayacağı açıktı. Bu eğlenceli numaralar, mektupla vekil devşirme taktikleri felan neresinden bakılsa buram buram RTE imzasını taşıyordu ve ben mezkûr şahsın gündem değiştirmek konusundaki tartışmasız kabiliyeti karşısında hayretten ürperiyorum. Nerdeyse üç aydan beri muhalefete önce bir güzel tuz yalatıp ardından bir damla su içirmeden kaval çalarak dereden geçiren usta çoban örneğinde olduğu gibi bu politik dehâ karşısında Muaviye bile lâl ü ebkem kalır, hasetinden dili şişer ve dünyaya bu kadar erken geldiği için hayıflanırdı. Şu başkanlık işine aklım biraz daha yattı. Verelim buna 400'ü, dövsün bizden domates almayan Rusya'yı, ümüğüne çöksün ABD'nin, versin herkese 50'şer bin dolar, milli gelir neymiş görsün herkes...
Ne diyordum, magazin iyidir, hele hele başka partileri uzaktan mektupla karıştırmakla halkın eğlence ihtiyacını karşılayabiliyorsanız tadından yenmez. Ne var ki aynı saatlerde Güneydoğu'nun kendini kanton zanneden bazı ilçelerinde emniyet güçlerinin, kendileriyle aynı nüfus kağıdını taşıyan vatandaşlarına karşı ağır silahlarla ‘kamu düzeni'ni sağlamaya çalışması o kadar eğlenceli değildi. Orada insanlar ölüyordu ve burada bazı insanlar, sırf iktidarda birkaç ay daha tutunabilmek için insanları aptal yerine koyan desiseler çeviriyorlardı. Keşke kantoncu teröristleri de sulh ceza hâkimlerinin punduna getirerek sittin sene hapislerde canından bezdirmek mümkün olsaydı, duyarlı hükümetimiz anneleri ağlatmayabilirdi!