"Kızımız geçen cuma günü doğdu. Adını Safiye koyduk. Doğumdan sonraki gün, annesi ile birlikte cezaevine götürüldü. Haftaya görüş var, belki bir fotoğrafını almama izin verirler."
Bu sözler Antalya L Tipi Cezaevi’nde hükümlü bulunan Hatice Şahnaz’ın eşi Hüseyin Şahnaz’a ait. 6 yıl 10 ay hapis cezası alan Hatice Şahnaz, 9 ay önce cezaevine girdiğinde 3 haftalık hamileydi. 24 Mayıs Cuma günü Antalya Muratpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde doğum yapan Hatice Şahnaz, bir gece hastanede tutulduktan sonra yeni doğmuş kızıyla birlikte cezaevine geri gönderildi.
Geride kalan çiçeği burnunda baba Hüseyin Şahnaz, eşinin ve kızının sağlığından endişeli. Eşinin yaklaşık 30 kişilik bir koğuşta kaldığına ve Antalya’da sıcakların giderek arttığına işaret eden Hüseyin Şahnaz, "Doğumdan sonra eşime hastanede refakat ettim. Kızımız 1 gün boyunca meme emdi ama bir türlü doymadı. Mamaya ihtiyacı olsa cezaevi kantininden bulamaz. Sıcaklar da çok bunaltıyor. Bu sıcaklarda nasıl olacak, nasıl yapacaklar bilmiyorum" diye konuşuyor.
Adalet Bakanlığı’ndan yeni adım
Geçtiğimiz günlerde iktidara yakın medyada yayınlanan "Cezaevindeki anne ve çocuklar için ev tipi hapishane geliyor" şeklindeki haberler, cezaevlerindeki anne ve çocuklar ile ilgili sorunları yeniden gündeme taşıdı.
Resmi bir açıklama yapılmasa da, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün talimatıyla hayata geçirileceği duyurulan proje için ilk pilot uygulama yeri olarak 42 kadın mahkumun çocukları ile birlikte kaldığı Ankara Sincan Cezaevi belirlendi. İlk etapta 48 stüdyo daire inşa edilecek ve bu dairelerde bir evde bulunması gereken tüm materyallere yer verilecek. Ayrıca dairelerin aynı mekan içinde bulunması ile çocukların da birlikte sosyalleşmesi sağlanacak. Çocuklar, kurulacak 430 metrekarelik açık bahçede ise oyun aletleri ile gün içinde vakit geçirebilecekler. Projenin ikinci ayağının da Diyarbakır Kadın Cezaevi’nde hayata geçirilmesi planlanıyor.
Peki henüz hükümet yetkilileri tarafından resmen açıklanmasa da yalanlanmayan bu "ev tipi cezaevi" projesi, cezaevindeki anne ve çocukların sıkıntılarını çözecek mi?
Hüseyin Şahnaz, bu konuda karamsar. Projenin ülke genelinde uygulanmasının yılları bulacağını söyleyen Şahnaz, şöyle konuşuyor: "Sonuçta benim kızım hapishanede büyümeye devam edecek. Belki bizden sonrakiler için iyi olur. Ama yine de ne olursa olsun, sonuçta orası hapishane."
"Hükümet, uzmanlarla temas kurmuyor"
Avrupa Birliği kurumlarıyla ortak projeler yürüten Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nin (CİSST) Hapiste Çocuk Ağı Temsilcisi Avukat Cansu Şekerci, "Bu pilot uygulamanın ayrıntılarını açıklayan bir düzenleme yok. Hükümetten bu konuda daha fazla bilgi paylaşımı bekliyoruz" diyor. "Ev tipi cezaevi" formülünün Adalet Bakanlığı’nın 2013-2019 yılı için hazırladığı yol haritasında da yer almadığına işaret eden Şekerci, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, "Adalet Bakanlığı’na bu konuda sorduğumuz sorulara da yanıt alamıyoruz. Sadece ben 2018’de CİMER üzerinden 58 kez soru sordum ancak tek bir yanıt alabildim. O da çocuk cezaevlerinin sayısı ile ilgiliydi" diyor. Hükümetin cezaevleri ve infaz sistemleri konusunda daha şeffaf bir yapıya kavuşması gerektiğinin altını çizen Cansu Şekerci, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün 2016 yılından beri faaliyet raporu yayınlamadığına da dikkat çekiyor.
Kendilerine cezaevlerinden gelen şikayet mektuplarında cezaevindeki çocukların sağlığına ilişkin endişelerin arttığına işaret eden Şekerci, şöyle konuşuyor: "Özellikle hava azlığından kaynaklı astım ya da cezaevi kantininde bebek bezi ve mama bulunmaması, hastane sevklerinin yetersiz olması gibi sorunlar var. Anne ve çocuklar için yapılacağı söylenen ev tipi hapishaneler faydalı olabilir ama hiçbir ayrıntı sivil toplumla paylaşılmıyor. Bu konuda pedagojik bir disiplin gerekiyor. Örneğin Tabip Odası’nın, psikologların görüşlerinin alınması gerekiyor. Ancak ne yazık ki şimdiye kadar böyle bir temas olmadı."
"İnfaz sistemi değiştirilmeli"
İnsan hakları örgütleri, 0-6 yaş arası çocukların cezaevlerinde kalmasının önüne geçilmesi için infaz sisteminde değişiklik yapılması gerektiğini savunuyor. İnfaz Kanunu'nun değiştirilerek 5 yıldan az hapis cezası alan kadınların çocukları 7 yaşına basana kadar infaz ertelemeden faydalanması veya bebekli annelerin cezalarını elektronik kelepçe takılarak çekmesi gibi öneriler, infaz sisteminde yapılması önerilen değişikliklerden birkaçı.
DW Türkçe’ye konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Çocuk Hakları Koordinatörü Hüseyin Küçükbalaban’a göre, cezaevindeki çocuklar annelerinin işlediği suçun cezasını çekmek zorunda bırakılıyor. Hükümetin "ev tipi hapishane" projesini sivil toplum kuruluşları, insan hakları savunucuları ve akademi çevrelerine danışmadan hazırladığını öne süren Küçükbalaban, "0-6 yaş arası çocuklar için cezaevi içinde bulunacak hiçbir çözüm sorunları çözmez. Sonuçta ev tipi hapishane de annelerin cezasını çekmesi için dizayn edilecek. Asıl önemli olan infaz sisteminin değiştirilmesi" diye konuşuyor.
Hükümetin infaz sisteminde bazı değişiklikler yaparak cezaevindeki anne ve çocuklar sorununda kayda değer bir iyileşme sağlayabileceğini ifade eden Küçükbalaban, "Yeni cezaevleri inşa etmek yerine, altı boş projeler üretmek yerine, kamu vicdanını yaralamadan, yani mahkum olmuş annelerin cezalarını da göz ardı etmeden bu masum çocukların ilk 6 yılını cezaevinde geçirmesinin önüne geçilebilir."
743 çocuk, annesi ile cezaevinde
Son güncel verilere göre, Türkiye’deki cezaevlerinde anneleri ile birlikte kalan 0-6 yaş arası çocuk sayısı 743’e ulaşmış durumda. Bu çocukların 343’ü ise 0-3 yaş arasında yani henüz bebeklik çağındaki çocuklardan oluşuyor. Bu rakamlar, 14 Kasım 2018 tarihinde TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinin sorularını yanıtlayan Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Şaban Yılmaz tarafından kamuoyuna açıklandı. Şaban Yılmaz, Kasım 2018 itibariyle cezaevindeki hamile mahkumların sayısının da 35 olduğunu açıklamıştı. İşte geçen hafta doğum yapan Hatice Şahnaz, o hamile mahkumlardan biriydi. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16/4. Maddesine göre, mahkumun doğum yapması halinde çocuğu 6 aylık olana kadar cezasının infazının durdurulması, yani tahliye edilmesi gerekiyor. Ancak yine aynı yasaya göre, "örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlardan hüküm giyenler" için infaz erteleme kararı verilmiyor.