Türkiye’de ekonominin geldiği noktayı veciz bir şekilde anlatan Emine teyzenin açıklamalarının tamamı şöyle:
“Yağ bitmeden bir tane alayım dedim. Onu da alamadım. Gördün mü? (Boş yağ kutusunu gösteriyor) Tayyip’e göster. Aha böylece göster. 37,5 lira deyince geriye gelmediysem… Cenab-ı Allah görüyor, ben yalancı değilim. Dün gittim alamadım, geriye geldim.”
SARAY’IN BİR SAATLİK MASRAFINI VERSİN
“Ekmek durağına gidiyorum, duramıyorum. Taa nereden nereye ekmek kuyruğu var. 1,25 kuruşa ekmek alacam diye 1 saat kuyrukta bekliyorum. O Saray’da 1 saat geçinme parasını versin. (Saray bir günde 7 milyon TL harcıyor. Saray’ın 1 saatlik masrafı 291 bin TL’nin üzerinde.) Kendi nasıl harcıyorsa bir saatte, o parayı emekliye ver ki yetsin! Bu Türkiye’nin parası… Bütün vergiler hep ona gidiyor. Geçinemiyoruz. 1,430 lirayla bir saat geçinsin. Bu geçim, geçim değil.”
TELEVİZYONUN IŞIĞINDA OTURUYORUM
“Pazarlara akşam gidiyorum, köşe başında kalmış, duvar dibinde kalmış (sebze meyve) topluyorum. Oradaki yemeğe bak! Brokolinin küçüklerini topladım aha oraya çorba yaptım. Yalan konuşma! Yalan konuşa konuşa Türkiye’yi bu duruma getirdin. Televizyonumu açıyorum burada, onun ışığıyla burada oturuyorum. Yaşamım da bu… Aha bu sobayı bir yol yakıyorum, bir yol yakamıyorum. Ben yaşlı bi kadınım.”
TÜRKİYE’NİN GELDİĞİ DURUM BUDUR!
“Yatağımı toplamıyorum yaa! Ne yapim, üşüdüğüm için içine giriyorum. Sabah kahvaltımı yaparken 30 saat sobayı yakıyorum. 260 lira fatura geldi. Kışın ne yapacağım? Yatağın içinde geçireceğim kışı. Hiç kaldırmayacağım yatağımı. Çünkü üşüyorum, hemen sırtıma yorganımı çekiyorum yavrum. Yorganın altında televizyonu izleyeceğim. İşte kendinin bu duruma getirdiği Türkiye, budur!”