6 yıl hapis ve işkence… KHK’lı gazeteci Alman basınında

Türkiye’de gözaltında ve altı yıl kaldığı cezaevinde işkence gören KHK'lı bir gazetecinin yaşadıkları Alman basınında yer buldu: Tekme, yumruk, hakaret...

SHABER3.COM

Erdoğan rejiminden kaçan gazeteci Cem K. (adı değiştirilmiş) Erdoğan döneminde nasıl işkence gördüğünü Alman medyasına anlattı: “Saatlerce yüzümüz duvara dönük bekletildik. Biraz su ve iki dilim ekmek; tek yiyeceğimiz buydu. Tekme, yumruk, aç bırakılma ve psikolojik şiddet. Hepsini yaşadık. Küçücük hücrede 14 kişi tutuluyorduk; nefes alabilmek için burnumu demir parmaklıkların arasına sokuyordum.”

Gazeteci Cem K’nın açıklamaları bölgenin etkili gazetelerinden Mannheimer Morgen’da yayınlandı. Editör Stephan Alter’in röportajı, “Bir gazeteci Erdoğan döneminde nasıl işkence gördü? Artık basın özgürlüğünün olmadığı ülkesini anlatıyor.” anonsu ile verildi.

Haberde Cem K.’nın 15 Temmuz’dan haftalar sonra tutuklandığı belirtiliyor. Hakkındaki gözaltı kararı sonra ifade vermek için İstanbul’a gidiyor. Ancak karakolda kötü muameleye tabi tutuluyor, ters kelepçe takılıyor.

Haberde, “Tutuklandıktan sonra yaşadığı travmatik olayları anadilinde anlatırken yaşadığı hisler anlatım tarzından belli oluyor. El hareketleriyle kafasında bir poşet geçirildiğini gösteriyor. Vücuduna aldığı tekme ve darbeleri yeniden yaşıyor. Yüzü duvara dönük olarak hareketsiz durmak zorunda kaldığı saatleri anlatıyor. Ve geceleri 14 kişiyle birlikte çıplak zeminde tıkış tıkış geçirdiği küçük odayı anlatıyor. Odada oksijen yetersizliğinden dolayı solunum sıkıntısı çekmemek için burnunu parmaklıkların arasına sokmak zorunda kaldığını söylüyor. “Biraz su ve iki dilim ekmek; tek yiyecek buydu.” Farklı, sürekli değişen gözaltı merkezlerine nakledilirken, yerde oturan kanlar içinde yığınlar halinde insan görmüştü. “Şok oldum” diyor.

Haber şöyle devam ediyor: Kendi anlatımına göre K. önce büyük bir gazetede, daha sonra da bir devlet radyo ve televizyon istasyonunda çalıştı. 2013 yılında, yolsuzluk şüphesiyle yürütülen uzun süreli soruşturmalar sonucunda Erdoğan’ın iktidar partisi AKP ile ilgili yolsuzlar açıklanıyordu ve onun bedeli çok hızlı ödenmeye başlandı.

Erdoğan gücünün tehlikede olduğunu gördü. Yargıya ve medyaya yaptırımlar uygulandı. En belirgin örnek, 2016 yılında devlet sırlarını yayınlamakla suçlanan ve şu anda Berlin’de yaşayan gazeteci Can Dündar’dır. Almanya’ya kaçtı ve o zamandan beri Erdoğan’ın uzun kolundan kurtuldu. Cem K. da tasfiyeden etkilendi. Muhalif olarak, yazı işleri ofisindeki görevinden ayrılmak ve başka işler yapmak zorunda kaldı. Tasfiyeler 2016’da hızla arttı.

Binlerce hakim ve savcı ve gazetecinin görevlerinden zorla alındığını ve hapse atıldığını söyledi. Erdoğan o zamana kadar çok sayıda bağımsız medya kuruluşuna el koymuş, 6 haber ajansını ve 30 yayınevini kapatmıştı. Birkaç muhalif medya dışında, televizyon ve radyo devlet kontrolü altındaydı.

Aslında, bundan sonra güçler ayrılığı neredeyse hiç yoktu. Tüm bunların arkasında, Türk cumhurbaşkanının 2013’ten beri yaydığı anlatıya göre ABD’de yaşayan uzun süredir düşmanı ve ilk destekçisi olan Fetullah Gülen vardı. Buna dair kanıtlar olduğu iddia edildi.

Ancak K., Erdoğan’ın bir solukta bütün muhalifleri Gülenci ilan ettiğini söylüyor. K. savunma hakkı verilmeden vatana ihanet ve terör örgütüne üye olmak suçlamasıyla hiç dinlenilmeden yargılandı. Eylül 2022’de cezaevinden şartlı tahliye edildi.

Her gün emniyete gitmek zorunda olmasına rağmen, birkaç hafta sonra eşi ve iki çocuğunun daha önce sığınma başvurusunda bulunduğu Almanya’ya kaçtı. Bu arada eşi hakkında da tutuklama kararı çıkarılmıştı. Bir gazeteci olarak, kendi ülkesinde yaşanan zulümlere dikkat çekmek istiyor. 2013’ten önce kendi ülkesinde böyle bir şeyin olabileceği hiç aklına gelmemişti.

15 TEMMUZ BÜYÜK BİR TİYATRO MUYDU?

Haberde editörün yorumlarına da yer veriliyor: “Bu gazeteci gibi, Türkiye’de binlerce insan hala 15 Temmuz 2016’nın sonuçlarının acısını çekiyor. O dramatik gecenin aslında bir darbe girişimi olup olmadığı konusunda bugüne kadar çılgınca spekülasyonlar var.

Yoksa bu, geriye dönüp bakıldığında tüm hükümet aygıtının daha da güçlü bir şekilde Erdoğan’a göre düzenlenmesini haklı çıkarmak için bizzat Erdoğan tarafından büyük bir tiyatro muydu?
<< Önceki Haber 6 yıl hapis ve işkence… KHK’lı gazeteci Alman basınında Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER