Semih Ardıç / Tr724
51 MİLYAR DOLARLIK KRİZ
Türkiye’de krizin bir görünen bir de görünmeyen yüzü var.
Krizin görünmeyen tarafında olup biten hâdiseler ya halka doğrudan temas etmediği için bilinmiyor ya da mevcut tek sesli medya oralı olmadığı için vatandaş olup bitenin farkına varamıyor.
Suskunluk sarmalına girmiş Türkiye’nin tipik sendromlarından sadece biri…
ENERJİDE BİR DÖNEM ÇANTACILAR TÜREMİŞTİ
Daha derinlerdeki krizde öne çıkan bir sektör var. O da enerji. Türkiye’de işlerin yolunda gittiği 2005-2010 seneleri arasını kast ediyorum.
O dönemde irili ufaklı şirketler, elektrik imalatı lisansı kapmak için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) önünde kuyruğa girmişti. Hatta çantacılar türemişti.
Lisansı üçe alıp beşe, ona satıyorlardı. “Enerjiye hücum” senelerinde alelacele yapılan etüt çalışmaları yüzünden su akmayan dereler için bile hidroelektrik lisansı verilmişti.
Devran döndü. İki hafta evvel Alarko Holding, Kırklareli’nde ithal doğalgazdan elektrik imal eden santrali en ez bir sene boyunca kapattığını ilan etti.
AKSA DA “KAPATIYORUZ” DEDİ
14 Kasım’da AKSA Enerji de benzer bir karar verdi. Bu sefer Manisa’da bir santral kapatılacak. AKSA almak için binbir emek verdiği lisansın iptal edilmesi için EPDK’ya müracaat etti.
115 megawatt (MW) kurulu güçteki bir doğalgaz çevrim santrali için en az 110 milyon dolar harcandı. Para dışarıdan borç alındı ve ithal teknoloji kullanıldı.
Tablo sürpriz değil. Doğalgaza zam yapılırken oy kaybetmemek için elektrik zamlarını halının altına süpüren Adalet ve Kalkınma Partisi’nin inşaattan sonra enerjide kurduğu rant düzeni yıkılıyor.
KAZANCI, AKP’YE YAKIN AİLELERDEN
AKSA’nın sahibi Kazancı ailesi AKP’ye en yakın şirketlerden biri olduğu halde krizde ilk teslim bayrağı çeken gruplardan biri oldu. Rant varken önde koşanlar riski görünce cepheyi önden terk ediyor.
AKSA Enerji kapatma kararını Kamuoyunu Aydınlatma Platformu’na beyan etti: “Türkiye sınırları içerisinde rekabetçi bir fiyattan elektrik üretimi gerçekleştirme imkanı gittikçe azalan santralin, yurt dışında dolar bazlı getiri ile yüksek marj sağlayabilecek potansiyel projelerde kullanılması planlanmaktadır.”
AKSA mealen diyor ki “Türkiye’de işler yolunda gitmiyor. Kur ve faiz istikrarlı değil. Enerji sektörü maliyetler altında eziliyor. Bu yüzden en isabetli karar yurt dışında para kazanmak.”
Aynı sözleri başkaları söyleyince Türkiye’de “hain” ilan ediliyor.
DÖVİZİ HESAP EDEMEDİLER
AKSA’nın sözünü ettiği krizin boyutu 51 milyar dolar. Lisans bedelleri ve yatırımlar için bankalardan döviz kredileri alan holdingler şimdi kara kara düşünüyor. Enerji şirketlerin ekseriyeti fiilen batık
Krediler alındığı dolar 1,90-2,10 TL civarında idi. Halihazırda 5,50 TL. Her sene için ortalama yüzde 10 artış tahmininde bulunan holdingler 3-5 senede böyle bir yükselişi hiç hesaba katmamıştı.
Borç döviz nevinden, gelirler TL. Elektriği devlete satıyorlar neticede. Böyle bir açmazın içinden Sabancı’nın Enerjisa şirketinin bile çıkması çok kolay görünmüyor.
Üç vakte kalmaz başka enerji şirketleri de birer birer kepenk indirecek.
Enerjide tek mesele döviz borçları olsaydı keşke… Diğer fasılları da başka bir makalede ele almayı murad ediyorum. Nasip olursa onları da müzakere ederiz.
Krizin görünmeyen tarafında ciltler dolusu malzeme var nitekim…