"Havadan" ölüm

Hava Kirliliği ve Hekimler Sempozyumu'nda Türkiye'de hava kirliliğini ölçen istasyonların güvenilir olmadığı, tüm kirlilik türlerinin ölçülmediği ve gerçek kirlilik verilerinin saklandığı açıklandı. Hava Kirliliği ve Hekimler Sempozyumu, Türk Toraks Derneği Çukurova Şubesi'nin ev sahipliğinde Adana İbis Otel'de yapıldı. Sempozyuma halk sağlığı ve göğüs hastalıkları konusunda uzman çok sayıda doktor ve akademisyen katıldı. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, ülkemizde kullanılan sınır değerlerin Avrupa Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) değerlerine göre halen çok yüksek olduğunu vurguladı. Pala, Türkiye'de halk sağlığını tehdit eden azot oksit, dioksin, furanlar, amonyak kirleticileri ölçülmediğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Ali Kocabaş, geçmişte ve bugün ölüme sebep olan hastalıklar arasında ilginç bir karşılaştırma yapıyor. Buna göre 200 yıl önce seyrek görülen kalp ve damar hastalıkları, KOAH, diyabet, AIDS, akciğer kanseri bugün en fazla ölüme yol açıyor. Bu durumun kökeninde küreselleşme yatıyor.

Yetkililerin gözle görünür hava kirliliğine rağmen aksi yönde açıklamalarını bu duruma bağladı. Pala'nın verdiği bilgiye göre yıl ortalamasına göre Türkiye'nin 81 ilinden sadece 1'inde ölçülen PM 10'da sınır değeri aşılmamış. Toplamda 176 istasyon ile Türkiye genelinin yüzde 98,8'inde bu kirlilik türünde sınırın üzerine çıkılmış. Prof. Pala, AB ile Türkiye'nin hava kirliliği değerlerini 1990-2013 yılları arasında karşılaştırdı. Buna göre AB'de hava kirliliği yıllar itibarıyla azalırken, Türkiye'de özellikle 2008'den sonra istikrarlı bir yükseliş gözleniyor. Pala, Türkiye'deki 200'e yakın istasyondan ancak 5-6 tanesine güvenilebileceğini söylüyor.