Bu defa hukuksuzluklar geçmişte mağdur olan muhafazakâr iktidar eliyle yapılıyor. ‘İrtica' bahanesi yerine ‘paralel' safsatasıyla insanlar fişlenip görevden alınıyor, hayırseverler tutuklanıyor, şirketlere el konuluyor, Kur'an kursları, camiler, yurtlar kapatılıyor.
Postmodern darbe olarak adlandırılan 28 Şubat sürecinin üzerinden tam 19 yıl geçti. Türlü hukuksuzlukların, baskı ve zulümlerin yaşandığı 28 Şubat, muhafazakar iktidarın eliyle yeniden hortlatılıyor. 28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurulu kararları ile başlatılan ‘irtica' paranoyasının yerini günümüzde ‘paralel' safsatası aldı. O dönemde memurları fişleme, başörtülü öğrencilerin eğitimini engelleme dindar işadamlarına siyasi ve ekonomik baskılar ve Kur'an kurslarını kapatma gibi hukuksuz işlemler şimdi daha şiddetli şekilde uygulanıyor.
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının ardından ‘paralel darbe' söylemine sarılan iktidar, masum insanları hedef alıyor. 28 Şubat'tan daha beter uygulamalara imza atılıyor. Yeni Türkiye adıyla yürütülen süreçte tıpkı 28 Şubat'ta olduğu gibi Kur'an kursları yıkılıp camiler kapatılıyor, eğitim kurumlarına el konuluyor. İhtiyaç sahibi öğrencilere burs veren, burs bulan başörtülü kadınlar kelepçelenerek gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. 91 yaşındaki yatalak hastaların bile kapısına polis ekipleri gönderiliyor. Hayır faaliyetleri yapan esnaf ve işadamları, öğrenci okutup kurban yardımı yaptıkları gerekçesiyle tahkikata uğruyor.
Gazeteciler 28 Şubat'taki gibi hain olarak yaftalanıp cezaevlerine gönderiliyor. Bu süreçte, Hidayet Karaca, Gültekin Avcı, Can Dündar ve Erdem Gül olmak üzere 32 basın mensubu gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklandı. Gazete ve televizyonlara el konularak, kayyım atandı. 28 Şubat'ta muhafazakar işadamları ‘yeşil sermaye' denilerek hedef gösterilirken günümüzde bankalar ve milyarlarca liralık şirketler gasp edildi. Kamuda çalışan memurlar işlerini yaptıkları için meslekten ihraç edildi. Bazıları tutuklandı. Cadı avı memurların ailelerine bile sıçradı. Tahliye kararı verdiği için tutuklanan hakimin eşi meslekten atılırken 3 yaşındaki çocuğu da kreşten uzaklaştırıldı.
İşte 28 Şubat sürecinde darbecilerinin uygulamaları ve son iki yılda muhafazakar AKP iktidarı eliyle gerçekleşenler:
Ankara'daki nefret operasyonunda bir okulun kreşini basan polis, çocukların yataklarını bile aradı.
28 ŞUBAT
'GÜLEN'E İDAM'
20 Haziran 1999: Fethullah Gülen Hocaefendi'ye 28 Şubat sürecinde ‘irtica, örgüt ve devleti ele geçirme' suçlamasıyla dava açılmıştı. Dava öncesinde yasa dışı dinleme ve istihbarat faaliyetleriyle elde edilen Gülen'in konuşmaları, sohbetleri ve vaazları özüne aykırı şekilde montajlanıp ekranlara taşındı. Çeşitli gazeteler, ‘Gülen'e idam talebi' manşetlerini attı. 1999'da açılan dava 8 yıl sonra beraatle sonuçlandı.
2016
'GÜLEN'E MÜEBBET'
2 EKİM 2015: İktidar, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını unutturmak için ‘paralel' safsatasına sarıldı ve Fethullah Gülen Hocaefendi'yi hedefe koydu. Hocaefendi hakkında hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmadan gazete kupürleriyle davalar açıldı ve ağırlaştırılmış müebbet talebinde bulunuldu. İktidara yakın yandaş gazeteler ‘Gülen'e müebbet' manşetiyle çıktı.
28 ŞUBAT
OKULLARA DENETİM VE BASKIN
28 Şubat: 28 Şubat MGK kararı sonrası ‘irticai tehdit' bahane gösterilerek eğitim yuvalarına denetim adıyla baskı yapıldı. Okulların müfredatları ve üniversiteye giriş katsayıları değiştirildi.
2016
OKULLARA EL KONULDU
2016: Paralel paranoyasıyla liseler, ilkokullar, hatta kreşler dahi basıldı. 28 Şubat'ta yapılmayan bir uygulamayla pek çok özel okula kayyım atandı. Erzurum'da eğitim kurumlarına ve yurtlara, yetkisi olmayan sulh ceza hakiminin kararıyla el konuldu.
28 ŞUBAT
KUR'AN KURSLARI KAPATILDI
28 Şubat: Kur'an kurslarına, tarikatlara ve cemaatlere bağlı özel yurt, vakıf ve okullara sıkı denetim getirildi. 1997 ile 2002 yılları arasında 1.732 Kur'an kursu kapatıldı.
2016
KUR'AN KURSU YIKILDI, CAMİ KAPATILDI
2016: İsmailağa cemaatine bağlı Marifet Derneği tarafından Mahmud Ustaosmanoğlu Hocaefendi adına yaptırılan külliyenin Kur'an kursu hiçbir mahkeme kararı olmadan yıkıldı. Kütahya'da ise Vali Şerif Yılmaz tarafından 36 yıllık Hüda Rabb'im Camii, imar bahanesiyle kapatıldı.
28 ŞUBAT
MEDYAYA ASKERî DÜZEN
28 Şubat: Medya kuruluşları, yönetime atanan üst düzey subaylarla kontrol altına alındı. ‘Üst düzey bir komutana' dayandırılan manşet ve haberlerle siyaset ve siviller baskı altına alındı. Dönemin Genelkurmay sözcüsü Tümgeneral Erol Özkasnak'ın talimatlarıyla Ankara temsilcileri üzerinden ana akım medyaya yön verildi. Gazetecilere askerler tarafından brifingler verildi.
2016
GAZETE VE TV'LERE EL KONULDU
2015: Tek elden hazırlanan ve bazı gazetecilerin ‘Yenimahalle'deki merkez' olarak nitelendirdiği yerlerden haberler servis edildi. Gazete ve TV'lere el konulmaya başlandı. Bir sulh ceza hakimi kararıyla İpek Koza Holding'e ait Bugün ve Millet gazeteleri, Bugün TV ve Kanaltürk'e kayyım atandı. Samanyolu TV, SHaber, Irmak TV ve Yumurcak TV'nin de bulunduğu 16 kanal ve radyo TÜRKSAT uydusundan çıkarıldı.
28 ŞUBAT
GAZETECİLER ANDIÇLANDI
28 Şubat: Cuntacıların talimatı ile gazeteciler ve siviller hedef alındı. İftira dolu haberlerle toplum, algı operasyonlarına maruz kaldı. Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, Ahmet Altan ve Mehmet Altan gibi usta gazeteciler işten atıldı, hain ilan edildi.
2016
GAZETECİLER DARBE SUÇLAMASIYLA TUTUKLANDI
2015: Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, Taraf muhabiri Mehmet Baransu, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül vatana ihanet, casusluk ve hükümeti yıkmaya teşebbüs gibi suçlamalarla tutuklandı.
28 ŞUBAT
YEŞİL SERMAYE HEDEF GÖSTERİLDİ
28 Şubat: Muhafazakar insanların sahip olduğu Kombassan, Yimpaş ve Petlas gibi şirketler ‘yeşil sermaye' denilerek hedef haline getirildi. Bazı şirketlerin ürünlerinin askeriyeye girişleri yasaklandı. Şirketler, medya eliyle ve boykotlarla batırılmaya çalışıldı. Kebap salonlarının sahipleri bile sakallı olduğu için hedef alındı.
2016
MUHALİF İŞADAMLARINA GÖZDAĞI
2015: TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, HSYK Yasası'nı eleştirince ‘vatana ihanetle' suçlandı. Bank Asya'ya skandal bir kararla BDDK tarafından el konuldu. Medya patronu Aydın Doğan'a vergi cezaları ile gözdağı verildi. Koza İpek Holding'in sahibi Akın İpek hakkında yakalama kararı çıkarılırken tüm şirketlerine ve mal varlığına hukuksuz şekilde kayyım atandı. 1,5 milyar lira cirosu olan Kaynak Holding'e el konuldu.
28 ŞUBAT
BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR HEDEF OLDU
28 Şubat: Milli Güvenlik Kurulu toplantısında irticanın öncelikli tehdit olarak kabul edilmesinin ardından başörtülülere kamu kurumlarında yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Öğrenciler üniversitelere sokulmadı, okulların kapılarından geri çevrildi. Bazı öğrencilere müdahale edilerek başörtüleri açılmaya çalışıldı.
2016
BAŞÖRTÜLÜ KADINLARA KELEPÇE
2016: Nefret operasyonlarında birçok hayırsever, öğrencilere burs verdikleri ve yardım derneklerine üye oldukları için gözaltına alındı. Manisa'daki operasyonda başörtülü hayırseverler ellerine kelepçe takılarak gözaltına alındı. Uygulamalar 28 Şubat'tan beter hale geldi. İşadamı Akın İpek'in annesi Melek İpek hastane dönüşü kendi evine dahi alınmadı.
28 ŞUBAT
MEMURLAR SÜRÜLDÜ
28 Şubat: Milli Güvenlik Kurulu kararı sonrası ‘irtica paranoyasıyla' birçok muhafazakar insan hakkında fişleme yapıldı. Fişlenen memurlar pasif görevlere atandı ve sürüldü. Eğitim kurumlarında çalışan müdür ve öğretmenler ‘irticacı' suçlamasıyla görevden alındı.
2016
MEMURLARA CADI AVI
2016: ‘Kırmızı Kitap' ile 28 Şubat ruhu hortlarken onlarca polis ve hakim ‘paralel' iddiasıyla tutuklandı, meslekten ihraç edildi. MİT TIR'larını durduran savcı ve askerler tutuklandı. 17-15 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını yürüten hakim, savcı ve polisler meslekten ihraç edildi, tutuklandı. Selam-Tevhid operasyonunda imzası olan 49 hakim ve savcı da meslekten ihraç edildi. Hidayet Karaca ve 62 polisin reddihakim talebi ve tahliyesine karar veren hakimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer tutuklandı. İki hakim, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla meslekten ihraç edildi.
Zaman