Gazeteci Yazar Veysel Ayhan TR724.com internet sitesinde 15 Temmuz gecesinin ardındaki sis perdesini analiz etti
Bir haramzâde atasözüdür “Üzümünü ye bağını sorma”. Erdoğan’ın yaptığı bu. On aydır 15 Temmuz’un ekmeğini yiyor, suyunu içiyor. Üzümünü yedi ama bağını sormadı ve fakat kimseye de sordurmadı. 15 Temmuz bahanesiyle yüz binlerce aileye hayatı zindan etti.
Meclis darbe komisyonunu çalıştırtmadı. Sonuç raporu hala açıklanmadı. Darbenin bir gün öncesi baş başa 6 saat toplantı yapan MİT müsteşarını ve Genelkurmay Başkanını ifadeye göndermedi. Geçen hafta gönderilen sorulara yazılı olarak cevap verecekleri haberleri çıktı ama o da yalanlandı, cevap vermeyecekleri öğrenildi.
Erdoğan, darbeyi öğlen saatlerinde haber aldığı halde müdahale etmek için 6,5 saat neden beklediğini açıklamadı. Üstelik işin aslı ortaya çıkmasın diye elinden geleni yaptı ve yapmaya devam ediyor. Bir yandan da her vesile ile bir başka “15 Temmuz Şehit Yakınları ve Gaziler Programı”nda konuşup istismarını sürdürüyor.
10 AYDIR AÇIKLANMADI
Cevaplanması gereken yüzlerce soru var. Ama en önemlisi 249 insanı kimlerin nasıl katlettiği 10 aydır ortaya çıkmadı.
Bu ölümlerle ilgili herhangi bir rapor yayınlandı mı? Hayır.
249 şehidin yanında, teslim olduğu halde linç edilen erler ve harbiyeliler var. Hepsinin görüntüsü var. Bunlarla ilgili işlem yapıldı mı? Hayır.
Herhangi birine otopsi yapıldı mı? Hayır.
Kurşunların hangi silahlardan çıktığı tespit edildi mi? Hayır.
Türkiye’de medya olmadığı için Erdoğan hem üzüm yiyor, hem bağını sordurmuyor üstelik bir de bağcıyı dövüyor.
NEVZAT TARHAN: 1000’İN ÜZERİNDE SUBAY ASTSUBAY
SADAT’ın psikolojik harp sorumlusu Prof. Nevzat Tarhan Habertürk’te 15 Temmuz’la alakalı neler demişti hatırlayalım:
“28 Şubat’ta YAŞ diye bir mekanizma vardı, yüzlerce, binlerce insanı tasfiye etti… Bu yaşanan süreçte -1000’in üzerinde subay astsubay- bu kişiler ne yaptılar? Bunlar tankın paletini takozlamayı biliyorlar. Bunlar periskopun üzerine çıkıp köreltmeyi biliyorlar. Bunlar tankın mazot hortumunu kesmeyi biliyorlar. Bunların hepsi o gece sahaya çıktı… tankın üstüne çıktılar. Yaralananlar var aralarında.”
Tarhan’ın sözlerinin tercümesi şu: Silahlı bin kişi o gece sokaktaydı.
SİVİLLERİ SARAY’A BAĞLI SADAT MİLİSLERİ VURDU
Pentagon’da Türkiye, İran ve Irak ve konularında danışmanlık yapmış olan ve Middle East Quarterly (Ortadoğu Bülteni) dergisinin editörlüğünü yapan ABD’li Michael Rubin “Türk Ordusunu Kontrol Etmenin Hesaplaşması” başlıklı yazısında önemli şeyler diyor:
“SADAT’ın başındaki ve Erdoğan’ın ordu danışmanı olarak atadığı Adnan Tanrıverdi 1997 darbesinin ardından İslamcı bağları nedeniyle ordudan tasfiye edildi ve görünen o ki son 20 yıldır bunun intikamı üzerine yoğunlaşmış. SADAT’ın binlerce emekli ordu mensubu ve İslamcı personeli bulunmakta. Yakında kendilerini resmi olarak NATO’nun en güçlü ikinci ordusunun içinde bulabilirler.
Tanıklıklara göre SADAT, başarısız 15 Temmuz darbe girişimi akşamında, birçok insanın ölümünün de arkasında.”
Rubin’in sözleri şu soruyu akla getiriyor: Başbakan 23.00’te zaten televizyonlardan açıklama yapmış, darbe girişimini deşifre etmişti. Genelkurmay 18.00’den itibaren hava sahasını kapatmıştı. Erdoğan’ın CNN’e bağlanarak halkı sokağa çağırdığı 00.24’e kadar darbe girişimi püskürtülmüş ve bitmişti. Yerel hareketlilikler kalmıştı. Bitmiş ve bastırılmış bir darbe için Erdoğan halkı sokağa niçin çağırdı? Ve en önemli soru:
249 insan 15 Temmuz’u destanlaştırmak için karanlık odaklara yem mi edildi?
Böyle bir mizansen için halkı sokağa çağırmanın ve onları karanlık kurşunlara hedef etmenin vebali kimin boynunda?
DARBEYE KOMİK KATILIM
600 Bin Subay, er, erbaş’tan yalnızca 1000’i
13.000 tanktan 15’i
F-4, F-16 ve F-35 olmak üzere toplam 334 Savaş uçağından sadece 13’ü.
10 bin kişinin çalıştığı TRT’yi biri rütbeli 5 asker basıyor. 1750 güvenlikçinin koruduğu Saray’ı 3’ü rütbeli 13 asker basıyor. Hepsi kapıda gözaltına alınıyor.
Bu arada 15 Temmuz, hiçbir siyasetçinin burnunun bile kanamadığı tek vaka olarak dünya darbeler tarihinde yerini aldı.
BİR BAŞKA İTİRAF SARAY TROLÜNDEN
AKP’nin “kanaat önderlerinden” isimlerinden Fatih Tezcan geçenlerde önemli bir şey söyledi: “… Beri taraftan da silahlı bir şekilde… ağzımla söylüyorum. 15 Temmuz’da Emniyet’e gelip kurtaran İHH’nın bazı isimleri idi. İlk inenler Bülent Yıldırım ve yanındakilerdi.”
Bu sözlerin tercümesi şu: Silahlı başka gruplar da vardı.
O gecenin görüntülerinde yer alan silahlı karanlık şahıslar kimdi ve nereden organize edildiler?
ŞEHİTLERE SAYGISI OLAN KATİLLERİ ARAŞTIRTIR
15 Temmuz’la ilgili her şey karanlık. Mobese kameraları, kamu binalarındaki kameralar ve diğer görüntüler yayınlanmadı. TRT’de olanlar bile yeni yeni ortaya çıkıyor. Mesela darbecilere yardımcı olan personel hala TRT’de haber koordinatörü olarak çalışıyormuş!
249 şehidin yanında bir de ne olduğunu bilmedikleri halde sokağa sürülen masum er ve harbiyeliler var. Tatbikat veya bir başka görev için getirilmişler. Ne olduğunu öğrendiklerinde iş işten geçmiş. Linç edilen bu masum askerleri de eklersek rakam 300’ü geçiyor. O gece asker, sivil halka uyarı ateşi açtı. Yüz binlerce insan sokağa çıkmıştı. Asker halka öldürme amaçlı ateş açsaydı binlerce insan ölürdü. Mutlaka asker kurşunuyla şehit olanlar da vardır. Ama 175 sivilin ne kadar böyle bilmiyoruz.
Bu nedenle bilmiyoruz belki de katiller “davaları” için her türlü cinayeti mübah gören birileriydi. Bilmiyoruz belki de “Kamuya (ve bu arada ümmete) ait zararı önlemek için bir şahıs, bölge veya gruba ait zarar göze alınır, sineye çekilir” fetvasına dayanıyorlardı.
15 Temmuz karartıldıkça bu tür sorular ve şüpheler bitmeyecek.
Son bir soru: Peki, bu komik mizansene veya “kontrollü darbe”ye en hazır kimdi?
Herhalde “kumsalda başıma bir iş gelir” diye üç uçakla birden Marmaris’e tatile giden ve bu uçakları yakın yerlerde konuşlandırıp Cuma namazına bile gitmeden tetikte bekleyen Erdoğan’dı.