İlaç fiyatlarını belirleyen ve 5 bakanlık temsilcisinin bulunduğu Fiyat Değerlendirme Komisyonu'nun 3 Ocak'ta aldığı, "kur artışı nedeniyle tüm ilaçlara 20 Şubat'ta zam yapılacağı" kararından sonra ilaç üreticisi tekellerin ve ilaç dağıtım tekellerinin eczanelere ilaç vermediği, zamlı fiyatları beklediği gündeme gelmişti. Aradan geçen 10 günün sonunda, eczanelerdeki ilaç sıkıntısı azalsa da sona ermedi. Halen bazı hastalar, bulunması çok kolay ilaçlara bile ulaşamayabiliyor.
SIKINTI SÜRÜYOR
Türkiye'nin pek çok il ve ilçesinde ilaç sıkıntısı sürüyor. İlaç üreticisi adı altındaki ilaç tekelleri zam öncesinde ilaçları elinde tutarak piyasaya vermiyor, kimi ticari ecza depoları yani dağıtım tekelleri de aldıkları ilaçların kaydını girmeyerek zam gününü bekliyor ve eczanelere göndermiyor.
İlaca kavuşamayan yurttaşlar, ister istemez 20 Şubat'ttan itibaren uygulanacak zammı beklemeye ve "zamlı da olsa bir an önce ilacımızı alalım" duygusunu yaşamaya başladı.
TALASEMİ VE LÖSEMİ HASTALARI DA İLAÇSIZ
Talasemi ve Lösemililer Derneği Başkanı Faruk Başdemir, talasemi ve lösemi hastalarının yaklaşık bir aydır piyasada ilaç bulamadıklarını söyledi
İlaca gelecek olan yüzde 10'luk zammın açıklanmasından sonra, talasemi ve lösemi hastalarının ilaçlarının, adeta sular çekilmişçesine piyasadan çekildiğini belirten Başkan Faruk Başdemir, "Dernek başkanlığının haricinde ben bir talasemi kan hastası velisiyim. Kızımın da kullandığı bir iğne var. Yaklaşık bir aydır, ilaca zam geleceği açıklandıktan sonradan beri iğneyi bulamıyoruz. Türkiye'de kızım gibi çok sayıda hasta var ve onlar da ilaç bulamıyor" diye konuştu.
Başdemir, söz konusu hastaların ilacı kullanmamaları durumunda, bir müddet sonra karaciğer, dalak ve safra kesesinde oluşacak problemlerle karşılaşacaklarına dikkat çekti.
"KİMSE SORUMLULUK ÜSTLENMİYOR"
Başkan Faruk Başdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Depolar biz gönderiyoruz diyorlar. Depoda ellerindeki ilaçları kendilerine de daha sonra firmalarda yeteri şekilde gelmediğini söylüyor. Yani herkes bir üst kuruma bu işi havale etmek suretiyle topu başkasına atıyor. Bu sorun Sağlık Bakanlığından kaynaklanmıyor. Bir dernek başkanı olarak onu görüyorum. Üreticisinden başlayıp bu işin satıcısına kadar kendilerinin kazanacağı kar marjına bakıyorlar. Maalesef bu hastaların gelecekleriyle, hayatlarıyla, kaderleriyle oynuyorlar. Bir kutuyla elde edecekleri gelirin hesabını yaparak maalesef böyle bir ahlaksızlık, vicdansızlık ticari ahlaka hiç sığmayacak bir davranış görüyoruz. Derhal bu anlayıştan vazgeçmelerini istiyoruz."
"İLAÇ ÜRETİCİLERİ FIRSATÇILIK YAPIYOR"
Talasemi ve lösemi hastalarının aileleri olarak, bir an önce sorunun çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulayan Başkan Faruk Başdemir, "Derhal Sayın Sağlık Bakanlığımız bu konuyla ilgili üreticilere, bu ürünlerin satıcılarına kadar gerekli baskınları yapsınlar. Bu depolardaki saklanan veya mevcutta bulunan tefecilik gibi depolayan bu tür kurumlar kimlerse çıkartsınlar ve topluma da bunu yansıtsınlar. Kimler yapıyorlarsa bunu göstersinler. Bu, fırsatçılıktır. Bu, insanların hayatıyla oynamaktır. Bu, ahlaki değere hiçbir zaman yakışmaz. Ne Müslümana yakışır ne de ticaretle uğraşan insanlara yakışır" ifadelerini kullandı.
BAKANLIK 19 OCAK'TA "CEZAİ İŞLEM UYGULARIZ" DEMİŞTİ AMA...
Sağlık Bakanlığına bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) 19 Ocak'ta yaptığı açıklamada, "Bazı üretici firma ve ecza depolarının stoklarında olmasına rağmen, ecza deposu/eczanelerin taleplerini geri çevirdikleri ve fiyat artışı olacak ilaçların satışını yapmadıkları, ilaçları ancak fiyat değişikliğinin geçerli olduğu tarihten sonra piyasaya vereceklerini bildirdikleri belirtilmektedir" diyerek, bunu yapanlar hakkında idari ce cezai işlem uygulanacağını duyurmuştu. Kurumdan, bu konuda kimlere hangi cezai işlemlerin uygulandığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmadı.
ECZACILAR BİRLİĞİ ÜRETİCİ ŞİRKETLERİ VE DEPOLARI SUÇLAMIŞTI
Eczacılar Birliği de 20 Ocak'ta bir açıklama yaparak, ilaç sıkıntısının, üretici firmalar ile dağıtım depoları nedeniyle yaşandığını vurgulamış ve şu açıklamayı yapmıştı:
"Bu sorunun ana kaynağı özellikle üretici firmaların ilaçları elinde tutarak piyasaya vermemesi ve bazı ticari depoların aldığı ilaçların kaydını girmeyerek eczanelere göndermemesidir. İlaç üreticilerinden depolara ilaç akışı büyük oranda kesilmiş durumdadır. Aksayan ilaç tedariği, depolara gelindiğinde daha da kötürümleşmektedir.
İlaç zammı haberlerinden sonra özellikle son 1 hafta içerisinde, Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde hizmet veren eczanelerimizden bize gelen bildirimler doğrultusunda piyasaya sürümü yavaşlatılan ilaçların arasında; antibiyotikler, ağrı kesici ve analjezikler, öksürük şurupları, tansiyon ilaçları, astım ilaçları bulunmaktadır. Herhangi bir ilacı stok yaparak çalışma imkânı bulunmayan eczacılarımız da hastaları ne yazık ki 'ilaç elimizde yok' diyerek elleri boş geri göndermek zorunda kalmaktadırlar. Ancak sonuçta ilacı hastaya ulaştıramayan eczacı olduğu için hastalarla eczacılarımız yine de karşı karşıya kalmaktadır. Oysa Hipokrat yemini etmiş ve kamu hizmeti veren bir eczacının hastası ile cebi arasında tercih yapması söz konusu dahi olamaz."
ECZACILAR BİRLİĞİNİN ÇÖZÜM ÖNERİSİ BİR NEBZE RAHATLATTI
Eczacılar Birliği aynı açıklamada bir de çözüm yolu önermiş ve şunu kaydetmişti:
"Biz de, bulunamayan ilaçlarla ilgili bildirim yapılması konusunda web sayfamıza bildirim butonu koyduk ve buradan çıkacak raporları TİTCK ile paylaşacağız. Sürecin düzelmesi için biz gereken yazışmaları yaptık. Bu aşamada TİTCK ‘İlaç Takip Sistemi’ aracılığı ile bu sorunu gözlemleyebilir ve çözüm getirebilir."
Aradan geçen 10 günün sonunda ilaç sıkıntısı sorununun, bir nebze rahatladığı ancak tamamen çözülmediği görüldü. Eczacılar Birliğinin web sayfasına koyduğu "bildirim butonu" ile hastaların bulamadıkları ilacı bildirdikleri, bu durumun sorunu kısmen çözdüğü ancak yine de pek çok ilacın hastalara ulaşamadığı gözlendi.
Şimdi hastalar ilaca kavuşmak için 20 Şubat'taki zammı bekliyor.