Hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat Parti'den oluşan Kongre üyeleri, 26 Şubat'ta kaleme aldıkları ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e gönderdikleri mektupta Tayyip Erdoğan döneminde yaşanan insan hakları ihlallerinin incelenmesi istendi.
"Maalesef Cumhurbaşkanı Erdoğan milletlerimiz arasındaki ilişkileri zorlu sınavlar vermeye zorladı" denilen mektupta, "İkili ilişkilerimizde stratejik konular haklı olarak çok önemli bir yer teşkil etti. Bununla birlikte Türkiye'de yaşanan ağır insan hakları ihlalleri ve demokratik gerileme de aynı derecede bir endişe kaynağıdır" ifadeleri kullanıldı.
"Erdoğan yargıyı zayıflattı, özgür basına baskı uyguladı"
Mektupta öne çıkan diğer bir önemli nokta da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görev süresi boyunca yargıyı zayıflattığı, önemli askeri ve istihbarat mevkilerine kendi siyasi müttefiklerini yerleştirdiği, ifade özgürlüğü ve özgür basına baskı uyguladığı ve siyasi muhalifleri, gazetecilerle azınlıkları haksız yere hapsettiği oldu.
Mektuba göre, ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerinin eski haline gelebilmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisinin bu tavırlarında değişikliklerin görülmesi "hayati önem" taşıyor.
Kongre üyelerinin mektubunda ayrıca, 2016'daki darbe girişiminden beri 80 binden fazla kişinin tutuklandığı ya da hapsedildiği belirtildi, bin 500'den fazla sivil toplum örgütünün ise "siyasi muhalefetin bastırılması" için kapatıldığı ifade edildi.
Erdoğan'ın 2017'deki ABD ziyareti sırasında, korumaların protestocuları hedef almasına da değinilen mektupta, olayla ilgili olarak Erdoğan'ın dört korumasının yargı sürecinin ABD'de devam ettiğinin altı çizildi.
9 Şubat'ta da Cumhuriyetçi ve Demokrat toplam 54 senatör Başkan Joe Biden'a mektup göndermiş ve Türk hükümetinin insan hakları sicilini iyileştirmesi için baskı yapılması çağrısında bulunmuştu.