17 Aralık'ta rüşvet almayan iki bakan hangisiydi: Operasyonun kritik isminden önemli açıklamalar

17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun önemli isimlerinden KHK'lı polis Hüseyin Yılmaz ilk ve son röportajında can alıcı bilgiler verdi. Korkmaz vefat etmeden kısa bir süre önce gazeteci Adem Yavuz Arslan'a konuşmuştu.

SHABER3.COM

Türkiye tarihine damga vuran 17 Aralık 2013 yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun en kritik isimlerinden komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz geçtiğimiz günlerde ABD’de hayatını kaybetti. 37 yaşındaki ihraç komiser yardımcısı uzun süredir kanser tedavisi görüyordu.

Hüseyin Korkmaz, vefatından kısa süre önce ilk ve son kez gazeteci Adem Yavuz Arslan’a röportaj vermişti. Gördüğü kanser tedavisi ve ağrıları nedeniyle sık sık ara verilen röportajda Korkmaz, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna dair bilinmeyen pek çok şeyi ilk kez açıkladı.

Bugün olsa yine aynı operasyonu yapacağını söyleyen Korkmaz, tamamı TR724 haber portalında yayımlanan söyleşisinde, “Haysiyet sahibi bir polisin bu operasyonu yapmamak gibi bir seçeneği yok, olamaz. Aksi, intihar olurdu herhalde ki o da itikadıma sığmazdı” ifadelerini kullandı.

‘DARBE OLSA HALK İRADESİNE BAŞVURULUR MU?’
İktidarın 17 Aralık operasyonu için ‘darbe girişimi’ demesine tepki gösteren Korkmaz, şu yanıtı verdi: “TCK’da darbe tanımlanmış. Cebren ve şiddetle hükümeti devirmeye yönelik hamle girişimi diye tanımlanıyor. 17 Aralıka gidelim. Bir yolsuzluk gerçekleşmiş. Herhangi bir dokunulmazlığı olmayan Reza Zarrab gibi kişileri yakalamışım. Rüşvet veriyor, kime ? Bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan ve Egemen Bağış. Ayrıca Bilal Erdoğan’a rüşvet gönderiyor. Ben bu isimlerle ilgili takibat yapıyor muyum? Hayır. Yasama dokunulmazlığı olmayanlarla ilgili durum yok zaten. 17 Aralık günü geliyor, bunları raporluyorum. Diyorum ki rüşveti vereni bu, alanı olması gerekir, buna tahteravalli suç denir, alanı kim?  Mecliste. Anayasal hüküm belli. Adalet Bakanlığı’nın 100 nolu genelgesi vardır. İlgili savcılık topladığı delilleri meclise gönderir. Biz de öyle yaptık. 18 Aralık günü 309 sayfalık bir rapor oluşturduk. Savcı talep etti. Meclise gönderildi bu rapor. Mecliste kayda alındı. Meclis komisyonu kuruldu. Adı geçen bakanlarla ilgili cebri bir uygulamamız var mı? Gayri hukuki bir şeyimiz var mı? Tamamen Adalet Bakanlığı genelgesini harfi harfine uyguluyoruz. Meclise gönderiyoruz ve diyoruz ki ‘ey meclis sen halk iradesisin, sana gönderiyoruz’. Darbelerde halk iradesine gönderilir mi? Herhangi bir gözaltına alınan veya yasama dokunulmazlığı engellene bakan var mı? Yok. Bu soruşturmaya darbe diyemezsiniz. Ortada bal gibi yolsuzluk var.”

‘ORTADA BİR CASUSLUK VARSA ONU YAPAN HÜKÜMETTİ’
Operasyonu gerçekleştiren polislere yönelik “casusluk” suçlamasına da yanıt veren Hüseyin Korkmaz, “siyasi bir söylem. Siyasi arenada alıcısı var, İsrail-Amerika düşmanlığını pompalarsak alıcısı olur diye söylenmiş bir söylem. Bomboş söylemler bunlar. 17 Aralıkta casusluk aranacaksa İran’ın finansal bir operasyonu var. Türkiye de gerçekleştirebilmek için verdiği rüşvetler var. Çin’de aynı operasyonu yapıyorlar. Zarrab’ın  Cumhurbaşkanı Ahmedi Necad’a bağlılık mektubu var. Bankalarda sıkıntı yaşayınca referans mektubu olarak Türkiye İçişleri Bakanı’nın mektubunu koyuyorlar. Kimin işlemleri bunlar İranın işlemleri. Tanesi 100 bin dolardan 2 mektup imzalıyor Muammer Güler. Casusluk diyorlarsa budur casusluk” dedi.

17 Aralık rüşvet operasyonunda 15,5 milyar dolarlık bir parasal usülsüzlük olduğunu kaydeden Korkmaz, bakanlar arasında dolaşan rüşvetin miktarını ise “Dönem  dönem değişti. Altın ile para aklanırken Zafer Çağlayan’a işlemlerin binde 5‘i, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’a binde 4‘ü, gıda işine döndüklerinde de Zafer Çağlayan’a binde 4‘ü, Süleyman Aslan’a da binde 3‘ü rüşvet olarak verildi. 100 milyon dolar gibi bir rakama tekabül ediyordu” sözleriyle açıkladı.

Reza Zarrab , 17 Aralık 2013 tarihinde İstanbul’da polis merkezine getirildi. Türk polisi 17 Aralık’ta rüşvet ve yolsuzluk iddialarına ilişkin bir soruşturma kapsamında aralarında üç bakanın oğulları ve çok sayıda üst düzey işadamının da bulunduğu 20’den fazla kişiyi gözaltına aldı.

‘MEHMET ŞİMŞEK VE ALİ BABACAN RÜŞVET ALMAYINCA ÇOK MUTLU OLDUM’
Rüşveti takip ederken çok üzüldüğünü anlatan komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’le ilgili de şunları anlattı: “Zarrab, aleyhine basında çıkacak haberleri önlemek için bakanlara gidiyordu. Bakanlar Mehmet Şimşek ve Ali Babacan’a gitti. Zarrab görüşme sonrası adamına ‘Kendi kendimizi ihbar etmiş olduk’ diye dert yandı. Ali Babacan’ın kendinden rahatsız olduğu bilgisi geliyor kendisine. Elemanına ‘Bu ikisi biraz farklı’ diyor. Ben o tapeleri dinlediğimde öyle bir mutlu oldum ki ülkem için. O gün fark ettim körelmişim artık milyonları duymaktan. O gün bir bakan rüşvet almadı ya, bir bakan gibi davrandı, ülkem adına bir ışık gördüm. Duygulandım yani. İlk defa bir bakan, bakan gibi davrandı. Zarrab görüştüğünü satın alıyordu. Zarrab’ın yaptığı o aslında, adamı ruhuyla birlikte satın alıyor. Gerçekten önüne yatırıyordu.”

Korkmaz, fezlekede Erdoğan için “dönemin Başbakanı” ifadesinin geçtiği iddiaları için de “Hiçbir yazışmada ‘dönemin Başbakanı’ ifadesi kullanmadık. Hiçbir raporda, adliyeye gönderilmiş fezlekede ve hatta draflarında, ‘dönemin başbakanı’ tabiri geçmiyor” dedi.

‘ZARRAB EMİNE ERDOĞAN ÜZERİNDEN UYARI ATEŞİ YAPTI’
ABD’nin İran’a yönelik ambargosu delmek suçlamasıyla ABD’de yargılanan İranlı iş insanı Rezza Zarrab’ın Erdoğan ailesiyle ilişkisine de değinen Korkmaz, “Zarrab orada ilişkinin sadece ucunu gösterdi. Bakın ‘Togemder’e o kadar bağış yapıyorum. Diğer ilişkilerim de var bilinsin’ mesajıydı. Bana sahip çıkın mesajıydı. Uyarı ateşiydi” yorumunda bulundu.
<< Önceki Haber 17 Aralık'ta rüşvet almayan iki bakan hangisiydi: Operasyonun... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER