Buna göre terör örgütünün saldırı talimatı verdiği istihbaratı olaydan 13 gün önce öğrenildi ancak gerekli önlemler alınmadı. İstihbarata rağmen zırhlı araç talebi Iğdır Emniyet Müdürü Yüksel Babal tarafından karşılanmadı.
Saldırıdan bir gün sonra personel için ‘acil' koduyla zırhlı araç talepleri soruldu. Bir polis memurunun yakaladığı 2 terörist, saldırıyı itiraf etti. Ancak teröristler Savcı Aşkın Yeğin tarafından serbest bırakıldı, yakalayan polis bombalı saldırıdan 6 gün önce şehit edildi. Ayrıca takipteki teröristlerin ses kayıtları incelenmedi, saldırı bile bile geldi. Polislerin göz göre göre ölüme gönderildiğini gösteren süreç şöyle yaşandı: 25 Ağustos'ta, yani saldırıdan 13 gün önce terör örgütünün Erzurum, Kars, Iğdır, Ardahan, Ağrı'da ‘polislere yönelik ses getirecek eylem' istihbaratı alındı ve raporlaştırıldı. Iğdır İstihbarat Şubesi, tüm birimleri PKK'nın sansasyonel eylemlerine karşı 25 Ağustos'ta uyardı.
Bilgi notuna göre, ZANA-ANDOK kod isimli Murat Bütün adlı teröristin takibe takılan konuşmalarında, eylemlerin başarılı olduğu, bu tarz eylemlerin devam ettirilmesi gerektiği kayıtlara girdi. Bundan iki gün sonra sınır kapısında görevli polislerin servis aracına Aralık ilçesi yakınlarında silahlı saldırı yapıldı. Bir polis yaralandığı saldırıda PKK test yaptı. Saldırıdan hemen sonra polisler, güvenlik için zırhlı araç talep etti. Ancak zırhlı araç talebi emniyet müdürünün ‘güvenlik riski yok' değerlendirmesiyle karşılanmadı, sadece 2 Özel Harekât aracı koruması verildi.
SALDIRIYI ÖĞRENEN POLİS ŞEHİT EDİLDİ
1 Eylül'de güvenlik uygulaması yapan polis memuru Olgun Kurbanoğlu, 2 terör şüphelisini gözaltına aldı. Bir gün sonra serbest kalan ve daha sonra PKK'yla irtibatlı olduğu belirlenen teröristler, kendilerini yakalayan polis Olgun Kurbanoğlu'nu şehit etti. Bu olayın üstüne gidilmedi. 8 Eylül'de Aralık ilçesi Hasanhan köyü yakınlarında ihmalin son zinciri tamamlandı. 13 polis, 5 ton patlayıcının kullanıldığı saldırıda şehit edildi. Saldırıdan hemen sonra gündeme gelen ihmaller üzerine Iğdır Valiliği, polis minibüsünün zırhlı olduğu savunması yapmıştı. Aracın sadece camları zırhlıydı. Saldırıdan bir gün sonra, 9 Eylül'de İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Esin, ‘acil' koduyla emniyet birimlerinin zırhlı araç taleplerini sordu.
‘SALİH BİZİ ELE VEREBİLİR'
Saldırı günü kamuoyuna polislerin yol kenarına gömülen 1 tonluk bombayla şehit edildiği duyuruldu. Ancak bombanın yolun altına gömülmeyip yol kenarındaki kamyona yüklendiği ve 5 ton olduğu belirlendi. Daha büyük skandal ise bomba yüklü aracın sahibi ve örgütle irtibatlı isimler Iğdır TEM polisinin takibindeydi. Kanlı saldırıda yardım yataklık yapan isimlerin iletişim takibi, haziran ayından beri Iğdır TEM Şube tarafından yapılıyordu. Bu isimlerden biri Y. Padır idi. Ancak bu ismin görüşme kayıtları ve ses verilerinin incelenmediği ortaya çıktı. Padır'ın görüşme kayıtları, saldırıdan sonra çözüldü. Padır'ın “Salih'in ağzı gevşektir. Bizi ele verebilir.” şeklinde sözleri kayıtlara girdi. Söz konusu Salih Padır, olaydan sonra tutuklandı. TEM'in başında yetkin isimler olmadığı için istihbarat, saldırıyı önleyecek bilgiye dönüşmedi. Iğdır TEM Şube'nin başında, daha önce terörle mücadele birimlerinde görev yapmayan bir emniyet müdürü ve bir komiserin bulunduğu belirtiliyor.
EMNİYET MÜDÜRÜNE 2 ZIRHLI ARAÇ
Katliam gibi saldırıda bir başka ihmal ise zırhlı araç taleplerinin karşılanmamasıydı. 13 gün önce saldırı istihbaratının alınmasına rağmen İl Emniyet Müdürü Yüksel Babal, sınır kapısında görevli personelin defalarca zırhlı araç isteklerini ‘güvenlik riskiniz az' diyerek geri çevirdi. Buna rağmen emniyet müdürünün bir tane makam aracının yanı sıra bir tane Ranger marka 4x4 zırhlı aracının bulunduğu belirledi.