CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, AKP iktidarı dönemindeki yolsuzlukları, "Yağma Yılları" ana başlığıyla bir kitaba dönüştürdü. Serinin ilk kitabında enerji sektörünü mercek altına alan Erdoğdu, "Örgütlü yolsuzlukların sonunun ekonomik ve sosyal kaos olduğuna ve ülkede kaosun başladığına" dikkati çekiyor. Davutoğlu'nun "yolsuzluklar konusunda sessiz kalarak yetkilerini kullanmayarak suça ortak olduğunu" belirten Aykut Erdoğdu, "Davutoğlu etkisiz eleman. Kabinenin gerçek Başbakanı Berat Albayrak" diyor.
BirGün Gazetesi'nden Sebahat Karakoyun, Aykut Erdoğdu ile 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ikinci yılında, AKP dönemine damgasını vuran yolsuzlukları ve kirli ilişkiler ağını konuştu:
AKP iktidarı dönemindeki yolsuzluklara ilişkin çalışmalarınızı kitaba dönüştürdünüz. Devamı gelecek mi?
Ben ve arkadaşlarım son 5 yılda yolsuzlukla mücadele için çok emek harcadık. Toplam tutarı neredeyse Türkiye’nin milli gelir kadar yolsuzluk dosyası açıkladık. Bu mücadele sırasında önemli tecrübeler kazandık. Biz mücadeleye başladığımızda bu konuda yazılı kaynakların çok yetersiz olduğunu gördük. Hem tecrübelerimizi bizden sonra yolsuzlukla mücadele edeceklere anlatmak hem de bir siyasal iktidarın bir halkı nasıl soyduğunu tarihe not düşmek için “Yağma Yılları” adı altında her bir sektörde yapılan yolsuzlukları anlatan kitap serisi hazırlamaya karar verdik. "Yağma Yılları" isimli bu çalışmamızda ilk olarak enerji sektörünü ele aldık. Seriye TOKİ, ulaştırma, kamu ihaleleri, özelleştirmeler gibi başlıklarda devam edeceğiz.
ENERJİ SEKTÖRÜ YOLSUZLUK BATAĞINDA
Siz 17/25 Aralık’ta ortaya çıkan kirli ilişkiler ağının enerji alanına uzantısıyla ilgili önemli iddialarda bulunuyorsunuz. Anlatır mısınız?
Enerji sektörü boğazına kadar yolsuzluğa batmış durumda. Kömür madenlerimizin kiralama ve özelleştirmelerle devredilmesi, devredilen madenlerden ihalesiz olarak fahiş fiyatlarla kömür alınması, termik santrallerin işletilmesi ve devredilmesi, doğalgaz ve petrolle ilgili uluslararası anlaşmalar, boru hatlarının yapılması, nükleer santrallerle ilgili yapılan anlaşmalar, EPDK’dan alınan izin ve ruhsatlar... Bütün bu işlemlerle ilgili yolsuzluklar sonucunda elektriğin ve doğalgazın fiyatı, olması gerekenin iki katına çıktı. Halkımız elektrik ve doğalgaz için fahiş bedeller ödemesine rağmen BOTAŞ, EÜAŞ, TEDAŞ gibi KİT’ler borç batağına battı. Dünyada enerji fiyatları yarı yarıya düşmesine rağmen bu düşüşler Türkiye’de fiyatlara yansımadı.
ANLAŞMALAR ŞİRKETLERİ KORUYOR
Bu yolsuzluklar konuşulurken, şaibeli doğalgaz anlaşmalarının odağındaki şirketin yönetiminde bulunan bir ismin Enerji Bakanlığı’na getirilmesi ne anlama geliyor?
AKP dönemi yolsuzluklarını bir isim üzerinden değil sistem üzerinden değerlendirmek gerekir. Yapılan yasal düzenlemelerle yolsuzlukların altyapısı hazırlanmıştır. Hatta milli çıkarlarımızı koruması gereken uluslararası anlaşmalar dahi bu şirketlerin çıkarını korumak için yapılmıştır. Örneğin Rusya ile yapılan enerji anlaşmalarının birçoğu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı yeni Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın o dönem yönettiği Çalık şirketi için yapılmıştır. Çalık şirketi enerji yolsuzluğu iddialarının tam ortasındadır. Bugün Kürt ve IŞİD petrollerini taşıyan naylon bir şirket olan Powertrans’ın yurtdışı vergi cennetlerinde gizlenen hissedarlık ilişkilerini takip ettiğinizde karşınıza Çalık şirketi çalışanları çıkmaktadır. Enerjide kurulu kayırma sisteminin önemli isimleri Fatih Baltacı ve Remzi Gür’dür. Bir de yolsuzluk incelemelerimizde sık sık karşımıza çıkan ve görünen sahipleri ile gizli sahiplerinin farklı olduğunu düşündüğümüz Siyah Kalem diye bir şirket var.
250 MİLYAR DOLARLIK FATURA
Sizce enerji yolsuzluğunun Türkiye’ye faturası ne kadardır?
Yolsuzluğun faturasını kesin olarak çıkarmak kolay değil. Çünkü yolsuzluklar doğası gereği gizli yapılır. Gerçi AKP sağolsun, yolsuzlukları şeffaflaştırdı. Artık yolsuzluk, halkın gözü önünde yolsuzluk amaçlı yasalar çıkarılarak yapılıyor. Bizim enerji sektöründe ortaya çıkardığımız yolsuzluklara konu edilmiş tutar kabaca, 250 milyar dolar civarında. Yolsuzluklar genelde tutarları kadar kamu zararı oluşturur. Yani yolsuzluk konusu işlemler kabaca iki katına mal olur. Bu yüzden halk iki kat doğalgaz ve elektrik faturası ödüyor.
Bu süreçte bürokrasideki rüşvet çarkı nasıl işliyor?
Eskiden yolsuzluklardan siyasiler ve bürokratlar kabaca yüzde 10 alırlardı ama yeni dönemde bu tutarın yüzde elliye kadar çıktığını duyuyoruz. Bu tarife yüksekliğinin en önemli iki sebebinin tek başına iktidarın yarattığı güç ve sağlanan yasal güvence olduğunu düşünüyoruz. Son 13 yılda enerji sektöründe dönen rüşvet tutarının kabaca 50 milyar dolar olduğunu tahmin ediyoruz.
DAVUTOĞLU ETKİSİZ ELEMAN
Sözünü etttiğiniz ilişkiler ağı açısından Davutoğlu döneminde bir farklılık tespit ettiniz mi?
Şimdiye kadar yaptığımız yolsuzlukla mücadele çalışmalarında Ahmet Davutoğlu’nun ismine hiç rastlamadık. Bu Davutoğlu’na bir kefalet verdiğimiz anlamına gelmiyor. Bu durum Davutoğlu’nu aklamıyor. Benim uzaktan gördüğüm, Davutoğlu’nun yolsuzluklar konusunda sessiz kalarak, yetkilerini kullanmayarak bu suçlara ortak olduğudur.
Bence kabinenin gerçek Başbakanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak’tır. Kabinedeki bakanların Davutoğlu’nu çok ciddiye almadığını ve doğrudan Erdoğan'a rapor verdiklerini duyuyoruz. Aynı durum AKP milletvekilleri için de geçerli. Davutoğlu etkisiz eleman gibi görünüyor.
ERDOĞAN-PUTİN 'GRİ' İLİŞKİSİ
Rusya ile devam eden kriz sürecinde yasadışı petrol sevkiyatı konusunda dile getirilen iddialarla ilgili neler söylemek istersiniz?
Putin ile Erdoğan arasında uzun yıllara dayalı "gri" ilişkiler var. Örneğin Rusya’nın Sochi kentinde yaptıkları hiçbir dışişleri yetkilisinin, hatta resmi tercümanın bile alınmadığı uzun bir görüşme var. Samsun–Ceyhan petrol boru hattı ve Çalık Şirketi’nin karanlık ilişkisi var. Nükleer santral anlaşmalarında anlaşılmaz bir biçimde Türkiye zararına hükümler var. Turkcell hissedarlığından, Türkiye’de banka satın alınmasına kadar açıklanamayan "gri ilişkiler" var. Bu ilişkileri ne Putin Rus halkına, ne Erdoğan bizim halkımıza açıklayabilir. Rusya ile çıkan krizin nedenini biz anlayamadık. Rus uçağının neden düşürüldüğünü bilmiyoruz. "Sınırlarımızı ihlal etmiş"... Sınırlarımız zaten yol geçen hanına dönüşmüş. Yunan uçaklarıyla her gün it dalaşı var. Amerikan ve İsrail uçakları sürekli semalarımızda uçuyor. Memlekette sınır mı kalmış, kime neyi anlatıyorlar. Rus uçağının düşürülmesi sonucunda ABD’nin tam kucağına oturdular. En son İsrail’le kapsamlı bir anlaşma yapmışlar. Yıllardır bütün muhalifleri Siyonist olmakla suçlayan, “One Minute” şovu yapan Erdoğan, geçmişi yok sayarak Rus korkusuyla İsrail’in kollarına koştu. "Stratejik derinlik" diye başlayıp "stratejik fırıldak" oldular. Şimdi dış politikada yaptıkları hataları "milli çıkar" diye yutturmaya çalışıyorlar. Dün İsrail’e küfür ediyorlardı, bugün İsrail’in kollarındalar. Bugün Rusya ile yaratılan suni krizi eleştirenlere vatan haini diyorlar, yarın Putin’in masasına otururlar. Olan, bu cehaletin ve beceriksizliğin faturasını ödeyen halka olur.
***
"MEGA PROJE" YUTTURMACASI
Sizin deyiminizle yolsuzluklar "şeffaf" şekilde yürütülürken, nasıl oluyor da umursamazlık, tepkisizlik hali devam ediyor?
Yapılan yolsuzluklar “mega proje” olarak yutturuluyor. Halkın gözünde yolsuzluk yapanlar meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Ama bu nafile bir çaba. Örgütlü yolsuzlukların ağına düşmüş toplumların sonu ekonomik ve sosyal kaostur. Ne yazık ki bu kaos başladı. Kaos ilerledikçe yolsuzluklarla ilgili hassasiyetin artacağını ve bu durumdan çekinen hükümetin daha da baskıcı olacağını düşünüyorum. Bir de halk sadece çözebileceği meseleleri gündemine alıyor. Yolsuzluğun çözülemeyeceğini, her gelen siyasi partinin yolsuzluk yapacağını düşünüyor. Yolsuzlukla mücadele edenlerin kendi iktidarlarında yolsuzluğa sıfır tolerans göstereceklerini halka ispatlamaları gerekiyor. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. CHP belediyeleriyle ilgili ciddi iddialarla karşılaşırsak bu iddiaları yargıya kendimiz taşıyoruz.