[Tarık Burak yazdı] "Meşîme-i şeb"den neler doğacak!

Okuma Süresi 2 dkYayınlanma Pazar, Kasım 24 2019
Samanyoluhaber yazarı Tarık Burak'ın Hocaefendi'nin hayatını anlattığı yazı dizisi "Aşık-ı sâdık Fethullah Gülen Hocaefendi" serisinin 42'nci bölümünü yayımlıyoruz.
[Tarık Burak yazdı] "Meşîme-i şeb"den neler doğacak!

"Meşîme-i şeb"den neler doğacak!
TARIK BURAK 


Hocaefendi’ye göre Türkiye, bazı güçler tarafından yönetilen bir süreç yaşıyordu. Bu, Türkiye’yi ayrıştırma süreciydi. Türkiye âdeta mecburi istikametmiş gibi böyle bir sürece zorlanıyordu. Oysa bu, suni olarak oluşturulan bir uçurumdu ve akılcı hiçbir sebebe dayanmıyordu.


Adanmışlık ve Fedakârlık Ruhu 

Sovyetler’in 1989’da Afganistan’dan çekilmesinden sonra ülkede sonu gelmez iç savaş ve iktidar çekişmeleri başlamıştı. Sovyetler’e karşı zafer kazanan Afgan halkı birbirine düşmüştü. Ve yıllarca birbirleriyle vuruşmaları sonucunda Afganistan’da tek bir otorite kalmamış, ülke fiilen bölünmüş haldeydi. Buna rağmen Anadolu'nun himmetleri ve öğretmenlerin fedakârlıkları Afganistan’a da ulaştı ve burada bir umut ışığı oldu. Türk okulları, Afganistan’da 1994’ten itibaren açıldı. 

“Avrupa’nın Kudüsü” olarak anılan Saraybosna’ya da okul açmak için fedakar Hizmet gönüllüleri, 1994 yılının Ekim ayında, savaşın en yoğun olduğu bir zamanda gittiler. 

Yugoslavya dağılınca Bosna Hersek, 1992’de bağımsızlığını ilan etmiş ve hemen ardından Sırpların saldırısına uğramıştı. Sırplar etrafı dağlarla çevrili şehri tepeden tanklar ve keskin nişancılarla kuşatınca Saraybosna’nın dünyayla bağlantısı kesilmişti. 


Boşnakların ordusu yoktu ve savaşmayı bilmiyorlardı. İşte tam bu noktada Turgut Özal, çok büyük fedakarlıklarda bulunarak savaşın kaderinin tamamen değişmesine vesile oldu. 150’nin üstünde subayı küçük gruplar halinde Bosna’ya göndererek onları eğitti. Bosna’ya silah ve her türlü yardımı gönderirken, diğer yand

Bu haberler de ilginizi çekebilir