[Prof. Dr. Osman Şahin] Sahabeyi anlamak ve onlara yapılan saldırılar

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Aralık 18 2020
Sahabe efendilerimiz (radıyallahu anhüm) Tevrat, İncil ve Kur’ân ayetlerinde ve Allah Rasûlü’nün beyanlarında hep methedilip, senâ edilmektedirler. Yedinci Lem’a, Ondokuzuncu Mektup’ta ve diğer risalelerde bunlarla ilgili çok örnekler verilmektedir.

Sahabeyi anlamak ve onlara yapılan saldırılar
Prof. Dr. OSMAN ŞAHİN | Samanyoluhaber

Üstad Hazretleri Yirmi Yedinci Söz’ün Zeylinde “Sahabeler hakkındadır” başlıklı risalede, enbiyâdan sonra insanların en faziletlilerinin sahabeler olduğu hususunda Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat’in ittifak ettiğini, Fetih sûresinin son ayetinde detaylı bir şekilde Allah (celle celâluhu) tarafından vasıflarının nazara verildiğini, Tevrat ve İncil ve Kur’ân’ın medh ü senâsına mazhar olduklarını ve bu yüzden sahabelere, umumi fazilet noktasında yetişilemeyeceğini ifade etmektedirler. 

Sahabe efendilerimiz (radıyallahu anhüm) Tevrat, İncil ve Kur’ân ayetlerinde ve Allah Rasûlü’nün beyanlarında hep methedilip, senâ edilmektedirler. Yedinci Lem’a, Ondokuzuncu Mektup’ta ve diğer risalelerde bunlarla ilgili çok örnekler verilmektedir. 

Sahabelere (radıyallahu anhüm) neden yetişilemez…
Aynı eserde, sahabelere (radıyallahu anhüm) neden yetişilemeyeceği ile ilgili üç sebep anlatılmaktadır.
Birinci sebep olarak, sohbet-i nebeviye gibi bir iksire bir dakikada mazhar olan bir zâtın, sohbetteki insibağ ve in’ikâs sayesinde, senelerle seyr-u sülûke mukabil, hakikatin envârına mazhar olabilmesi, o İn’ikâs ve tebaiyetle, o Nur-u Âzam-ı Nübüvvet’le beraber en azîm bir mertebeye çıkmasından dolayı en büyük velilerin dahi sahabe derecesine çıkamadıkları ifade edilmektedir.

Sahabeler (radıyallahu anhüm), iman esaslarından bir rükün olan peygamberlere iman hakikatinin en parlak temsilcisi olan Zât’la, Allah Rasûlü’yle (aleyhi ekmelüttahâyâ) beraber oturup kalkıyorlardı. Peygamberlik hakikatına ait hususları bizzat müşahede etmenin yanısıra, o nübüvvet sofrasına gelen nimetlerden doğrudan istifade etme imkânı buluyorlardı. 
Bu sofranın sahibi olan Zât (aleyhissalâtü vesselâm) ise, Allah’ın (celle celâluhu) isimleri en a’zam derecede kendisinde tece

Bu haberler de ilginizi çekebilir