Samanyoluhaber yazarı Fikret Kaplan Ramazan ayı boyunca Peygamber Efendimizin etrafındaki onun arkadaşları Sahabi Efendilerimizden birinin hayatını anlatacak.
Allah Resulü’nün etrafındaki o muhteşem hayatlar incelendiğinde çok büyük güzellikler ile karşılaşılıyor.
Kimi çok meşhur olmuş kimi de isimleri pek bilinmez. Ancak hepsi gökteki yıldızlar gibidir...
FİKRET KAPLAN'IN ANLATTIĞI SAHABİ
Daha dünyaya gelmeden,O’nun için yanan gönüller vardı
Zeyd b. Amr…
Aşere-i Mübeşşere’den meşhur sahabi Said b. Zeyd ’in babası ve Hz. Ömer’in amcası Zeyd…
O, putlardan yüz çevirerek onların hiçbir fayda ve zarara muktedir olamayacaklarını haykırmış, Peygamber Efendimiz’in (sav) geleceğin günü hasretle beklemiş fakat tulûa az bir zaman kala gurûb edip gitmişti. O şöyle diyordu:
“Ben bir Nebi biliyorum ki O’nun gelmesi çok yakındır; gölgesi başınızın üzerindedir. Fakat bilemiyorum ki ben o günlere yetişebilecek miyim?”
Bu endişeyle, Sahabe-i kiramdan olan Âmir b. Rebia’yı ikaz ediyordu:
‘Ben Hz. İsmail’in, sonra Abdülmuttalib’in soyundan gelecek bir nebi bekliyorum. O’na yetişebileceğimi zannetmiyorum; ama iman ediyor, tasdik ediyor ve kabul ediyorum ki, O, hak nebidir. Eğer senin ömrün olur da O’na yetişirsen, benden O’na selâm söyle! Sakın ondan gafil olma! Ben diyar diyar dolaştım. Bütün konuştuğum Yahudi ve Hıristiyan âlimleri bana ‘senin aradığın daha sonra gelecek’ dediler.’
Gün geldi Âmir b. Rebia Müslüman oldu. Zeyd’in dediklerini bir bir anlattı. Selâmını söyleyince Peygamber Efendimiz (sav) toparlandı ve Zeyd’in selâmını aldı. Ardından da şöyle buyurdu: ‘Ben Zeyd’i Cennet’te eteklerini sürüye sürüye yürürken gördüm.’(İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye, 2/298; İbn Hacer, el-İsâbe, 2/615.)
Ya Resûlallah, biz bugüne kadar kim bilir kaç doğumuna iştirak ettik…ama Zeyd gibi..Kus b. Sâide gibi Sen’in yolunu gözledik mi? Gözümüz ufka dalıp gönlümüz hep Sen’in aşkınla çarptı mı? Bilemeyeceğim… Ama, Biz Sana sadakatsizlik yapsak da Sen bize bizden daha müştaksın, vefalısın!
Çünkü, Sen, bütün müminlerin dertleriyle alâkadar ve saadetleriyle bahtiyarsın. Beşere karşı pek şefkatli ve merhametlisin. Dünyaya geldiği zaman dahi, ehl-i keşfin tasdikiyle, validen “Ümmetî, ümmetî!” şeklindeki yakarışını işitmiş. Sahih rivayetlerle haber verildiği gibi mahşerin dehşetinden herkesin, hatta peygamberlerin bile “Nefsî, nefsî!” dedikleri sırada, “Ümmetî, ümmetî!” diyerek merhametini ve şefkatini göstereceksin. (Buhârî, tevhîd 32; Müslim, îmân 326)